Bebeklerin televizyon izlemesinin ne denli zararlı olduğuna dair yapılmış pek çok araştırma halihazırda bulunmakta ve yavrucaklarımızın televizyon saatini maksimum 40 dakika ile sınırlandırmamız gerektiği söylenmekte. Ne var ki, pek çok kişi zavallı ebeveynlerin bebek kanallarına maruz kalmasıyla yaşadığı olumsuz etkilerden bi haber. İşte bebek kanalı izleyen ebeveyn sendromunun bazı belirtileri. Dikkatli okuyun ve çevrenizde bu sendromu yaşayan bahtsız ana babalara yardım eli uzatın.

Birinci Evre:
Ebeveynler bu kanalları ilk izledikleri esnada göğüste yanma hissi yaşarlar. Nefes alamıyormuş gibi hissedip gömleklerinin iliklerini açma, sanki üstünde bir ağırlık varmış da onu atmak istiyormuşçasına hızla yerinden kalkma gibi tepkilerde bulunabilirler. Size sıklıkla bu şikâyetlerinden bahsedebilirler. Aslında bu daha başlangıçtır. Birinci aşamada teşhisi yapılan ebevenylerin kurtarılma oranı diğer aşamalara göre çok daha yüksektir.

İkinci Evre:
Empatik olma: Bir süredir bebek kanallarına maruz kalan ebeveyn empatik olur. Bu kişiden sıkça şöyle laflar duyarız: “Şu anda üzgün olmalısın, tatlım. Seni anlıyorum.” veya “Şaşkınlığını görüyor ve bunu hissedebiliyorum”. Bu lafları söylerken yüzünde kendini kasan, sıcak olduğunu sanan, yapay bir gülümseme belirir. Sesi fazla yumuşaktır. Gözlerini açar ve ifadeleri alabildiğine mimik, jest doludur. Siz ne olduğunu anlamadan, o, empatisiyle karşınızda belirir. Hattâ, bazen, abartıp yüzünüzü gözünü okşamaya kalkabilir.

Garip şarkılar fısıldama: Pek çok obje, olgu için tuhaf şarkılar yazabilir veya söyleyebilir. “Benim tatlı bir diş fırçam var, pek yumuşak pek tatlı. Üstünde de ayıcık var, aman ne şatafatlı.” yahut “Banyo vakti mi geldi? Saçlarımızı yıkayalım, tertemiz olalım, misler gibi kokalım”. Siz şaka yapıyor zannedebilirsiniz ama gözlerine bir bakın hele. O bunlarla çok mutlu.

Her şeye şaşırma: En basit bir obje gördüğünde bile “Aman Tanrım. Burada neler görüyorum!” şeklinde tepkiler verebilir. Sürekli hayret içindedir.

Yerli yersiz takdir etme, bağırarak konuşma: Öğle arasına çıkmış, yemek yiyorsunuz. Yemeğinizi bitirdiğiniz anda “Evet. Kocaman bir alkış da senin için. Öğle yemeğinin tamamını yedin, çünkü bunun senin için yararlı olduğunu biliyorsun.” diye bağırabilir ya da tam iş yapıyorsunuz, tüm odalara bir sessizlik hâkim ve siz bir ses duyuyorsunuz: “Canım çok sıkıldı. Ya sizin? Bir şeyler yapmaya ne dersiniz? Evet dediğinizi duyar gibiyim.” (Bu tip durumlarda cevap vermezseniz davranış sönebilir de. Soğuk kanlılığınızı koruyun.)

Son evre:
Bir şey yaparken mutlaka açıklamasını da yapma: Siz onu duymuyormuş veya anlamıyormuşsunuz gibi açıklamasını terkar eder. Bu açıklamaya duygularını da eklemeyi ihmal etmez. “Şu anda fotokopi çekiyorum. Fo-to-ko-pi. Evet fotokopi. Fotokopi çekmek çok eğlenceli. Denemeye ne dersin? Evet sen de yapabilirsin!”

Niteleme sıfatlarını sıklıkla kullanma: “Bu bir kutu. Kırmızı kurdeleli, sarı bir kutu” veya “Dün yolda bir köpek gördüm. Siyah tüyleri olan, benekli bir köpek. Benekli!” tarzında cümleleri aşağı yukarı kafasını sallayarak söyleyebilir. Sıfatları söylerken sesi yükselir.

Tuhaf hikâyeler: Siz bu durumdaki bir ebeveynin en azından iyi masal anlatacağını sanırsınız. Fakat bir gün bebeğine masal anlatırken şunları dediğini duyup dehşete düşebilirsiniz: “Evimde pek çok oda var. Bir odada annem bilgisayar oynuyor, bir odadaysa kardeşim ders çalışıyor, başka bir odada…” Bu masalların sonu gelmezmiş gibidir. Tam bitti, refaha ericez derken. “Bi daha” deyip başa sarar. En iyisi siz baştan bir meşgale bulun kendinize.

Organlarıyla konuşma: “Söyle midem. Çok mu acıktın? Evet mi? Haydi bir şeyler yiyelim o zaman!” yahut “Ooooo tatlı parmağım. Kanıyorsun. Çok kızdın mı bana seni kestim diye?” gibi şeyler söyleyebilir. Panik yapmayın ve sessizce ortamı terk edin.

Garip aktivite fikirleri: “Sıkıcı bir gün. Yağmur da yağıyor. Burada oturup kalemlerimizi renlerine göre ayıralım mı? Bence süper olur bu! Sonra da gözlerimiz kapatıp bir meyve yeriz ve bunun hangi meyve olduğunu söylemeye çalışırız. Oley! Eğlence diye buna derim ben.” deyip heyecanla işe koyulabilir. Müdahale etmeyin. Eğlensin gariban.

İşte tüm bunlar bebek kanalı izleyen ebeveyn sendromunun tipik belirtileridir. “Peki ben ne yapacağım böyle bir durumda?” diyorsanız, ne yapacağınız, sizin bu kişiye yakınlığınıza ve hastalığın evresine bağlı olarak değişir. Kişinin yakınıysanız ve hasta ilk evredeyse, kendisiyle konuşma veya uzman yardımına başvurma gibi basit çözümleri vardır. İkinci evrede, yakınıysanız, evine girip televizyonunu bozabilir veya çalabilirsiniz veya kendisinin, bebek kanallarına aboneliğini silmek de bir çözüm olabilir. Şayet üçüncü evreye gelmişse, uzmanlar müdahele edene kadar kendi haline bırakın gitsin.