Sahiplenecekleri hayvanları genellikle kendileri seçen insanlar bu hikayede yer almıyor. Çünkü bu hikayede, bir hayvan yanında yaşayacağı aileyi kendisi seçiyor. Avustralya’da yaralı bir saksağan uçmaya çalışırken 11 yaşındaki Noah tarafından bulunuyor ve bütün aile bireylerinin ilgi odağı oluyor; iyileşene kadar aileyle yaşayan kuş, iyileştiği gün, evden salınıyor salınmasına fakat bir türlü aileden kopamıyor. Sık sık aileyle zaman geçirmek için geri dönmeye başlıyor. Sabahları evden uçmak için tüm aile üyelerinin çıkmasını bekliyor. Çocuklar eve dönerken kapıda onları selamlıyor. Hatta baba Sam’in anlattığına göre çocukların eve döndüğünü görünce Penguin ağaçta durup delice ve heyecanla kanatlarını çırpıyor.
Penguin 3 haftalıkken yanlarına geldiği bu ailenin artık bir üyesi haline gelmiş. Anne Cameron “Kollarınızı kanat gibi çırparsanız o da size kanatlarını çırparak karşılık veriyor.” diyor. Çocuklar arkadaşlarıyla top oynarken, top nereye giderse o da oraya uçuyor. Her zaman evden uçmak konusunda özgür olsa da Penguin evini seçmiş gibi duruyor.
İşte Cameron’un objektifinden bir saksağanla paylaştıkları sıcacık, sevgi dolu hayatları…