Katılma, bir yaş sonrası daha çok karşılaşılan ve ağlamayı gerektiren durumlarda nefes alamama ile seyreden bir durumdur. Genellikle, çocuklar sadece nefessiz kalmış gibi sessizleşip rengi morarır veya solar, sonrasında da derin bir nefes alma ile ağlamaya devam eder. Bazı durumlarda ise bu ağlamalı ve düzgün nefes alınamayan dönem genel bir kasılma ve kendini kaybetme ile sonlanır. Kendini kaybetme ile beraber bazen kısa bir epileptik nöbeti düşündüren gözlerde kayma, titreme, kol ve bacaklarda atmalar şeklinde bir tablo da gözlenebilir.
Katılmalar, eşlik eden kalp atımındaki yavaşlamaya bağlı olarak bazen soluk bazense morarma tablosu ile seyreder. Katılmaları tetikleyen ağlamalar değişik sebeplerden olabilir. En sık gözlenen, istediği bir şeyin yapılmaması, ani ve beklenmedik şekillerde düşmeler, baş vurmalardır.
Katılma sırasında çocuk hayatını kaybeder mi, beyni hasar görür mü?
Katılma sahnesinin başlangıç dönemine (morarak ağlama ve nefessiz kalıyor gibi olma) birçok anne baba alışkındır. Bunun ötesinde şuur kaybı geliştiğinde veya nöbet gibi bir tablo oluştuğunda çocuğun hayatına dair korkular haklı olarak oluşur. Fakat, şuur kaybına yol açan süreç beynin kısa süreli yeterince oksijen alamamasının sonucu bir tedbir olarak ortaya çıkar. Şuur ile beraber genelde normal nefes alıp verme fonksiyonu geri döneceğinden kısa süre içinde çocuk kendine gelir. Dolayısıyla katılma nedeniyle hayati tehlike veya beyin hasarı söz konusu değildir.
Katılma ile epilepsi (sara) nöbeti nasıl ayrılır?
Katılmanın şiddetli olduğu durumlarda sara nöbetini düşündüren bir tablo oluşabilir. Bunun gerçek bir nöbet olmadığı, beyin sapına ait refleks bir kasılma olduğu düşünülse de pratik olarak tarif edilen sara nöbetlerini düşündürür. Fakat sara nöbetlerinden farklı olarak, hep öncesinde ağlama gerektiren tetikleyici bir durum vardır. Sadece bu hikaye bilgisi ve hep benzer mekanizmanın gözlenmiş olması doktorları sara tanısından uzaklaştırır.
Katılma ile demir seviyesi arasında ne ilişki vardır?
Kanımızda oksijen taşıyan yapılar demir içerir. Demir eksikliği kansızlığa yol açarak vücudun oksijeni iletme kapasitesini azaltır. Katılma sırasında da düzgün soluk alıp verme olmadığından azalmış olan oksijenin iletilmesi kansızlık durumunda (demir eksikliğinde) daha belirginleşir. Dolayısıyla, katılmanın tedavisinde demir eksikliğinin de giderilmesine gidilir.
Kansızlık dışında hangi sebepler katılmayı kolaylaştırır?
Bünyesel olarak bazı ailelerde katılmaların birçok aile ferdinde olduğu da bilinir. Fakat en önemli etken katılmaya yol açan ağlamalar esnasındaki ailenin tavrıdır. Birçok keresinde ağlamanın şiddeti ve geçmişte yaşanmış olan katılmalar aileyi tedirgin ettiğinden, her karşılaşılan ağlama fazlasıyla tedirgin edici, “Eyvah” dedirten bir yaklaşıma yol açar. Bu ise çocuğun fenalaşmasını kolaylaştırır. Ayrıca, birçok çocuk şiddetli bir ağlama ile istediklerini yaptırabildiklerini hemen öğrenirler. Bütün bunlara karşı ailenin ağlamalardan ve katılmalardan korkmayan, bilinçli yaklaşımı katılmaların sonlanmasını sağlar.
Katılmalar kaç yaşında sonlanır?
Katılmalar bazen 3-4 yaşına kadar devam edebilir. Genelde söyleneni iyi anlayabilecek yaşlarda katılmaların bitmesi beklenir.
Katılmanın kesin tedavisi var mıdır?
Katılma bir yerde öğrenilmiş bir davranış sorunudur. Bünyesel ve kansızlık gibi bazı özellikleri anlayıp çözmek dışında tedavi, ailenin soğuk kanlı kalabilmesindedir. Ağlamaya yol açan durumlarda çocuğa karşı rahat ve hafifletici tavırlarla yaklaşmak önemlidir. Ağlıyor diye istediğini hemen yerine getirmek genelde katılmaların yerleşmesine sebep olur. Çözüm, anne babanın bilinçli ve soğuk kanlı tavır edinmelerindedir.