Gece geç saatlere kadar oturmak gibi bir alışkanlığınız varsa, Emniyet Müdürlüğü’nün yeni icadı “Sokakta Çalıştırılan ve Dilendirilen Çocuklar” kamu spotlarına mutlaka denk gelmişsinizdir. Eğer izlemediyseniz yazıyı okumaya başlamadan önce en az bir tanesini (sinirleriniz sonuna kadar dayanabilirse) aşağıdaki linklerden izleyin mutlaka.
İzlediyseniz başlayalım:
Filmde olaylar özetle şöyle gelişiyor: Bir tane sokakta çalışan çocuk işçi (küçük, hattâ küçücük esnaf desek daha mı doğru olur bilemedim) bir (sanırım) ünlüye selpak satmaya, öteki bir başka (sanırım) ünlüyü tartmaya, bir diğeri de bir (sanırım) ünlünün camını silmeye çalışıyor (gerçekten diğer oyuncuları bilmiyorum, Google aramalarımda da çıkmadı. Burada alttan laf sokma gibi bir gayret yok yeminlen. Bir tek Altan Erkekli’yi biliyorum). Ama bu sorumluluk sahibi vatandaşlar tam parayı verecekken, gözlerinin önüne Oliver Twist’ten fırlayıp İstanbul’a gelmiş göbekli amcalar görünüyor birden. Çocukların paralarıyla vur patlasın çal oynasın takılıp eğleniyorlar. Bunu gören sorumlu vatandaşlar 1 lirasını çocuğa vermeyip, parayı cebine atıyor ve toplumsal ödevini yerine getirmenin huzuruyla yola koyuluyor. Yahu giderken bir başını okşasaydınız bari çocuğun yuh!
Neresinden tutup nereden başlamalı bilemedim. O yüzden madde madde yazmak istedim. Birincisinden başlayayım:
1- Rekabet kurulu devreye
Sokakta mendil satan, cam silen, tartıcılık yapan çocukların tümünün paralarını reklamda görünen adamların yediğine dair emniyetin elinde kesin bir veri var mı? Varsa neden bizimle paylaşmıyorlar? Ya da gidip yakalasınlar ne bekliyorlar? Eğer yoksa, emniyetin yaptığı haksız rekabet yaratmaktır, o çocukların ekmekleriyle oynamaktır; vebali ağırdır. Ha sıkıyorsa benim Selocan’lara verdiğim paranın karşılığında kimlerin ne kadar eğlendiğiyle ilgili bir reklam daha yapsınlar, görsünler rekabet kurulu filan adamı nasıl süründürüyor.
2- Kötü adam yoktur, az para vardır kapitalizmde
Koca koca sermaye sahipleri çocuk işçi çalıştırıyor hâlâ. Bununla ilgili bir dosya da yayınlandı geçtiğimiz günlerde bu sitede. Behey emniyet! Şu garibanların tepesine çökeceğine o “legal” sömürgenlerle uğraşsana! Ha bir önerim var. Eğer Oliver Twist’ten fırlayan kötü amcalar gerçekten varsa, onlara önerim, gitsinler Çalışma Bakanlığı’yla konuşsunlar, yasal bir işkolu tanımı bulsunlar kendilerine, vergilerini versinler. O zaman kimse bulaşmaz onlara. Vergisini verdikten sonra pezevenkler bile devlet katında hürmet görüyor memlekette. Gerçi bankalar hâlâ yasalken hangi iş illegal olabilir ki?
3- Düşene bi tekme de sanatçılardan!
Suçu yaratan sistemle, zenginliği yaratan sistem aynıdır. Bu genelin malumu aslında. Polisin görevi bu sistemi sorgulamak değil, onun yarattığı artıkları imha etmektir. Buraya kadar anlaştıysak devam edelim. Polisin görevi sorgulamak değildir (karakoldaki sorgudan bahsetmiyorum elbette). Sistem bir kez oluşmuştur ve sürekli suçlu üretmektedir. Ki bu suçlar genelde özel mülkü tehdit ya da rahatsız etmektedir. O nedenle yok edilmesi ya da ortalıkta dolaşmaması gerekir. Bataklık kurursa polis de kurur. O nedenle polis, hırsızla uğraşır, gaspçıyla uğraşır, hakkını arayan işçiyle uğraşır, sokak çocuğuyla uğraşır… Bunu yaratan nedenleri düşünmek, sorgulamak görev tanımında yoktur çünkü. Peki şu koca koca sanatçılar bu senaryo önlerine geldiğinde “ulan bizim işimiz sokak çocuklarının ekmeğini kesmek mi, yoksa bu çocuklar neden sokakta onu düşünmek mi?” diye hiç düşünmemiş midir? Göz göre göre sokakta bir şeyler satan çocukları dışlamaktır bu reklamlarda yapılan. Kusura bakmayın ama bunun adı, iyi niyetle de yapılmış olsa faşizmdir (iyi niyet faşizmi diyelim biz buna).
4- Her şey serbest dilenmek niye yasak ola?
Haberlere sürekli çıkar: aslında 4 evi olan dilenciyi polis yakaladı filan diye. Yahu sana ne kardeşim, o adamın ister 4 evi olsun ister 5. Dilenerek kazanmış, işini yapmaya devam ediyor. Sermaye sahipleri 20 fabrikası, 800 evi, trilyonlarca parası olunca vaz mı geçiyor insanları sömürmekten. Dilenciler hiç yoktan insana bir seçenek sunuyor. Ben o adama para veririm ya da vermem, hem size ne 5 evi olduğunu bilsem de para veririm. Burada kimse kandırılmıyor. Biri dilenciye, selpakçı çocuğa sokak müzisyenine vs para verdiği için kendini mutlu hissediyor, diğeri de para aldığı için mutlu oluyor. Bu adamlar 1 liraya mutluluk satıyor yahu! Daha ucuzu nerede bulunur ki?
5- Koca koca adamsınız ayıp yahu
Son sözüm yine reklamda oynayan sanatçılara: Polis zoruyla oynatıldıklarını düşünmek istiyorum hep. Ama sanırım değil. Göz göre göre sokak çocuklarına para vermenin kötü bir şey olduğunu söylüyorlar. Ki ben gerçekten sokakta sattığı kalemle selpakla okula giden çocuklar olduğunu biliyorum. Böyle yaşayan bir tek çocuk dahi olsa bunun vebalinin ağırlığı boynunuzdan asılır, sizi insanlık âleminin en dibine sürükler. Uğraşmayın yahu şu çocuklarla. Emin olun onlar sizin televizyonda sattıklarınızdan çok daha iyi bir şey satıyorlar. Selpak alınca en azından burnunu siliyorsun. Sizin yaptığınız dizilere, programlara, filmlere bakıyorum… Hepsini toplasan bir selpak kadar işe yaramıyor.
hipnotik saatlerde izlemiştim, ışık hızıyla uçuşmuştu belki de yorumlarına uyan yorumlarım. Doğru ifade edip bi de paylaşmışsın.. sağolasın,
hemfikirim kardeşim..
Helal.
bugün çocuğun teki kalem satıyordu, bi almaya niyetlendim, sonra boş ver la dedim. keşke alaymışım. vicdanımı okşadı bu yazı! oyş!
Hep yanlis acıdan bakmışim. Resmen aydınlandım.
aslan yeğenim.yine güncel bir sorunu irdelemişsin.kalemine sağlık.
beğendim.
yine güncel bir yarayı irdelemişsin.