Dilinizin ucuna kadar gelirse aklınızda olsun, bazı şeyleri çocuklara özellikle belli bir üslupla söylemeniz yarardan çok zarar verebilir…

Senden daha iyisini beklerdim!

Herhangi bir konuda başarısız oldu. Olur ya, hangimiz elimizi attığımız her meselenin altından mutlaka yüzümüzün akıyla çıktığımızı söyleyebiliriz ki? Belki de konu beklenmedik bir şeydi. Gönülsüz olduğu, yeterince uğraşmadığı için ve bile bile başarısız oldu… Varsın olsun. Sakın ola duyduğunuz hayal kırıklığını “senden daha iyisini beklerdim” diye ifade etmeyin. Muhtemelen o yeterince mutsuzdur başarısız olduğu için, buna bir de onu daha az sevdiğiniz yanılgısı eklenmesin…

O ikinci kurabiyeyi yemek istediğinden emin misin?

Elbette yemek istiyor, istemese uzatır mıydı hiç elini? Ama madem fazla geldiğini düşünüyorsunuz, ortada bırakmayın. Hatta şekerle arasını mümkün olduğu kadar soğuk tutun ki, bu türden cümleler kurmak zorunda kalmayasınız.

Hep böyle yapıyorsun zaten!

Bazı şeyleri alışkanlık haline getirmiş olabilir. Unutuyordur mesela… Unuttuğu şeyle arasında bir problem olduğunu düşünmek yerine kusuru çocukta bulduğunuz anlamına gelir bu cümle. Sebebi yeterince düşünülmemiş, çocukla mesele konuşulmamışsa adaletsizliğe uğradığı duygusuna kapılacaktır.

Sana söylemiştim!

Onu başına gelebilecek bir şey hakkında uyardınız. Olmadı, gene de burnunun dikine gitti ve en nihayet düşündüğünüz şey geldi başına. Bu onun hayatı, tecrübeyle öğrenecek bazı şeyleri. Sizin uyarınızın ardındaki mantığı o an anlamamış olabilir. Artık anladı. Onu bu konuda sizinle daha da fazla inatlaşmaya teşvik etmenin ne alemi var?

Çocuğum sana söylüyorum!

Ona söylüyorsunuz, evet, peki sizi neden dinlemediği konusunda bir fikriniz var mı? Yoksa, boşuna gerginlik yaratmayın bu cümleyle. Çünkü işe yaramayacak. İnatla tekrar ettiği o şeyden vazgeçirmek ya da belli bir yönde hareket etmesini istiyorsanız daha ikna edici olmaya çalışın. Bunun için de öncelikle ona saygı duymanız gerekir.

Bir eşin benzerin yok!

Öyle mi gerçekten? Kargaya yavrusu kuzgun görünür. Elbette sizin çocuğunuz sizin için benzersiz. Ama diğer çocuklarla yan yana olduğunda birbirlerine benzeyen pek çok yönleri var. Dahası hiçbiri diğerinden üstün değil. Eğer eşitlik duygusu kazanmasını, çevresindeki insanlarla dengeli ilişkiler kurmasını istiyorsanız onu bu kadar pohpohlamayın.

Endişelenme, herşey yolunda gidecek!

Eğer çocuğunuz endişeliyse, bu söylediğiniz şey meseleyi geçiştirmek gibi olur. Elbette her şey yolunda gidecek ya da bir şekilde yoluna girecek. Ama onun için dünya yepyeni bir yer, her şeye alışması, kendini güvende hissetmesi için pek çok değişkeni anlaması gerekiyor. Bu türden kestirme cümleler kurmak yerine, herşeyin nasıl olup da yoluna gireceğini anlatın. Ve bundan da önce onun endişelerini dinleyin ve hak verin.

Keşke onunla arkadaşlık etmesen!

Şimdi de arkadaşlarını mı seçmeye başladınız? Size aynısı yapılsa ne hissedersiniz? O çocuğu sevmesinin bir sebebi var ve siz bu arkadaşlığa mani olmaya çalıştıkça onu güçlendiriyorsunuz. Ayrıca çocuğunuzla arkadaşlık etmesinden rahatsızlık duyduğunuz çocuktan ne istiyorsunuz ki? Böyle yaparak çocuğunuza ayrımcılığın en alasını öğretmiş oluyorsunuz.

Böyle yapman gerekiyor, beni takip et!

Bazı şeyleri kendince yapsın. Odasını ille de tam sizin topladığınız gibi toplamak zorunda değil. Onun düzen anlayışı size uymayabilir ama o oda onun. İçinden çıkamadığı dağınıklıklarda ona yardım edin elbette. Ama ona eşyalarını mutlaka sizin öğrettiğiniz düzene göre yerleştirmesini söylemeyin. Bırakın odasını kendi ihtiyaçlarına göre düzenlemeyi öğrensin.

Neden …. gibi değilsin?

Örnek gösterdiğiniz çocuk kardeşi ya da mahalleden bir arkadaşı mı? Bu cümleyi birkaç kez daha tekrar ederseniz aralarındaki ilişkiyi yerle bir etmiş olacaksınız. Sadece kıskançlık değil, düşmanlık geliştirecek bu iki çocuk birbirlerine karşı. Hangi başarı buna değer ki?!

Kaynak: Women’s Day