Gizemli yazarımız Ada Haliloğlu’na ulaşmak epeyce bir uğraş gerektirdi. Ama sonunda kendisini bulmayı başardık. Ada kendisini daha yakından tanımak isteyenler için bizimle bir kaç fotoğrafını ve hayatının kısa bir öyküsünü paylaştı. Devamında ise Ada’nın Uzun Çorap için yazdığı son yazısı var. Keyifli okumalar…
“10 yaşındayım.15 Haziran 2002 tarihinde doğdum. Tek çocuğum. Annemin adı Esmeray babamın adı Teoman. Boşandılar. Annem ekonomist ama şu anda ev kadını. Babamsa elektrik elektronik mühendisliği okumasına karşın Marport’ta bilgisayarlarla ilgilenen bölümün müdürü. İstanbul’da yaşıyorum. ENKA Okulları’nda 4.Sınıfım. Yazı yazmak ve kitap okumak çok hoşuma gidiyor. BİLSEM’e yani İstanbul Bilim ve Sanat Merkezi’ne gidiyorum. Buranın geçen sene sınavını kazanmıştım. Kendi şiirlerimi, şarkılarımı, hikayelerimi… yazmayı seviyorum. Kitap okumaksa apayrı. Kitap okumak her zaman en büyük hobim olmuştur. Dedektiflik ve macera romanlarını çok seviyorum. Aynı zamanda müziğe de yeteneğim var. Birçok öğretmenimin söylediğine göre çok güzel bir kulağım ve sesim var. Aynı zamanda keman çalıyorum. Bir başka ilgi alanımsa müzikallerde ve tiyatrolarda oynamak ve onları seyretmek. Son yazımda da bahsettiğim gibi bir kedim ve bir kaplumbağam var. Kedimin adı Hayat. Kaplumbağamın adı Mutlu. Ekte bazı fotoğraflarım var bakabilirsiniz. Son olarak ta yazılarımı paylaşmanıza çok seviniyorum ve teşekkür ediyorum”.
Bir kere girişimizi yapalım. İnsanın bir hayvanı olması apayrı bir şeymiş. Yani nasıl söylesem? İnsan hayvanı olunca sorumluluk sahibi oluyor. Sonra hayvanlara saygılı davranmaya çalışıyor. Belki biraz da masraf ediyor ama değiyor. Hayvanınız kedi, köpekse eğlenirsiniz. Ama bir balık bile kendisini size bağladıysa sizi eğlendirebilir.
Benim bir kuşum vardı. Adını Çıtır koymuştuk. Fark ettim de eğer daha önce hayvan beslediysen eve alınan bir balık bile ölünce üzülüp hüngür hüngür ağlayabiliyorsun. Ben de Çıtır’a öyle bağlanmıştım. Ama hayvan dayanamadı ve aradan geçen 2-3 ay sonrası öldü. Nasıl ağladım anlatamam. Uzun süre Çıtır da Çıtır, Çıtır da Çıtır… Sonrasında bir ipekböceğim oldu. Ama ona 4-5 ay sonrasında iyice bağlandım. Yine de bir hata yaptı. Kozasını çok geniş bir alana ördü ve bu yüzden öldü. Onun arkasından da çok ağladım. Adı Pasta’ydı. O yüzden bu sefer Pasta da Pasta, Pasta da Pasta… Şu anda uzun yıllardır beslediğim bir kaplumbağam ve geçen sene sokakta bulduğumuz bir kedim var. Tüm bu hayvanları beslerken fark ettim de insanın hayvanı olunca yaşarken hayatına renk katıyor. Hatta renk değil gökkuşağı katıyor.
Mesela ben, kedim sebebiyle artık çantamda kedi maması taşıyorum. Gelip geçen tüm kedilere veriyorum. Bir kedi gördüğümde bana miyavladığında içimden ona sarılmak geliyor, aç mı susuz mu sıkıştı mı hasta mı düşünüyorum uzun uzun. O yüzden size önerim hayvan beslemeniz. Emin olun bir hayvan beslemek sizin en çok seveceğiniz işlerden biri olacak. O hayvan da sizin hayatınıza renk katacak…
Ben de öyleydim. Benim annem evde kedi beslememe izin vermiyor ama bizim bahçeye hep kediler gelir, besleriz babamla. Ama bahçeden özgürce çıkabildikleri için sürekli kaybolurlar. Başlarda ben de ağla, ağla, ağla… ama artık çok da ağlamıyorum. Alıştım sanırım
Ellerine sağlık..Hayvanları sevelim:)
ada’cığım ne olur artık bize bir mail at, fotoğrafını gönder, kim olduğunu söyle : biz@uzuncorap.com
Yolladım inşallah okuyup beğenirsiniz.
benim de böyle kendimi tanıtan bi metin yazmam gerekiyor mu?
Elbette.. Güzel olur. Yazı gönder linkinden ya da e-posta ile gonderebilirsiniz.
pardon r çıkmamış bi yazmışım
tamam
bu kız tam bir zeka küpü.neresinden tutsanız elinizde bir yetenekle kalakalırsınız.hergün yeni yeniliklerini bekliyoruz adacığım umarım bu başarıların ve yeteneklerin birgün seni olman gerektiği yerde bekliyor olacaktır bizler ise bununla sadece gururlanırız ve mutlu oluruz…bu arada kaybolan kedin için sanırım gerekli konuşmalar senin için biraz rahatlatıcı olur.çok öpüyorum seni…
evet evet. gerçekten de ne güzel yazıyorsun, ve tabii Maya, Defne de bir o kadar iyi yazıyor bence. Merak etmeyin geleceğin yazarları falan demeyeceğim hiç birinize. Bana da diyorlar ama bir şeyi düşünmeden: ben yazar olmak istemiyorum ki!
elif biliyor musun biz maya ile aynı okuldayız ve ikimizde 4. sınıfız defne gibi de hikayeler yazmayı seviyorum. Ben sanırım yazarlığı ek meslek olarak alacağım sanırım ben öğretmen olmak istiyorum.
seninkiler mantıklıymış benim istediklerim çok uyduruk. Oyuncu olmak istiyorum, olmazsa piyanist ve snra saçma sapan şeyler geliyor: astronot, dağcı, sirklerde ip üstünde yürüyen cambazlar falan 🙂
Sana öyle geliyor ben de 10- 15 meslek arasında gidip gidip geliyorum