17 Ağustos Depreminin üzerinden 14 yıl geçti. Ülkemizin deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrendiği bu süreçte, bu mesele üzerine çokça konuşuldu, yazıldı, çizildi…

İşte hafızamızı diri tutan kitaplardan derlediğimiz liste.

Rant Demokrasisi Çöktü- Deprem Yazıları/ Oktay Ekinci

Daha önce, Çevremiz de Demokrasi Bekliyor. İnsan Hakları ve Çevre, İstanbul’u Sarsan On Yıl, İstanbul Dosyaları adlı, kent ve çevre kültürünün gelişmesine önemli katkıları olan dört kitabını yayımladığımız Oktay Ekinci’nin elinizdeki kitabına yazdığı önsözde değerli bilim adamı Prof. Dr. Emre Kongar şöyle diyor: “Oktay Ekinci sadece iyi bir mimar, yılmaz bir korumacı değil, gerçek bir Aydınlanmacı’dır da. Nitekim yıllardır sivil toplum örgütlerinde verdiği savaş onun bu aydınlanmacı kişiliğinin yansımasıdır.

Bu kitapta topladığı yazılar, bir yandan toplumsal vurdumduymazlığımızın, öte yandan tüm toplumu saran yozlaşmanın ve rüşvetin tarihsel belgeleri olarak kamuoyuna mal olacaktır. Bütün sorun Ekinci’nin işaret ettiği çözümleri yaşama geçirebilecek bir toplumsal gücün ve siyasal iradenin seferber edilebilmesinde yatmaktadır.

Çadırkent Günlüğü/ Mustafa Kemal Çokşen

17 Ağustos depreminin ardından Kocaeli’nin Gölcük ilçesine bağlı Değirmendere beldesinde kurulan Nâzım Çadırkent, dayanışmanın, paylaşımcılığın ve eşitlikçiliğin hüküm sürdüğü bir mekan olmuştu. Kuşkusuz, yıkımın ve yokluğun üzerine de gelse, 21. yüzyılda çadır yaşamını yüceltmenin bir anlamı bulunmuyor. Hele yıkımın da yokluğun da kader olmadığı düşünüldüğünde… Ama Değirmendere’de yaşananlar, güzel günler göreceğimizin ipuçlarını da barındırıyor.

Nâzım Çadırkent’in kuruluşu için emek harcayanlardan biri olan ve çadırkent sakinleri tarafından başkan seçilen Mustafa Kemal Çokşen, deprem sonrasında yaşananları, duygu sömürüsü yapmadan ve eleştirel bir şekilde anlatıyor. O günleri unutmama ihtiyacımız, yalnızca yaşanmış olanların öneminden değil, ama aynı zamanda benzer sorunların yaşanması olasılığının henüz ortadan kaldırılmamış olmasından kaynaklanıyor.

Depremden Kalan Anılar/ Nazire Kalkan

Depremden Kalan Anılar, Nazire Kalkan’ın Ahmet Mete Işıkara ile yaptığı samimi bir söyleşiden ve Işıkara Hoca’nın olmazsa olmazları olan, halkı deprem karşısında bilinçli kılmak için hazırladığı eğitici yazılardan oluşuyor. Söyleşi, 17 Ağustos öncesi ve sonrası deprem olgusu çevresindeki çalışmalardan, anlayışlardan, devletle ve halkla olan ilgi ve ilişkilere kadar, Işıkara’nın özel görüş ve duygularına, “o gece”nin ayrıntılarına kadar uzuyor. Işıkara’nın anı, duygu ve düşünceleriyle çok yakın geçmişte yaşadığımız bir felaketin panoraması çiziliyor. Otuz yıl içinde olacağı söylenen bir yenisini beklerken, Depremden Kalan Anıların toplumsal hafızamızı bilinçlice diri tutarak “deprem güvenli” bir yaşantıyı üretmemize hizmet etmesini ümit ediyoruz.

17 Ağustos 1999 03:02/ Çağdaş Koç

17 Ağustos gecesi milyonlar inanılmaz bir sarsıntı ve uğultuyla uyandılar. Daha ne olduğu anlaşılmadan binlerce bina uykuda insanların üzerine çöktü. Deprem ardından milyonlarca can kaybı bıraktı. 17 Ağustos 1999 03:02, depremi yaşayan birinin hissettiği korkular ve acılarla yazılmış deprem anını anlatan bir anı kitabı niteliğinde.

Afet ve İnsan/ Güler Okman Fişek, Hayat Kabasakal, Selin Akkoç

Devletin gelecekteki afetler için gerekli önlemleri almasını bir insan hakkı olduğunu savunan bu kitap, özellikle 1999 Marmara depremi ve İstanbul’da beklenen büyük depremle ilgili görüşler çerçevesinde afetlerin insani boyutunu incelemektir. Buradaki çalışmaların iki amacı vardır: Birincisi 1999 Marmara depremi sonrasında depremzedelerin psikolojik tepkilerinin, depreme ilişkin bilgi ve değerlendirmelerinin, depremle ilgili bilgi veren farklı kaynaklara olan güvenlerinin, risk algılarının ve Marmara depreminden sonra edindikleri zarar azaltma davranışlarının portresini çıkarmaktır. Diğer bir amaç ise afet yönetiminin kurumsal boyutunu tartışmak ve Türkiye’deki sistemin eleştirel bir değerlendirmesini yapmak, afete dirençli bir toplumun gelişmesi ve afetlerle başa çıkabilmek için lider ve sorumlulara karşı güven konularının ele almaktır.

Marmara’da Deprem/ Ahmet Ercan

Dünyada hiç bir kent İstanbul gibi apaçık deprem beklememektedir. Dolayısıyla aklımızı kurcalayan çok sayıda sorunun cevabını arıyoruz. Marmara’da kapana girmiş depremin davranışı ve kimliği nedir? Hangi büyüklükte? Nerede? Ne zaman olacak? Ne yapmalı? Çaresi var mı? Ahmet Ercan’ın “Marmara’da Deprem” kitabı, işte hepimizin aklında olan bu sorulardan hareket ediyor.

Engelliler İçin Deprem El Kitabı/ Kolektif

Toplumumuzda genel olarak afete hazırlık konularında eksik, yetersiz hatta ölümcül olabilecek yanlışlar oldukça yaygın. En önemli sorunlarımızdan biri olan deprem tehlikesine karşı toplumumuzu bilinçlendirmek amacıyla, yıllardır ülkemizin her köşesinde sayısız eğitim, seminer ve bilgi paylaşımı toplantıları düzenleyen AKUT, engelliler için depremde yapılması gerekenleri ele almış. AKUT, bu tür çalışmalarla afete dayanıklı bir toplum olmamıza katkıda bulunmayı, deprem ve depremle ilgili konularda yanlış bilinenleri düzeltmeyi ve unutulmaması gereken dersleri yeniden hatırlatmayı amaçlıyor.

50 Soruda Deprem/ Haluk Eyidoğan

Bu kitapta depremle ilgili akla gelen tüm soruların yanıtını bulabileceksiniz. 50 Soruda dizisinin yeni kitabı “50 Soruda Deprem”de, İTÜ Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr Haluk Eyidoğan, bu toprakların değişmez gerçeği deprem olgusunu bilimsel olarak kavramamıza ve deprem kayıplarını en aza indirebilmemize hizmet eden bir çerçeveyle dolaşımdaki yalan yanlış bilgileri düzeltiyor, bölük pörçük bilgileri yerine oturtuyor. Depremle ilgili akla gelen tüm soruların yanıtını bulabileceğiniz bu kitapta, Yazarın, Ulusal Deprem Konseyi Başkanlığı’ndan da gelen birikimle, birçok bilim dalını ilgilendiren deprem konusunu geniş bir bağlamda ele alırken izlediği kimi sorular şöyle: Depremlerin birbirini tetiklemesi olası mıdır? Ay, Güneş ve diğer gezegenler depreme neden olur mu? Küçük depremler büyük depremin enerjisini salarak oluşmasını önler mi? Bir bölgede uzun süre deprem olmazsa veya deprem etkinliği artarsa, büyük deprem için olasılık artıyor mu? Dünyada deprem sayısı artıyor mu? Deprem erken uyarı sistemi nedir, nasıl çalışır? Deprem önceden bilinebilir mi? Türkiye’de deprem tehlikesinin genel durumu nedir? İstanbul için deprem tehlikesi nedir? Kayıpların boyutu ne olacak? (Tanıtım Bülteninden)

Deprem Sorununa Kalıcı Çözüm/ İlyas Yılmazer

“Depremle yaşamayı öğrenelim” “Deprem değil bina öldürür” “Yapını sağlam ya da nereye yaparsan yap” “Depremin zamanı bilinmez ancak tedbir alınır” “Türkiye’nin yüzde 95’i deprem tehlikesi altındadır” şeklindeki önermelerin bilimsel temeli olmadığını öne sürmektedir. Bu önermelerin aynı zamanda anayasal suça teşvik olduğunu belirten yazar, şu tespitleri yapmaktadır: “Türkiye deprem afet bölgesi değildir” .Yıkımın yüzde 99.9’u ovalarda olmaktadır. Ovaları yapılaştırmaya açmak anayasal suçtur (TC Anayasası, madde 43, 45). Ovalar ulusal servettir, yalnızca tarım amaçlı kullanılabilir. Bu nedenle Anadolu’daki depremler doğal afet değil yapay afettir. “Anadolu depremleri doğal zenginlik kaynağıdır. Yer-öteleme hareketi sonucunda, çok derin sürülmüş, havalandırılmış, gübrelenmiş tarım toprakları oluşturmaktadır. Dolayısıyla yer- öteleme hareketlerinin olduğu yerler kesinlikle tarıma bırakılmalıdır.(Arka Kapak)

Deprem Sorununa Kalıcı Çözüm/ İlyas Yılmazer

Bu kitap, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde 10. yılında kaybettiklerimizin anısına ithaf edilmiştir. Marmara Depremi, toplum olarak deprem konusunda ne kadar unutkan olduğumuzu ve yaşadıklarımızdan, başkalarının yaşadıklarından ders almak konusunda ne kadar başarısız olduğumuzu çok acı bir şekilde hatırlatmıştır. Sanki hiç beklenmeyen bir anda gerçekleşen bilinmedik bir olaymış gibi, can ve mal kayıplarını tüm ülkenin sırtına yükleyerek; “yeter artık, ülkeniz deprem tehlikesi altında, siz deprem riski altındasınız, her şeyiniz yüksek risk altında, uyanın ve yapmanız gerekenleri yapın!…” demiştir. Yaraların kısmen sarılmasını izleyen yıllarda bizim yine unutmaya ve uyutmaya başladığımız deprem gerçeğini hatırlatmak üzere pusuda beklemektedir. Kitapta depremler bütün boyutlarıyla ele alınarak herkesin anlayabileceği basitlikte açıklanmaya çalışılmıştır. Depremlerin oluşumu, dünyada ve Türkiye’de önemli depremler, depremlerin önceden tahmini, Türkiye’nin depremselliği, ülkemizde tarihsel ve aletsel dönemde gelmiş ve hasara neden olmuş depremler, il il Türkiye’nin deprem tehlikesi, Türkiye’nin deprem kayıt ağları, deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılması gerekenler, afet yönetimi ve Türkiye’nin afet yönetimi sistemi gibi konular olabildiğince ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.

 

Bu yazı, Vatan Kitap‘ta yayımlanmıştır.