The Message International adlı bir derginin Haziran 1991 sayısında yayınlanmış aşağıdaki uyarılar… Dünyanın her yerinde ve daima geçerli olabilirlermiş gibi görünüyorlar…

– Lüzumsuz gibi görünen bir şey sorduğumda beni azarlama. Elbette aklıma takılanları sana soracağım, başkalarına sormamı mı tercih edersin?

– Bana karşı nazik olmaktan korkma. Bu şekilde kendimi daha güvende hisseder, sana karşı daha nazik olurum.

– Kötü alışkanlıklar edinmeme izin verme. Bu tür şeyler konusunda beni uyar. Sonra başım belaya girsin istemem.

– Beni olduğumdan daha küçük görme. Çünkü kendimi aptal yerine konuluyormuş gibi hissediyorum.

– Bir yanlış yaptığımda beni herkesin içinde düzeltmeye çalışma. Böyle durumlarda kulağıma yavaşça fısıldadığın uyarılar daha çok kalıyor aklımda.

– Yaptığım hataları günah diye yaftalama. Zaten herşey çok karmaşık.

– Yaptığım hataların sonuçlarından beni korumaya çalışma. Böyle böyle hata yapmamayı öğreneceğim.

– Küçük başarılarımı gereğinden fazla abartma. Bırak başarımın büyüklüğünü kendim de takdir edeyim.

– Ne olur bana söylenip durma. Söylendiğin zaman seni anlamıyorum. Varsa söylemek istediğin bir şey bana anlatmayı dene.

– Bazen kendimi olması gerektiği gibi ifade edemiyorum. Bu yüzden alınganlık yaparken benim halimi de göz önünde bulundur.

– Dünyayı çok merak ediyorum. Bilmemi istemediğin şeyler olabilir. Bana nedenlerini açıkla. Merakımı öldürme.

– Tutarsız olma. Çünkü sana olan güvenimi yitiriyorum.

– Korkularımın aptalca olduğunu söyleyip durma. Çünkü değiller. Dünya benim için yepyeni bir yer.

– Mükemmelmişsin gibi davranma. Çünkü yaptığın hatalar daha büyük şoklar yaratıyor o zaman.

– Benden özür dilemek gururunu kırmasın. Aksine, bu tür şeyler seni gözümde daha iyi biri yapıyor.

– Ne kadar hızlı büyüdüğümü unutma. Sonra yaşadığın şaşkınlık ve pişmanlıkla ben başedemem.

– Senin sevgin ve anlayışın olmadan dünyaya uyum sağlamam mümkün değil. Bunları benden esirgemeye karar verdiysen, beni uyumsuzlukla suçlama.

– Lütfen kendine iyi bak, sana ihtiyacım var.