Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Öğretmenler çağdaş sanatla buluşuyor!

Borusan Contemporary öğretmenlerin yaratıcı düşünme becerilerini teşvik etmek ve entelektüel kapasiteyi geliştirmek amacıyla “Öğretmenler Çağdaş Sanatla Buluşuyor” başlıklı bir program düzenliyor. İki bölümden oluşan programın birinci bölümü, soğuk savaş sürecinde ve sonrasında gelişen sanat ortamı ve anlatım biçimleri üzerine yoğunlaşarak, günümüz sanatını anlamaya ve yorumlamaya yönelik sanat tarihinde keyifli bir yolculuğu içeriyor. Programın ikinci bölümünde, çağdaş sanatta kullanılan malzeme çeşitliliğinden yola çıkarak, öğrencilerle uygulanacak pratik teknikler ve teknolojilerin denendiği atölye çalışması yapılması amaçlanıyor. Disiplinlerarası bir etkileşimi öngören program, yeni teknikler geliştirme konusunda öğretmenlere destek olmayı ve okullarda öğrencilerle yapılacak olan eğlenceli ve kolay baskı teknikleri, stop motion ve malzeme...

Devamı…

Çiçeksiz ülkenin çiçek çocuklarına…

Düşünmeye ihtiyacı olan bütün çocuklar için; kuzenlerini, büyükannelerini, evdeki kalabalığı, her ailenin o kendine has kokusunu özleyen büyükler ve dünyanın nasıl bir yer olduğunu unutan herkes için yazılmış dokunaklı bir hikâye… Benim için şimdiden efsaneleşen Kumkurdu’nun yazarı Âsa Lind’in “Billiam ve Ben Düşünürken” isimli hikâyesi Bursa Çizim Atölyesi’ne katılan çocuklar tarafından resimlendirildi desem? Siz de benim kadar heyecanlanır mısınız acaba? Çocuk Hakları konusunda farkındalık yaratmayı amaçlayan “Çocukların Hakları, Çocukların Kitabı” adlı proje kapsamında yetişkin yazar ve çizerler; İstanbul, Çanakkale, Bursa, Samsun ve Diyarbakır’da düzenlenen atölyelerde 8-12 yaş arasındaki çocuklarla ortak bir edebiyat projesinde buluştu. Dinozor Çocuk Serisi tarafından yayımlanan...

Devamı…

Fotoğrafçı Muhammed Muheisen'in objektifinden mülteci çocuklar…

Pakistan’ın gecekondu mahallelerinde yoksulluk içerisinde yaşayan Afgan mülteci çocukların sayısı 1.6 milyonu aşıyor. 30 yıldan uzun bir süredir ülke, dünyanın en büyük mülteci topluluklarına ev sahipliği yapmakta. Yüz binlerce Afgan anavatanlarında meydana gelen çatışmalardan ve ölümcül savaşlardan kaçmak amacıyla Pakistan’a göç etmeye devam ediyor. Çoğu ise 1979 senesindeki Sovyet işgaliyle, 1996’da Taliban’ın güç kazanmasıyla ve 2001 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin istilasıyla birlikte vatanlarını çoktan terk edip Pakistan’a kaçmışlardı. Bugün ise ülkedeki Afgan çocukların hemen hemen hepsi gecekondu mahallerinde fakirlik ile başa çıkmaya çalışıyor, okula gidemiyor, çalışmak zorunda kalıyor. Fotoğrafçı Muhammed Muheisen de Pakistan’da yaşayan Afgan mülteci çocukların fotoğraflarını çekerek...

Devamı…

Bu fotoğrafta ne var?

Bir süredir internette dolaşan bu güzel çocuk fotoğrafı, bazı çevreler tarafından ilgiyle karşılanıyor. Peki bu fotoğrafta bu kadar beğenilecek ne var? Biz söyleyelim: Bu fotoğrafta, her şeyden çok tatlı mı tatlı, aksi mi aksi, sarışın mı sarışın, hala emziğinden kurtulmamış ama yumruğunu kaldırmaktan da geri kalmamış, büyük ihtimalle babasının omuzunda babasının isyan ettiği şeylere destek olan, sol eliyle ne olur ne olmaz diye destek almış, düşünceli, “kötülük”leri sevmeyen, geleceğin o “ileride çok konuşacak” güzel kızının umudu var. Bu fotoğrafta hepimizin içindeki büyümeyen çocuğun; ara sıra da olsa okuldan kaçan, uykulu, daima uykulu ve mutsuz ve bıkkın ve sinirli ve...

Devamı…

Bir fotoğraf projesi: "Aileler ve Eşyaları"

Çinli fotoğraf sanatçısı Huang Qingjun farklı kültürlere mensup farklı aileleri sahip oldukları eşyalarla fotoğraflamak amacıyla son 10 yılda Çin’in 33 eyaletinden 14’üne seyahat etti. Qingjun, fotoğraflarını çekmek istediği ailelerden evlerini boşaltmalarını ve sahip oldukları eşyaları dikkatli bir şekilde dışarıya koyup düzenlemelerini istedi. “Jiadang” adlı fotoğraf projesinin amacının, modernleşmenin kırsal bölgelerde yaşayan Çinli ailelere etkisini belgelemek ve insanlar ve eşyalar arasındaki çeşitli ilişkileri yansıtmak olduğunu belirten Huang Qingjun, bu vesileyle ülkedeki kültürel çeşitliliğe de önemli bir vurgu yaptığını ifade...

Devamı…

Bazen hayat filmlerdeki gibi…

07 Şubat 2014… Bazen hayat filmlerdeki gibi… Akşam saatleriydi telefon çalmıştı ama duymamıştım, bizim kız hastaydı ve malum çok huysuzdu, onunla ilgileniyordum. Yaklaşık 20 dakika sonra telefonu elime aldığımda Gökçe’nin adını görünce heyecanlandım. Akşam çocuklar uyuduktan sonra arıyorsa kesin doğuruyor, dedim, ara Metin’i. Metin, ‘suyu geldi galiba’ dedi, İlyas’ı bırakamıyordu tabii, evde kalmıştı. Gökçe en yakındaki hastaneye gitmişti. Nasıl giyindim, nasıl çıktım bilmiyorum, arabaya bindiğimde camlar buğu yapmıştı ama acelem vardı dörtlüleri yakıp gazladım ki telim bir daha çaldı. Gökçe, hafif titrek bir ses ile ‘suyum geldi doğum başladı’ dedi. ‘Geldim hastanenin önüne’ dedim ama geç kalmıştım. Annesi Değer...

Devamı…

İngiliz parlamentosundan pembe-mavi ayrımına itiraz

İngiltere ’de oyuncak üreticileri kızlar ve erkekler için farklı oyuncaklar üretmeleri sebebiyle toplumsal cinsiyet ayrımcılığıyla suçlanıyor. Parlamento ülkede kızlar için peri ve prenses oyuncakları dışında oyuncak bulabilmenin oldukça zor olduğu tespitini yaptı. Milletvekili Chi Onwurah bu agresif cinsiyet ayrımının büyük firmaların satış politikası olduğunu ifade etti. Kızlar için pembe erkekler için mavi oyuncak üreten şirketleri suçlayan Onwurah bu ayrımın kızlara güven kaybı yaşatacağını ve daha yeteneksiz olduklarını düşündürecek ilk adım olduğunu gündeme getirdi. Kısa süre önce Charlotte Benjamin adında yedi yaşındaki bir kız çocuğu Lego şirketine yazdığı mektupta kızlar için daha fazla parça üretilmesini isteyerek satış politikasından şikâyet etmişti....

Devamı…

Çocukken ‘erkek gibi’ olmak bahsi: 10 örnek, 10 soru

UzunÇorap’ta söz hazır toplumsal cinsiyetten açılmışken, bu konuda bir yazı da benden olsun dedim. Aslında okumakta olduğunuz metin bir yazı değil; alt alta sıralanmış alıntılar ve o alıntıları takip eden sorular silsilesi. Öncelikle gazetelerde, dergilerde ünlü kadınlarla yapılmış ve çeşitli tarihlerde yayınlanmış röportajlarda dikkatimi çeken toplam on alıntıyı yorumsuz olarak sıralıyorum. Sonra da bu alıntılardan yola çıkarak on soru soruyorum. Buyurun başlayalım: Hello! Dergisine verdiği röportajda yıllar öncesine dönen Deniz Berdan, “Hareketli, yaramaz ve erkek gibi bir çocuktum. Anneler sürekli ‘oğlumu dövdü’ gibi şikayetlerle bizim eve gelirdi” dedi. O zamanlar nasıl bir hayat yaşadığını anlatan güzel top model Miranda...

Devamı…