Bir 14 Şubat günü doğan Poyraz’ın annesi Berna Canok Özay. Mimar Sinan Üniversitesi Heykel bölümünden mezun oldu ve atölyesini açtı. Daha sonraki yıllarda Kapalıçarşı’da tasarımcı olarak çalışarak birçok başarılı koleksiyona imza attı. 2009 yılında ikiz kardesi Rana Canok ile birlikte R&B Canok markasını kurdular ve emin adımlarla ilerliyorlar.

Kaç yaşında anne oldunuz? Planlı mıydı?
32 yaşında. Planlı değildi.

Öğrendiğinizde ne hissettiniz, yakınlarınıza nasıl söylediniz?
Sakinliğimi korudum sadece. Yakınlarım sevinçten çıldırmıştı adeta. Hemen söyledim.

Hamilelik nasıldı?
Hamilelik sürecimi en güzel şartlarda geçirdim. Dokuzuncu aya kadar çalıştım zaten. Çok özel bir kadın olduğumu hissetmiştim. Gerçekten çok keyifli bir süreçti. Tüm ilgi üzerinizde. Bebek odasını dekore etmek çok eğlenceliydi.

Onu ilk gördüğünüzde ne hissettiniz?
Şaşkınlıkla ne yapacağımı bilememek arasında bir duygu içerisindeydim.

Evde altları kim değiştirirdi?
Ben, annem, teyzesi, babası. Oldukça yardımcım vardı.

İsme nasıl karar verdiniz?
Bozcaada’da karar verdik. Plajda güneşlenirken.

İş hayatınız nasıl etkilendi?
Büyük bir sorumluluk eklenmişti hayatımıza. İşteyken aklım hep ondaydı. Hem enerji veriyor, hem de yoruyordu zaman zaman. Ama çalışma hayatını çok sevdiğim için ev ile iş yolu arasında iki kat daha fazla koşmaya başlamıştım.

Nasıl bir anne olacağınızı düşünüyordunuz? Oldu mu?
Çok düşkün olacağımı biliyordum. Zaten çocukları çok seviyorum. Hayatta beni koşulsuz mutlu eden tek varlık çocuklar. Anne olduktan sonra daha fazla detaycı olmaya başladım. Bu yorucu bir kimlik kazandırdı bana. Sabırlı olmayı, hayır demeyi öğrenmeyi, güçlü olmayı da öğretti.

Eş-dosttan giysi/oyuncak aldınız mı?
Evet. Arkadaşlarımın hediyeleri 2. el oluyordu. Çok özel geliyordu bana da.

Bebeğinizin bakımına kimler yardım etti?
Tüm aile fertleri.

Kendinizi annenizle kıyaslasanız..?
Annem gibi oldukça duygusal bir yapım var. Çok sabırlı ve inisiyatifliyim insanlara karşı. Ama annem gibi saf olmayı tercih etmedim hiçbir zaman. O kanatsız bir melektir.

Kendi tarifiniz çocuk yemekleri varsa anlatsanıza.
Yemekle aramız pek fazla iyi değil. Bu yüzden en sevdiği yemekleri yapmaya gayret ediyorum. Suluköfte, mantı, köfte, patates, makarna, pirzola aklıma ilk gelenler. Bir de sürekli sevdiği salatalık, karpuz, çilek var. Bunlardan da meyve salatası yapıyorum. Tarçınlı, portakallı, elmalı vb. kekleriyse kendi tarifime göre yapıyorum.

Çocukla beraber hayatınızda ve sizde neler değişti?
Hayatımda bir karar alırken Poyraz’a göre düşünüp karar veriyorum. Kendi yapmak istediğim şeyleri, (sinemaya gitmek, sahilde yürümek, spor yapmak vb.) ikinci plana atabiliyorum. Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum ama annelik duygularım daha önde gidiyor sanırım. Mesela daha araştırmacı oldum onun geleceği hakkında. Önceliklerimin sırası değişti. Ama şunu söylemeliyim ki: Her güzelliğin bir bedeli var.

Çocuğunuzla beraber neleri yapmaktan zevk alıyorsunuz?
Yatakta öpüşüp koklaşmayı, sergilere gitmeyi, lego oynamayı, polar battaniyemizin altında çizgi film izlemeyi.

Çocuğunuzun sevmediğiniz huyu?
Biraz özgüveninin fazla olması. Bazen sinirli ve asi bir tavır kazandırabiliyor küçük adama.

Deneyimlerinize dayanarak anne ve adaylarına önerileriniz var mı?
Hep güleryüzlü, sabırlı, pozitif düşünebilen, beklentilerinde dengeli olan anneler görmek istiyorum ülkemde.

Annelik neymiş?
Kayıtsız şartsız sevgi…