Manuela Polo, Franco döneminde kendisinden çalınan kızını 50 yıl sonra buldu.
Manuela Polo, bebekleri doğumdan hemen sonra kendilerinden çalınan yüzlerce kadından biri. Franco Faşizmi’nin sebep olduğu bu ayrılıkların tamamı mutlu sonla bitmiş de değil üstelik.
Polo 79 yaşında ve Galiçyalı. Yedinci çocuğunun, doğum yaptığı La Coruna’da kendisine söylendiği gibi daha onu göremeden öldüğüne asla ihtimal vermemiş. Çünkü önce bir kızı olduğunu söylemişler, ancak kocasının kollarına gömmesi için bir erkek bebek cesedi bırakılmış. Bu yüzden de Franco rejimi sona erer ermez kızını aramaya başlamış.
Bebek bir aileye satılmış. Maria Jesus Cebrian adı verilerek Valencia’ya götürülmüş. 12 yıl kadar önce o da gerçek annesini aramaya başlamış. Cebrian, “Bana evlat edinildiğim 14 yaşımdayken söylendi ve hiç bir detay verilmedi. Benim için para ödediklerini biliyordum, ama bütün bildiğim de bu kadardı. Beni evlat edinen kişiler öldükten sonra gerçek annemi aramaya başladım. Onu hep merak etmiştim, acaba neden beni satmak zorunda kalmıştı?”
Anne ve kız SOS Stolen Children (SOS Çalınmış Çocuklar) programına ayrı zamanlarda kaydoldular. Bu program anlaşılacağı üzere ailelerini arayan çocuklar ve çocuklarını arayan aileler tarafından kuruldu. Veritabanındaki DNA’lar 2012’nin Mart ayında karşılaştırıldı ve yüzde 99.7 uyumla Maria ve Manuela birbirlerini bulmuş oldular.
Maria 44 yaşındaki kızını göstererek “Ona bir bakın… Benim kızım olmadığını söyleyemezsiniz!” diyor gururla, sonra dönüp sarılıyor: “Öldüğüne hiç inanmamıştım.”
SOS kampanyasının kavuşturduğu ikinci anne-kız Manuela ve Maria. Geride Franco rejimi döneminde doktorların, ebelerin, rahiplerin ve hasta bakıcıların karıştıkları yüzlerce çalınmış çocuk öyküsü daha var. Kampanyaya katılan ailelerin sayısı 1000’i bulmuş durumda çoktan. Devletin bu arayışın sorumluluğunu alması ve savcıların ailelere destek olması için çalışmalar yapıyorlar. Ve dahası kampanyayı yapanlar bütün İspanya’da benzer ama bilinmeyen 300 bin kadar vaka olabileceğini düşünüyorlar.
Franco döneminde özellikle bekar anneler, çok çocuklu aileler ve ikiz çocuk anneleri hedef olarak belirlendi ve çocukları çalındı. Bir devlet politikası olarak yürütülen bu “yeniden yerleştirme” 1990’ların başına kadar devam etti. SOS yöneticileri o dönemde “ölü doğum” ya da “doğum sonrası ani ölüm” olarak kaydedilen tüm vakalara şüpheyle bakmak gerektiğini düşünüyorlar. Bu nedenle de belirtilen tüm mezarlıkların açılması gerektiğini söylüyorlar.
Kaynak: The Telegraph