Bazen farkında olmadan kullandığımız sözcüklerin birilerinin canını nasıl yaktığını ve yüreklerini nasıl burktuğunun farkında olmayabiliriz.

Son zamanlarda sıklıkla rastlar olduğum, belki de bu konuda hassaslığımdan dolayı fark ettiğim birçok örnekle karşılaşıyorum.

Küçük çocukların belki de anlamını bilmediği için rahatlıkla kullandığı bu sıfatlar bazen şaka bazen de aşağılama amaçlı kötü söz olarak sarf ediliyor. (Spastik, beyin özürlü gibi) Ancak çocukların yaptığı bu hataları çocukluklarına vermekle birlikte yine de bir eğitimci olarak kullandıkları sözlerin ne ifade ettiğini ve bu farklılığı yaşayan diğer çocukların neler hissedebileceğini anlatmaya çalıştığım zamanlar olmuştu. Birkaç yıl önce okul danışmanı olarak çalıştığım bir kurumda sanırım 7. sınıfta olan bir kız öğrencim ağlayarak kapımı çalmıştı. Kendisi ile aynı sınıfta olan bir erkek öğrencinin sürekli kendini aşağıladığını, dalga geçtiğini ve herkesin içinde ona devamlı “spastik” dediğini ve bunun onu çok incittiğini anlattı. Bu konuyu konuşmak için erkek öğrencimi yanıma çağırdığımda asıl amacım arkadaşının ne kadar incindiğini ifade etmesinde ona destek olmaktı. Ancak erkek öğrencimin aslında dediği kelimenin ne anlama geldiğini bilmediğini ve bunun ötesinde kız öğrencimin de üzülmesine sebep olan bu sözcüğün anlamını bilmediğini fark ettim.

Ortam biraz sakinleşince kendilerine anaokulu bölümünde tanıştırmak istediğim biri olduğunu söyledim. Onları beş yaş grubunda eğitim alan kızımın yanına getirdim ve kendileri ile tanıştırdım. Birlikte okulun bahçesine çıktıktan sonra Deniz ile ufak bir sohbet ettiler ve onu çok sevdiklerini söylediler. Deniz’i sınıfına bıraktıktan sonra bizim sohbetimiz biraz daha devam etti. Kendilerine Deniz’in bir Serebral Plasili (beyin felci) olduğunu ve hatta elini sıkarken ve onunla konuşurken fark ettikleri kasılmaların da spastik oluşundan kaynaklandığını söyleyince çok şaşırdılar.

Aslında spastik olmanın ne dalga geçilecek ne de zihinsel anlamda bir gerilik olmadığını, sadece kasların beynin istediği şekilde hareket etmemesi anlamına geldiğini söyledikten sonra benden özür dilemeye başladılar . Özür dilemelerine gerek olmadığını sadece anlamını bilmediğimiz sözcükleri kullanırken, hele ki bunlar başkalarına yüklediğimiz sıfatlarsa daha özenli davranmaları gerektiğini söyledim. Durum böyle iken yetişkinlerde bu tip davranışlarla karşılaştığınızda olaya aynı sabır ve hoşgörü ile yaklaşmak pek mümkün olmuyor.

Sayın başbakan Erdoğan’ın muhalefet için sarfettiği “beyin felçli zihniyetler” ifadesine ya da yolda rastladığımız bir genç babanın ağlayan kızına “ağlama, bak ağlarsan sen de bu çocuk gibi olursun” diye kızımı göstererek çocuğunu terbiye etmesine sabır ve hoşgörü gösteremediğim gibi…