Anne profilleri giderek değişiyor ya da bana mı öyle geliyor? Kuşak değişimi yaşandığı çok net belli olan, level atlamış bir annelik müessesi var. Daha ilgili ve bilgi edinmeye açık genç anneler her yerde sanki. İnternet’in yaygın kullanımıyla birlikte sayıları da artıyor. Bundan çok mutluyum. Canım arkadaşlarım on beş yıla kalmaz bizim için yeni olan bu ebeveyn modelinin nelere kadir olduğunu göreceğiz, ki ben sizlerden çok umutluyum.
Bunun yanı sıra, kimseye benzemeyen farklı kadınlar da var. Uzunçorap yazarlarının çoğu gibi. Önerdiği oyunlarla Gökçe Altunay, okumaya doyamadığımyazılarıyla Seda Tezoler, yazdığı her yazıyı özenrek okuduğum Evren Balta Paker. Neyse ki; sadece yazılarından tanıdığım bu anneler gibi, benim çevremdeki annelerin bir çoğu da bu “başka anneler” den… Onlardan biriyle tanışmanızı isterim… Çorap örenler kısmında da gördüğünüz Derya ve kuzusu Aze. Başka annenin maceralarını blogtan (www.baskaanne.com) takip edebilirsiniz. Bu kitabı gördüğümde aklıma ilk onlar geldiği için yazılacakların başındaki yerini almış oldu: Başka Bir Anne…
Aynı zamanda bir psikolog olan Leyla Navaro‘nun kaleme aldığı öykü Sandra Albukrek-Sebban‘ın çizimleriyle renkleniyor. Başka Bir Anne, Can Yayınları tarafından yayımlandı. Kendilerini Hamsi ve Lüfer olarak tanımlayan yazar ve çizerimizin kollektif çalışmaları sonucu keyifli bir kitap ortaya çıkmış. Leyla’nın kendi kızından ilham alarak yazdığı öykü küçük bir kızın gözünden annesinin giyim kuşamı ve renkli yaşam şeklini beğenmeyip eleştirmesini konu alıyor. Her akşam okul çıkışında annesinin yolunu bekleyen kahramanımız aynı zamanda annesinin o gün ne giydiğini düşünüp duruyor. Ya saçlarını yine kıvırcık yaptıysa? Ya yine balıkları dolaştırmaya çıktıysa? Off, of!
Anlayacağınız annesinin parlak fikirleri ve farklı tarzı yüzünden pek dertli küçümen kızımız. Neden okuldaki arkadaşları gibi “normal” bir anneye sahip olmadığını sorgularken zihinsel bir yolculuğa çıkıyor. Okul öncesi çocukları kadar, bütün başka annelerin, başka annelerin arkadaşlarının 😉 seveceğini düşündüğüm bu kitap kısa ve kolay anlaşılabilir öyküsü kadar resimleriyle de beğeniyi hak ediyor. Toplam 31 sayfadan oluşan Başka Bir Anne, kuşe kâğıda basılı.
Okuduğumdan beri düşünüyorum… Benim de hiç sevmediğim “anne’m” huyları var. Küçükken aman kedinin piresi var, aman köpeğe sokulma diye her şeyden korkmama sebep olmasına, ikide bir eteğini ört kızım demesine, kardeşimle aramda denge kuramamasına kızardım. Okullu olunca habersizce gelip, aile sırlarımızı pek de ilgili olmayan ama meraklı öğretmenizimize açmasına bozulurdum. Orta okulda ben de giyiminden kuşamından rahatsız olmaya başlamıştım. Evet, gıcıktım ve kapitalizm gözümün yaşına bakmıyordu. Bir kere bile tırnağında oje, dudağında ruj ile göremedim annemi. Bakımsızlığına kızdım. Sonra lisede gizlice takip etme çabalarına, doğru dürüst bir dialog kuramamış olmamıza… Çocukluk travmalarıma… Erkek egemen toplumun tüm yaptırımlarına boyun eğmesine ve beni de öyle yetiştirmek istemesine. Çoğu zaman neden istediğim gibi bir annem olmadı diye düşünmüşlüğüm oldu yalan değil. Bana tüm bunları yeniden düşündüren Başka Bir Anne’yi keyifle okumanız dileğiyle…