New York’ta Yürüyen Japon anneler “Nükleer enerjiye hayır!” dedi.
Fukuşima faciasının yıldönümünde, New Yorklu Japon kadınlar Japonya’da Radyasyon’dan Korkan Anneler için yürüdü.
Karınlarını hamile gibi doldurup yürüyen kadınlar ellerinde, gaz maskesi takan hamile kadın posterleri taşıyorlardı. Radyasyondan en çok fetüslerin, beş yaş altı çocukların ve kadınların etkilendiği bilinen bir gerçek. New York sokaklarına dökülen nükleer enerji karşıtı kadınlar da işte bu gerçeği haykırdılar.
Japonya’da uyanan Nükleer enerji karşıtı hareketin New York temsilcileri, sadece yürüyüş yapmakla yetinmediler. İmza topladılar, açlık orucu tuttular, kamu alanlarında oturma eylemi düzenlediler, göğüslerinde her daim gebelik ve anneliği temsil eden semboller taşıdılar.
Protestocu annelerin Japon devletinden pek çok talebi var. Bunların başında radyasyon yayılımının sürdüğü Fukuşima’daki ailelerin bölgeden derhal tahliye edilmesi, geliyor. Ayrıca Japonya’daki gıda ve içecek satışlarında daha sıkı bir denetim uygulanmasını, facia bölgesinden çıkan nükleer enkazın diğer bölgelerde imha edilememesini ve de ülkedeki tüm nükleer santrallerin kapatılmasını istiyorlar.
11 Mart 2011’deki deprem sonrası Fukuşima santralinin çevresindeki 20 kilometrelik bölge boşaltılmıştı. Daha sonra Tepco tarafından “Artık güvenlidir, gelebilirsiniz.” diye açıklama yapılan halk evlerine dönmüş, ancak çok geçmeden santralde işler ters gitmiş, radyasyon yayılımı yeniden artmış ve zararsız denebilecek yayılımın 20 kat üzerinde bir seviyeye çıkmıştı.
Şimdi bu ailelere devlet yardım etmiyor. Ya evlerinde kalıp artık büyük ihtimal kısalan hayatlarına devam edecekler ya da başka bir şehre geçip sürünecekler. Aktivist annelerden Kaori Izumi’nin dediğine göre, hayatta kalmanın canla mı parayla mı ölçüleceği konusunda ev hanımları ile kocaları arasında anlaşmazlık sözkonusu. Kadınlar çocuklarını da alıp başka bir bölgeye taşınmak için diretirken -ki kadının söz hakkının pek de olmadığı bir kültürde bu iş pek kolay olmuyor- erkekler işlerini terk etmek istemiyorlar. Çünkü bölgeyi terk ettikleri takdirde geride bıraktıkları evleri için vergi ve mortgage ödemeye devam etmeleri, eşlerini ve çocuklarını başka şehre yolladıkları takdirdeyse iki hane birden geçindirmeleri gerekecek.
New York’ta yaşayan bir diğer aktivist Japon anne Tomoi Zeimer’in ikisi de çoluk çocuk sahibi iki kız kardeşi de Osaka’da yaşıyor. Başbakan Noda’nın Fukuşima’daki radyoaktif enkazın başka bölgelere götürülüp yakılmasını istemesi üzerine eylemlere katılmaya karar vermiş ve Noda’nın kararını engellemek için imza kampanyası başlatmış. Toplanan imzalar Kasım 2011’de dünyanın dört bir yanındaki Japon büyük elçiliklerine yollanmış.
Sözkonusu radyoaktif enkazın Japonya’nın dört bir tarafına nakliyesinin başlanmasıyla da tepkiler ayyuka çıkmış. Dahası oluşan tehdit bununla da sınırlı depil. Ülkede şu anda Fukuşima’dakiyle aynı mimariye sahip 23 nükleer santral daha bulunuyor.
Aktivist anneler çocukları için endişeli. Olay daha çok tazeyken 12 yaşındaki oğlunun ısrarı üzerine Fukuşima’yı terk eden Ikuko Nitta’nın durumu endişeleri destekler nitelikte. Wakayama’ya taşınan anne oğul ne var ki kötü kaderlerinden kurtulamamış. Çünkü kirlenmeye mağruz kalmamak için sığındıkları Wakayama bölgesi, radyoaktif enkazları sınırlarına kabul etmiş ve Nitta’nın oğluna yapılan radyasyon testinin sonucu pozitif çıkmış. Wakayama’da aynı mücadeleyi veren ve ilk fırsatta Amerika’ya geri dönmeyi planlayan Cathy Iwane bu işin peşini bırakmayacağını söylüyor.
Protestolar ilk Ekim 2011’de Tokyo’da başlamıştı. Bugünse Izumi, Zeimer, Iwane ve onlar gibi düşünen diğer tüm Japon anneler New York sokaklarını aşındırıyor. Amaçları belli: Amerikalıları nükleer santrallere karşı harekete geçmeye ikna etmek, dolayısıyla da 30 yıllık bir mücadeleden sonra bu santrallerin kapatılabilmesi için tüm dünyayı organize edebilmek.
Çünkü bu defa ellerinde çok haklı ve somut bir kozları var.
Uzunçorap Haber Servisi