İçinden kargalar, cüceler ve uğurböceği geçen bir darlanma yazısı…
Bu şehre dair bir masal olsa anlatacaklarım…
O zaman bir kadın sade kahvesini içerken gazetesini okuyabilir miydi? Koşabilir miydi bir çocuk uçurtmasının ardından? Yavrusuna sarılabilir miydi bir baba? Okulu bitirip öğretmen olur muydu bir genç? Cigarasını yakıp uzun bir yolu yürür müydü diğeri? Oğlunun sevdiği yemeği yapıp nerede kaldın diye arar mıydı bir anne? Bir masal olsa…
Sadece okuduklarımız mı ağlatırdı bizi?
Canavar şehrimize geldiğinden beri değişti her şey. Bulutların karası, limonların ekşisi, çiçeklerin kokusu… Yaşadığımız yer, onun çizdiği korkunç bir resim sanki. Etraf beton duvarlarla kaplı. Sıkışıp kaldık o resmin içinde. Bütün renkler birbirine benzemeye başladı. Soluk ve cansız. Diyelim ki isyankâr bir mor ya da kırmızı belirdi bir köşeden, hemen üzerini karalamaya çalıştı canavar. Gökkuşağını ölesiye özleyen şehrimize grileri serpiştirdi.
Canavarı yenmek için içimizde gizledik rengimizi. Gün geldi, bulutların rehberliğinde bir ilkbahar günü bir araya getirdik renklerimizi. Canavarın gözünü kamaştıran bu renk cümbüşü öfkesini katladı. Yok etti. Durmadı, durduramadı kendini de yok edecek öfkesini.
Bir masal olsa yaşadıklarımız sonu mutlu biterdi. Şimdi hangi mutlu son gidenleri geri getirir bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. İstediğim tek şey, canavarları korkutacak bütün renklerin yeniden bir araya gelmesi. Sonrası iyilik, sonrası yaşadığımız gün kadar güzellik…
Masallardan bu kadar bahsetmişken, içinizdeki çocuğa iyi gelecek bir kaç kitap tavsiyesi ile bitirelim bu yazıyı. Okuyun ve dağılalım. Dağılalım ama unutmayalım dünyayı, dünyanın masalını… “Bir masal vardı bu şehre dair, sütü bal koyuluğunda gözleri kara…”
Mavi Tutkunu Karga / Aysun Berktay Özmen
Redhause Kidz
Doğaya duyduğu sevgiyi çocuk kitaplarına taşıyan Aysun Berktay Özmen, kendi resimlediği Mavi Seri’de, bizlere bu renk etrafında birleşen üç farklı hayvanın hikâyesini anlatıyor.
Mavi tutkunu karga denize, gökyüzüne, rengi mavi olan her şeye hayrandır. Bu tutku ile etrafta gördüğü bütün mavi eşyaları toplamaya başlar. Böylece mahalledeki eşyalar karganın yuvasını teker teker doldurur. Gözü maviye bir türlü doymayan karganın, bu tutkusundan vazgeçmesi gerekecektir.
Bazen çok sevdiğimiz şeyler başkalarına ait olabilir. Mavi tutkunu karga böyle zamanlarda sahiplerine sorarak, onların iznini alarak bu eşyalara sahip olmanın en doğru yöntem olduğunu öğrenecektir.
Mantova’nın Cüceleri/ Gianni Rodari
YKY
Gianni Rodari’nin kaderlerine başkaldıran ve özgürlüklerini elde etmek için mücadele eden cücelerin kendi güçlerini ve cesaretlerini keşfetmelerinin hikâyesini anlattığı Mantova’nın Cüceleri uzun süredir okuduğum en iyi kitaplardan biri.
“Mincio tepelerindeki Mantova’da / Düklük Sarayı’nda / Yaşar büyük büyük beyler / Tam beş yüz odada //Altta oturur cüceler / Öyle bir kattır ki burası / Sanki tavan / Yere değer. // Kafese kapatılmış hayvanlar gibi / Tıkılmışlar oraya / Ve fena halde öfkeli hepsi / Cüce olarak doğduğuna”
Uğurböceği’nin Mutluluk Hapları / Seza Kutlar Aksoy
Can Çocuk
Can Çocuk’un bu ay yayımladığı “Uğurböceği’nin Mutluluk Hapları” 48 sayfadan oluşuyor. Uğurböceği Cıra, beneklerinin sayısını dokuza tamamlamak için annesinin yanından ayrılmak zorundadır. Parlak beneklerine büyülü üç sözcüğü bulduğunda kavuşacaktır. Bu sözcükler neler dersiniz?