Cumartesi akşamı Priyedor Soykırımı’nın 284 kurbanının tabutları başında aileleri ve sevdikleri gece boyunca geceledi.

Öldürülen 283 Boşnak ve 1 Hırvat’ın toplu cenazeleri 20 Temmuz Pazar Kozarats’ta defnedildi. Naaşların 277’si geçen sene içinde tam 22 yıl sonra Tomaşitsa’da bulunmuş, kimlik tespit merkezi Şeykovaç’tan cumartesi öğlen saatlerinde çiçeklerle süslenmiş cenaze arabaları ile konvoylar eşliğinde uğurlanmıştı.

1992-1995 savaş yılları esnasında Priyedor’dan 53.000 kişinin sürüldüğü, 31.000 kişi esir alınarak açlık ve işkence kamplarından geçtiği 3176 kayıp bildirilmişti. Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi, Eski Yugoslavya Bölgesi Priyedor’da yapılan katliamın suçluları olarak 30’un üstünde Sırp askerini ve komutanlarını toplam 230 yıl hapis cezasına çarptırdı.Priyedor’da onlarca toplu mezar bulunurken, en büyüğü geçen yıl Tomaşitsa yakınlarında tespit edildi. Bu toplu mezardan 435 kişinin kemikleri ele geçirilirken defin işlemleri için içlerinden sadece 275’nin iskeleti hayatta kalmış annelerin verdiği kan örneği ile DNA karşılaştırılması işlemi sayesinde tespit edilmiş ve biraraya getirilerek tamamlandı. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa topraklarında bulunan en büyük toplu mezar olan Tomaşitsa’da kazılar ve aramalar halen devam etmekte.

Dün gömülen en genç kurban 13, en yaşlı kurban ise 77 yaşındaydı. 12 ergenlik çağında olan gençle beraber, 3 kadının da kemikleri tespit edildi. Aralarındaki en yaşlı kadın kurban 1924 doğumlu olup, dün eşi, 4 oğlu, gelini ve torunları ile birlikte gömüldü. Nisan ayında kimliği tespit edilen Hegiç ailesinin 6 üyesi de dün toprağa verildi.

Forenzik ekibi

Kimlik Tespit Merkezi’nden

TATAREVİÇ AİLESİ ve Havva Ana
1992 Temmuz ayında 6 erkek kardeş ve babaları işkence edilerek katledildi ve hayatta kalan anneleri Havva Tatareviç de dün 6 oğlunu ve eşini birden toprağa verdi.
Cumartesi gecesi tabutların ulaştığı geniş alanda Havva anne ile kısa bir söyleşi yaptık.

‘En azından bir tanesi hayatta olsaydı keşke’ diye sözlerine başlayan acılı anne ‘biri bile yok, Tanrım, altısı da, yedincisi de kocam… Ne için? Hiçbirşey için! Yarını atlatmak var… Hangisi daha acı bilemiyorum. Aslında en acısı evlatlarımı bir hiç uğruna kaybetmiş olmam. Ne suçluydular, ne borçlulardı kimseye… Sadece ben ve yüce Tanrı nasıl hayatta kaldığımı ve yaşadığımı biliriz’.

Havva anne oğullarını yokluk içinde büyütürken onları evlendirip, çocuklarının çocuklarına bakmayı hayal etmiş hep, daha neler neler hayal edermiş Havva anne ama onları babaları ile birlikte aynı gün toprağa vereceğini asla aklından geçirmemiş. Akıl almaz bir trajedi zaten. Gözyaşları 22 yıldır hiç dinmemiş. ‘Şimdi durum daha da kötü benim için… Nerede olduklarını bilmezken rüyalarıma girerlerdi her gece, şimdi toprağa girecekler. Ben ne gökyüzünde, ne yeryüzündeyim, arada sıkıştım. Dalları kesilmiş ağaç gibiyim…’ diyen Havva anne bir yandan eliyle daha fazla konuşamayacağını işaret ederken bir yandan tabutları tek tek okşamaktaydı…

Baba Muharrem ve 6 oğlu

7 şehit veren anne Havva Tatareviç