Şimdi hangi kanalda oynuyor bilmiyorum. Ama bütün bölümlerini defalarca seyrettim. O kadar seviyorum, o kadar seviyorum ki halen, ne zaman canım biraz sıkılsa Cédric izliyorum. Buldukça çizgi romanlarını edinip biriktiriyorum, kimi sayılarını baş ucumda bulunduruyorum. Cédric çocukluğumun değilse bile ilk gençliğimin keşfi, umut iksiri gibi.
Evvela hatırlayalım, kimdi Cédric?
Raoul Cauvin tarafından yazıldı, Laudec Laudec tarafından çizildi. 1989‘dan bu yana Fransızca’da 23 albüm yayınlandı. 8 yaşında, hiç büyümeyen bir oğlan çocuğu (aslında bir yaş büyümek zorunda kaldı) Cédric. Hayat onun için çok zor. Dersler kötü. Anne, baba ve büyükbabadan mürekkep bir ailede yaşıyor. En iyi arkadaşı Christian sürekli parlak fikirlerle hayatı ona dar ediyor. Birlikte hayatı öğreniyorlar.
Yaramazlıkta üstüne yok Cédric’in. Sık sık kendisini zor durumlara düşürüyor, yetmezmiş gibi ailesinin ve arkadaşlarının başına da çoraplar örüyor. Fakat hepsi iyiliğinden… Cédric kötü bir çocuk değil, vallahi değil… Sadece 8 yaşındayken hayatın ne kadar güzel olabileceğinin farkında ve tadını çıkartıyor.
Önce öğretmeni Miss Nelly’ye aşık oluyor. Berbat durumdaki derslerde birden atağa geçiyor bu aşk sayesinde. Ama yaşıtı birini bulunca bu imkansız aşktan da vazgeçiyor.
Babası ve büyükbabası arasındaki çocuk gelişimi anlayışı farklılıkları dolayısıyla sürekli arada kalıyor. Ama bundan yararlanmasını da biliyor.
Annesi Marie-Rose bir ev hanımı. Evin üç erkeği arasında kalmak hiç kolay değil onun için. Ama çoğu zaman Cédric’ten yana tavır alıyor.
Baba Robert kendi tabiriyle “Antika Doğu Kilimleri”, büyükbabaya göre adi halılar satarak geçindiriyor ailesini. Sinirli biri sanki, bütün babalar gibi… Sert kurallar koymaya çalışıyor Cédric’e ama yasama ve yürütme becerileri pek gelişmiş sayılmaz.
Çizgi roman ve filmin en güzel karakterlerinden biri büyükbaba. Eski bir demiryolcu. İşçi sınıfının bilge temsilcisi. Emekli, uzun yıllar birlikte yaşadığı ve çoktan kaybettiği karısına olan aşkı Cédric’in aşka imanının asıl kaynağı.
Chen, Cédric’in Çinli sevgilisi. Akıllı ama şefkat yüklü. Kaprisli sayılmaz ama ilkeli…
Christian, Cédric’in en iyi arkadaşı. Chen’i tavlama girişimlerinde en önemli yardımcı. Ancak acaba yardım etmese mi diyor insan bazen…
Cédric’i neden bu kadar sevdiğime gelince…
Acaba, hiçbir yasal düzenlemeyle geriye döndürülemeyecek aile duygusunu hatırlattığı, kendimi evimde hissettirdiği için mi?
Erkeklerin neden bir türlü ergenlikten kurtulamadıklarını ve bu halleriyle de pekala sevimli olabileceklerini düşündürüp avuttuğu için mi?
Ellerimizle karmakarışık ettiğimiz hayatın, aslında ne kadar basit ve sıradan olabileceğini ve bunu başarmanın hiç de zor olmayabileceğini düşündürdüğü için mi?
8 yaşıma dönmek istediğim için mi?
Hiçbiri tek başına değil, ama hepsi birden… Kendi kaynaklarıma dönmek istediğim zamanlarda, bana yol göstermeye kalkışmaksızın hayatın güzel olduğunu hatırlattığı için…
Kendinizi ihmal etmeyip arada bir seyredin ya da en iyisi gidip birkaç çizgi roman fasikülü edinin ne demek istediğimi anlayacaksınız…
benim de unutulmazımdır cedric. Tabii benimle birlikte sanırım bütün bir jenerasyonun da kalbine girmeyi daha da fenası kök salmayı bilmiş:)
8 yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzel:)
biz hep biraz sekiz yaşında kaldık sanırım:9