Kara tahtanın yerini akıllı tahtalar aldı, defterlerin yerini ise tabletler. Akıllı telefonlar, tabletler çocukların yeni oyuncakları. Kimi zaman eğitimde de özel hayatlarımızda da teknoloji araç olmaktan çıkıp amaç haline geliyor. Öğretmenden önce, akıllı tahta çocuklara bir şey öğretecek, teknolojik aletlerle eğitim bir çırpıda değişecek zannediyoruz. Çocuklar hipnotize olmuş gibi tabletlerine dalmışken, ne bulunduğu mekanın ne de insanların farkında oluyor.
MIT Profesörü ve LEGO Eğitim Danışmanı Edith Ackermann, oysa çocuğa yetenek kazandıranın yüz yüze konuşma olduğunu söylüyor. Teknofobist ve teknofetişist olmanın arasında bir yerde durmak gerekiyor diyen Ackermann, “Her çocuğa bir laptop verip, eğitimin değişeceğini beklemek anlamsız. Bence dünya deliriyor ve teknolojinin çözüm olduğunu düşünüyor. Eğitimde teknolojinin doğru kullanımı için bir kaliteli okul ve öğretmen gerekli.”
Özel Sezin Okulu kuruluşunun 50. yılında eğitimcilere yönelik ‘Sezin Teach 21 Eğitim Sempozyumu’na ev sahipliği yaptı. The School at Columbia Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleştirilen ve iki gün süren sempozyumda, 21. yüzyılın inovatif öğretme ve öğrenme teknikleri üzerine hazırlanmış atölyeler ve paneller yapıldı. Ücretsiz olan sempozyuma 2010’da ABD Başkanı tarafından matematik ve fen eğitiminde üstün başarı ödülü alan, google eğitim uygulamaları yetkili temsilcisi Gregory Benedis -Grab, Columbia Okulu 5. sınıf öğretmeni, Matematiğe karşı öğrencilerde merak uyandırmak için çalışmalar yapan Julie Broderick , Columbia Okulu’nun kurucu üyelerinden Kathryn Kaiser, sanatla dersleri birleştirmeye yönelik projeler geliştiren Sheile O’Shea , Matepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ayla Oktay, Psikolog ve Yazar Doğan Cüceloğlu gibi isimler katıldı. Sempozyumlarda teknolojinin araç olarak kullandığında eğitime kattıkları anlatılırken, teknolojinin dengeli kullanılması gerektiği vurgulandı.
Konferansın önemli katılımcılarından biri Prof.Dr. Edith Ackermann’dı. Psikoloji ve mimarlık profesörü olan, Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde (MIT), Harvard Üniversitesi’nden çalışan ve efsanevi oyuncak Lego’nun eğitim danışmanı olan Ackermann Radikal’in sorularını yanıtladı. Ackermann, eğitimcilere ve anne babalara teknolojinin kullanımıyla ilgili uyarılarda bulundu:
Çocukların doğru ve iyiye ulaşmak için sabrı yok
Teknofobist ve teknofetişist olmanın arasında durmak gerekiyor. Ne teknolojiden ürkmek ne de teknoloji manyağı olmak gerekiyor. Geçmiş ve bugünün çocuğu arasında çok büyük farklar var. Şimdi çocukların beklentileri farklı. Örneğin biz eskiden bir şeyi yaparken önce çok uzun planlar ve ‘yaptığımız şey mutlaka doğru olmalı’ derdik. Şimdi hata yapmak eskisi gibi korkunç olmadığı için, geriye dönüp doğruyu bulmaları kolay olduğu için, şimdinin çocukları bizim gibi plan, program yapmıyor. Direkt işe girişiyorlar. Yarı yolda yanlış yaparlarsa tekrar başa dönmeleri kolay. Delete’e basıyorlar sadece. Bu yüzden daha girişken ve hızlılar. Okuma yazmaya bakış da değişti. Şimdiki çocuklar çok kolay başkasından ödünç alabiliyorlar. Giriyorlar Google’a, kes yapıştır yapıp bilgileri alıyorlar. Eskiden de insanlar birbirlerinden, felsefecilerden, yazarlardan etkileniyorlardı. Ancak teknoloji ödünç almayı öyle hızlandırdı ki, sindirmiyorlar bilgileri. Öğrenme gerçekleşmiyor.
Hata yapıp tekrar denemeyi bilmiyorlar
Bu çocuklara öğretmenleri ‘Başkasının fikrini alabilirsiniz ama o bilgiyi hazmetmeniz ve kendiniz üstüne bir şey koymalısınız demeli. 5 kişinin cümlesini bulup ardı ardına dizmek önemli değil. ‘Bir değer katmalısın, o zaman ödevin anlam kazanır’ demeli eğitimciler. Öğretmenler yavaşlamalı. Anahtar kelime zaman. Ödevini kopyalayıp hemen bana verme, kendi düşüncelerini kat demeli. Bugünün çocuklarının doğru ve iyiye ulaşmak için hata yapıp tekrar deneme yapmayı öğrenmeleri lazım. Böyle bir sabırları yok .
Çocuğunuzun bir vücudu olduğunu unutmayın: Veliler çocuklarının teknolojiyle oynamalarını engelleyemez belki ama çocuklarınızın bir vücutları olduklarını ve bir insan olduklarını unutmayın. Onların bulundukları alanı ve mekanı unutmalarına engel olun. Çocuklar elinde tablet oturuyor, bir lokantadalar mı, yanlarında kim var? Hiç farkında olmuyorlar. Birbirlerine merhaba demiyorlar. Oysa yüz yüze konuşma çocuğa çok büyük yetenek kazandırıyor. Çocuğun karşısındakinin duygularını okuyabilmesi gerekiyor. Hayatında bu lazım. Birini üzdü mü, kızdırdı mı, bunu anlayabilmesi lazım. Çocuğun empati kurabilmesi, işbirliğini öğrenmesi için, yanındaki gerçek insanlara diyalog kurabilmesi gerekiyor. Tabii ki teknolojiyi kullanarak oynasın ama limiti olsun.
Önce teknoloji sonra öğrenme olmaz
Teknoloji, zaten iyi olan, çocukların öğrenmesi için kafa yoran bir okulda kullanıldığında bundan fayda çıkar. One Laptop Per Child diye bir vakıf var. Dünyada milyonlarca çocuğa bir laptop veriyor. Önce teknoloji sonra öğrenme derseniz bu asla olmayacaktır. Önce okul ve öğretmen iyi olacak, sonra o teknolojiyi araç olarak kullanacak. Teknoloji okula sağlayıp da her şeyi değiştireceğini sanmak çok büyük bir hata. Her çocuğa bir lap top güzel fikir, kötü fikir olan teknolojiyi verince o okulun ve öğretmenin bir şey olacağını beklemek . Hindistanlı bir profesör var, Sugata Mitra. Hindistan’daki fakir köylerin duvarına bir tablet yerleştirmiş. Sonra çekilmiş halkı izlemiş. Kimi hiç dokunmamış, kimi de o sihirli pencere ile inanılmaz şeyler yapmış. Bunu öğrencilerin öğretmensiz öğrenebildiklerini ispatlamak amacıyla yapmış. Çocukların öğretmensiz de öğrenilebildiğini söylüyor Mitra. Ben karşı çıkıyorum. Tablet ile bir şeyler yapan köylerde bir çocuğun öğrenebilmesi için iyi öğretmenler vardı ki, o öğretmenler o merakı aşıladı ki, onlar gidip tablet ile bir şeyler yaptı. O köyün kültürü yeterli olduğu için, tabletle bir şeyler yapabildiler. Bence dünya deliriyor ve teknolojinin çözüm olduğunu düşünüyor. Okul ve öğretmenin kalitesi lazım, teknolojinin doğru kullanımı için
KUTU Ne oldu o güzelim cinsiyetsiz legolara ?
Ackermann, 20 yıldır Lego ile çalışıyor. MIT Medya Laboratuvarında zamana ayak uydurarak dijitalleşen Lego’yu destekliyorlar. Ackermann’ı bulmuşken cinsiyetsiz , çocuğun yaratıcılığını geliştiren legoların son yıllarda cinsiyetçi uygulamalara evrildiğini söylüyorum: Kızların pembe şatolar, mutfaklar inşa ettiğini, bunların içinde Barbie tarzı bebekler olduğunu ancak erkeklerin daha fazla şey tasarlayabildiğini söylüyorum. Ackermann, bu eleştiriye katıldığını belirterek şunları söylüyor:
“Lego’nun vakfında çalışıyorum, satışından çok çocukların o materyallerini alıp bir şey yaratmaları ve bu makinelerle kendi makine ve robotlarını üretmeleri ile ilgiliyim. Ben de 10 yıldır cinsiyetin nötr olmasını ve isterse çocuğun cinsiyet uyarlayabileceğini anlatıyorum. Karakterlerin hepsi beyaz, siyah da yok örneğin. Bütün kızlar sarı. Ancak yavaş yavaş renkli çocuklar yaratmaya başladılar. Son iki üç yıldır. Kız ve erkeklerin birlikte yapabilecekleri bir şey çıkardılar, yavaş başladılar ve bu sorunu henüz çözmüş değiller. “
radikal‘den Umay Aktaş’ın haberidir.