1. Çocukluk çağında obezite yaşa, cinsiyete ve boya göre mevcut kilonun kabul edilen üst sınırın üzerinde olması; aşırı kiloluluk ise bu üst sınırda olmasıdır. Her çocuk için ayrı değerlendirilmelidir.
2. Çocuklarda aşırı kiloluluk ve obeziteye neden olan mekanizmalar genetik, çevresel ve gelişimseldir. Hepsi ayrı ayrı ve değişik derecelerde etkendir. Çocukluk çağındaki obezite ile ilgili olduğu bildirilen 200’den fazla gen, gen belirteci ve kromozom bölgeleri tanımlanmıştır. Anne ve babası aşırı kilolu veya obez olan çocukların veya bazı kültürlerin ve toplumların çocuklarının aşırı kilolu veya obez olma riskinin daha yüksek olduğu bildirilmektedir.
3. Tüm dünyada 502 milyon erişkinin obez olduğu, 180 milyon çocuğun aşırı kilolu veya obez olduğu bildirilmektedir. Global bir sağlık sorunu olarak obezite gelişmiş ülkelerdeki çocukların %24’ünü, gelişmekte olan ülkelerde ise %13’ünü etkilemektedir. Sağlık Bakanlığının 2013 yılı verilerine göre, Türkiye’deki çocukların %14,2’si kilolu ve %8,3’ü obez kategorilerinde yer almaktadır. Obezite oranı erkek çocuklarda %10, kız çocuklarda ise %6,6 olarak bildirilmiştir.
4. Çocukluk ve ergenlik çağındaki aşırı kiloluluk ve obezite ile bu yaşlarda mücadele edilmelidir. Çalışmalar göstermektedir ki bu çocuklar doğru ve yeterince beslenmezler ve gerektiğince fiziksel aktivite yapmazlarsa büyük olasılıkla obez erişkinler olacaklardır.
5. Çocukluk çağında aşırı kiloluluk ve obezite ile mücadele etmek için fiziksel aktivitenin düzenli şekilde günlük hayatta yer alması, dijital ekranlar karşısında hareketsiz geçirilen sürenin sınırlanması sağlıklı beslenmenin düzenlenmesi kadar önemlidir. Küçük çocuklarda bahçede geçirilen serbest oyun zamanı, okul çocuğu ve ergenlerde her gün en az bir saat fiziksel aktivite -bunun yarım saati kuralları olan spor veya egzersizler şeklinde- önerilir.
6. Sağlıklı yiyecek seçimleri konusunda çocuğa destek ve örnek olunmalıdır. Çocuklar sağlıklı olduğunu bildiği gıdaları bile kolaylıkla ulaşamadıklarında veya yakın çevresince yaygın olarak tüketilmediğinde sıklıkla yemezler.
7. Yiyecek- içecekten ödül olmamalı, beslenmede şeker içerikli gıdalar öncelikle yer almamalıdır. Kuru meyve, kuruyemiş gibi sağlıklı atıştırmalık teşvik edilmeli, televizyon karşısında yemek yeme alışkanlığı edindirilmemelidir.
8. Ebeveynin çocuğun kilosu üzerindeki algısı önemlidir. Çocukların acıkmadan yemek yemeğe zorlanması veya doygunluk belirtileri göstermesine rağmen yemek yedirilmeye devam edilmesi uygun değildir. Nisan 2015’te İngiltere’de yayımlanan bir çalışmada, yaşları 4-5 ve 10-11 olan 2976 çocuğun ebeveynlerinin 915’i (%31’i) çocuklarının kilolarını olduğundan daha az varsaymaktaymış, bunların 369’u ise ağır obez olmasına rağmen sadece 4 ebeveyn çocuklarının kilosunu ağır obez olarak ifade etmiş.
9. Obez çocuklarda da erişkinlerde görmeye alıştığımız yüksek tansiyon, insülin direnci, kan yağlarının yükselmesi gibi kronikleşme ve peşi sıra ağır sonuçlarla devam etme riski tanışan sağlık sorunları görülebilir.
10. Birincil hedef çocukluk çağındaki aşırı kiloluluk ve obeziteyi tedavi etmekten ziyade önlemek olmalıdır.