"5 de çok yahu, hadi 3 diyelim."

38+4 dınınınınnnn!

Ruhen ve fiziken gergin bir zaman.

Penguen yürüyüşü, alınan 13 kilo, tayt/pijama/eşofman giymekten bezmek, safra kesesi tepindirmesi, uyumak istemek ama sadece sırt üstü yatabilmekten dolayı yatmaktan da yorulmak, daha önce kesilen yerden bir daha kesilecek olmanın verdiği saçma tedirginlik, ya huysuz ve zor bir bebek olursa endişesi, ya yorgunluktan ölürsek endişesi, ya bağırarak kaçmak istersem endişesi…

Ay! Ho ho ho hover süpürür döver demek istiyor bilinçaltım, tutmuyorum kendisini.

Muayeneler, NST’ler gayet normal gidiyor. Bir sinyal yok. Doktor da “e, alalım artık bunu, ummadık zamanda sancı gelirse telaş olmayalım” demekte, biz de inatla durduğu kadar dursa diyoruz. Hatta Metin’e kalsa birkaç sene dursa fena olmayacak. Ağırlaşmasa fena fikir de değil aslında.

Bu cuma tekrar kontrol var, o gün bir karar vereceğiz sanırım. Muhtemelen sonraki haftaya bir gün seçilecek. Sevgililer günü hariç elbette!

Bu hafta kuzu kuzu lohusa şekerini, kuru üzümdür kayısıdır hoşaflıkları alayım bari.

Geçenlerde de penye, önden düğmeli pijama, gecelik almaya gittim. Satıcı inatla danteller, satenlerde inat ediyordu. Ben de aha bu diye dev gecelikleri gösterince “aaaa, hayatta olmaz” dedi. Niye? Onlar haminne geceliğiymiş olur muymuş? Ben de kadına “kardeş sen hiç lohusa oldun mu” dedim. Olmuş, 4 yaşında kızı varmış.

Sonra dükkanda kimse kalmayınca, kadıncağız “oh be sonunda normal biri geldi” dedi ve başladı anlatmaya. Her doğuracak kırık beyaz/kemik rengi, saten, dantelli takım aramaktaymış. Model konusunda huysuzluğun biri bin paraymış. Hatta geçen gün bir kadın gelmiş 10 gün evvel doğurmuş bebek hala hastanedeymiş, kadın gelmiş istediği gibi gecelik bulmak için gerilim yaratıyormuş hey allahımmış. “E demin niye bana olmaz onlar dediniz” deyince, önerince öyle şeyler kızıyorlarmış.

Hakikaten, hey allaaam. Yani süslü olmaya bir şey demiyorum. Her zaman, her yerde kasmadan böyle olanları kadınları da seviyorum. Ama bu iddia nedir yahu?

Seni neyin beklediğini biliyor musun ey gebe kardeş? Ben özet geçeyim. Çıkarılması gereken gaz, çeşitli yerlerden çıkan kan, diren, sonda, pansuman, ağrılar, sızılar, şaşırmış memeler, hormonlardaki 180 derecelik dönüşüm sebebiyle içinden çıkacak bambaşka bir kadın…

Anlaşılacağı gibi bu sıralamada satenin ve dantelin pek yeri yok.

Ama o kadar da karamsar olmayalım. Tıpkı ölümlerde olduğu gibi ne hikmetse 40’ı civarında hakikaten bir şeyler değişiyor. İlk 3 ay da elbet bir miktar katastrofik. Lakin o karmaşa ve zorluk bebenin ne kadar dertsiz, senin ne kadar cevval, etrafındakilerin de ne kadar yardımsever olduğuna bağlı olarak değişiyor. Gittikçe her şey kolaylaşıyor, alışılıyor.

Kızım sana diyorum, Gökçe sen anla.

Bir sonraki yazı lohusa günlüğü olabilir. Haydi sağlıcakla!