Anne olmak dünyanın en zor işidir derler. Somali’de anne olmak ise çok daha zor… Somali’de kuraklık dinmedi, açlık bitmedi, çocuk ölümleri sona ermedi. Yoksulluğun sınırlarını çoktan geçmiş, kırmızı alarm veren bu ülkede Yeryüzü Doktorları yıllardır büyük özveri ile halka şifa dağıtıyor. İnsanı nefes aldığına utandıran bu acılı ülkede anne olmak da zor zanaat… Somalili anneler belki Anneler Günü’nün farkında değil, mücadele edilmesi gereken o kadar çok şey  var ki.  Anneler Günü’nde çocuklarından ya da eşlerinden hediyeler alamayacaklar belki. Ama onlar için en büyük hediye çocuklarının sağlığı ve yüzlerindeki ufacık bir gülümseme.  İşte Yeryüzü Doktorları sadece Mayısın ikinci pazarında değil, yılın her gününde bu hediyeyi Somalili annelere vermeye çalışıyor.

“Somali’de bir kadın var, güneş ona hiç merhamet etmiyor; altında bizim de yürüdüğümüz gökyüzü, onu kemiklerine kadar yakıyor” diyor Nijerya asıllı İngiliz sanatçı Sade. Somali’de kadından sorumlu Bakan Dr. Meryan Kasım, Somali’de bir kadının karşılaşabileceği en tehlikeyi şeyin gebe kalmak olduğunu, çünkü doğum öncesi kontrollerin olmaması yüzünden gebe bir kadının yaşama olasılığının yüzde 50 olduğunu söylüyor. Somali, kadınlar açısından en tehlikeli beşinci ülke. Somali’de doğumla bağlantılı anne ölümleri, tecavüz ve kadın sünnetinin yaygınlığının yanı sıra kadınların eğitim, sağlık ve ekonomik kaynaklara erişimi hayli sınırlı. Kasım, bunun yanı sıra tecavüz olaylarının günlük bir vaka olduğu ülkede her kızın sünnet olduğunu, buna kuraklık, kıtlık ve çatışmalar da eklendiğinde Somali’de yaşamın kadınlar için daha da zorlaştığını söylüyor.

Anneler Ve Çocukları

Somali’de gönüllü olarak görev yapan Yeryüzü Doktorları yarık dudak damak ameliyatları ile yüzlerce çocuğun yüzünü güldürdü. “Gülümseyen Çocuklar” demek gülümseyen anneler demek. Anneler dünyanın neresine giderseniz gidin hep aynı duyguları taşıyorlar çocukları için. Çocuklarıyla üzülüyor, çocuklarıyla seviniyorlar. Onlar için kaygılanıp, onlar için gözyaşı döküyorlar.  Ahmed Mohed Yeryüzü Doktorları Gülümseyen Çocuklar projesi kapsamında son üç ayda Somali’de ameliyat edilen 100 çocuktan sadece biri. Onun gülümsemesi annesinin gülümsemesi demek.  Her ameliyat bir risk taşır aslında, Ahmed’in annesi de bunu biliyor. Endişeli teslim ediyor oğlunu Türk doktorlarına. Ameliyat öncesi kaygılı yüz ifadesi yerini kocaman bir gülümsemeye bırakıyor ameliyat sonrasında.  Sargıları çıktığında artık onun oğlu da normal çocuklar gibi gülümseyebilecek, Somalili diğer çocuklar gibi arkadaşları olabilecek. Artık Somali’de zor olan hayat daha da zorlaşmayacak Ahmed için. Oğluna gururla bakıyor Ahmed’in annesi. 7 aydır oğluna her baktığında hüzünlenen annenin artık yüzü gülüyor. Gülümseyen Çocuklar gülümseyen anneler demek çünkü.

Ve Sonra Hiç Ağlamadı

Zundus Abdi Ali dört yaşında. Daha beş aylık bir bebekken ocaktan üzerine dökülen kaynar su nedeniyle bacakları yanmış. Somali koşullarında tedavisi yapılamadığı için bacaklarında kontraktör oluşmuş. Eklem yerlerinden yanlış kaynayan ve sertleşen derisi nedeniyle doğru düzgün yürüyememiş, hiç koşamamış. O güne kadar, hiç beyaz biriyle de karşılaşmamış küçük çocuk. Şifa Hastanesi’nin koordinatörü Şeyda Sever ile ilk karşılaşmasında ise annesinin arkasına saklanmış, gözleri yaşarmış ve korkmuş.  Ancak daha sonra  alışmış ona. Şeyda’yı her gördüğünde sürekli gülücükler dağıtıp koridorun sonundan tek ayağı üzerinde sekerek yürümeye çalışıyormuş. Bir yandan da bağırıyormuş… “Şeydaaa se tahe?” (nasılsın) Şeyda da yanıt vermiş her seferinde “Mafiante he?” (ben iyiyim sen nasılsın) diye, bildiği tek Somaliceyle. Şeyda Sever Zunduz’dan bahsediyor bize: “Zunduz’un annesi her zaman güvendi bize. Kızını iyileştireceğimize, onun tekrar yürüyebileceğine hep inandı. Türk doktorlar gelinceye kadar misafirimiz oldular. Çünkü 250 kilometreden kızı sırtında yürüyerek gelmişti hastanemize.  Yeryüzü Doktorları plastik cerrahi ekibi gelir gelmez muayene etti Zunduz’u. Ertesi gün ameliyata alındı Zunduz. Uzun bir ameliyat geçirdi. Başarılı geçen ameliyatı sonrasında iki bacağı da alçıya alındı. Artık bacaklarını uzatabiliyordu. Vücudundaki derin yanık izlerine ve sertleşmiş derisine karşın bu kadarı ona yetiyordu.  Ameliyat sonrası da gülümseyerek uyandı Zunduz. Hiç ağlamadı.”