Ailece tarihi yarımada obsesifi olduğumuzu açığa çıkaracak bir gezi yazısı daha!

İlyas’ın bildiğimiz ve bilemediğimiz bazı şeylere alerjisi var. Plastik, çanaklı önlüğün bunlardan biri olduğunu keşfettik. Bu yüzden ilk güneşi fırsat bilip, beraber Havuzlu Han’a gidip pamuklu önlük bulalım dedik. Bilen var bilmeyen var. Neresi bu Havuzlu Han?

Efendim, en kısa ve kolay tarif ile; Sultanhamam meydanına geldiğinizde yüzünüzü İş Bankası’na dönün, onun yanındaki sokağın
sonunda Havuzlu Han’ı bulacaksınız. “Ne var orada?” derseniz, bebek eşyasıyla dolu 7 kat var. Fiyatlar tekstil ürünlerinde mağazalardan daha uygun ama semt pazarı kadar da değil. Toptan alışverişlerde güzel indirimler yapıyorlar. Asansör olduğu için pusetle gezmesi kolay ama her katta beklemesi sıkıcı tabii. Çocuklar için çok eğlenceli bir yer olduğu söylenemez elbette. Bir yerden sonra “e yetti gidelim” bakışları ve bağırışları başlıyor. Çeşit bol diye biz de önlük bakmaya oraya gittik ama bulamadık. Çünkü hepsinin arkasında muşamba var. Sırf pamuklu olanlar, sadece çok küçük bebeler için üretilmiş küçük küçük önlükler.

Biz de hayal kırıklığı ile oradan çıkıp, B planını gerçekleştirmek üzere Kürkçü Han’a gittik. Burası da Mahmutpaşa’nın ana caddesi üzerinde bir han. Havlu, nevresim, çeyizlik vb. şeyler bulabilirsiniz. B planı dahilinde tanesi 1 liraya %100 pamuklu kurulama bezleri aldık. Bu bezi kısa kenarından boyuna bağlamaktayız. Uzun olduğu için çanaklı önlükten daha iyi oluyor. Tabii benim gibi üşengeç olmayan anneler, bağlamak yerine düğme-ilik, çıtçıt, cırtcırt gibi çözümler de bulabilirler.

Bu arada düğün dernek mevsimi başladığı için Mahmutpaşa çok neşeli, eğlenceli ve kalabalıktı. Bir çocuk için o kadar çok bakacak şey var ki, şaşıp şaşıp kalıyor gördüklerine. Gerçi oradaki çoğu şeye ben de çok şaşıyorum ya…

Tabii bahar gelmişken içimiz gibi dışımızı da şenlendirmemek olmaz. Tüm aile üyelerine çifti 2 ila 5 liradan renkli çoraplar alarak alışverişimizi tamamladık. Bunları nereden aldığımızı hayatta söylemem çünkü bizim
bulabildiğimiz tek renkli erkek çorabı satan yer burası. Zira başka yerlerde, “Renkli erkek çorabı var mı?” sorusu karşılığında gösterilen haki ya da sütlü kahve oluyor.

Neyse, sonra pusette oturmaktan sıkılmış, ayakkabılarını ve çoraplarını çoktan fora etmiş İlyas’la simit kemirerek, Yeni Camii meydanına doğru yöneldik. Bu arada bu gezinin pusetteki bebeğinin suratını dahi battaniyeyle örten annelerin, kınayan bakışları altında gerçekleştiğini de belirtmemek olmaz. Neyse ki o civarda ecnebi sanılıyor ve annelerden laf yemekten bir miktar kurtuluyorum.

Cami Meydanı’na gelince İlyas’ı güvercinlerin arasına saldım. Terastan seyrettiği kuşların bu kadar yakınında ve çok olmasına bir süre şaştıktan sonra hemen bir süpürge bulup meydanı temizlemeye başladı benim titiz oğlum.

Gün bitmemişti ve daha Maçka parkında Balım’la randevumuz vardı. Biz de süpürgeyi yemci amcaya teslim edip dönüş yoluna koyulduk.