Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Çocukluklarına özlem duyanlara yaratıcı alternatifler

2006 senesinde yaratılan ve çocukların renkli hayal dünyalarından esinlenen “LaliBlue” markası vintage bir dokunuş ile masalları mücevherlere aktarmayı amaçladı. Charles Perrault, Grimm ve Andersen Kardeşler, Kibritçi Kız  ve Kül Kedisi gibi klasik masalları takılarla buluşturan Laliblue tasarımcıları, işlerine hayal ederek ve araştırarak başlıyor, daha sonra da yaratım sürecine geçiyor....

Devamı…

Toplumsal cinsiyet kalıplarına karşı çıkan bir film: Tomgirl

Toplumsal cinsiyet kalıplarına uymayan yedi yaşındaki bir çocuğun hikayesini anlatan, yönetmenliğini Asher Lynch’in üstlendiği Tomgirl adlı güzel ve ilham verici belgesel birçok festivalden ödülle geri döndü. Kız çocukları oyuncak bebeklerle oynar; erkek çocukları ise spordan hoşlanır. Hepimiz bunları duyarak büyümedik mi? İşte, bu film, toplumsal cinsiyet ile ilgili kalıplaşmış yargıları sorgulayarak cesur bir işe girişiyor. Toplumsal cinsiyetlerin akışkanlığı kavramının son zamanlarda yabancı basında Miley Cyrus ve Jaden Smith gibi ünlülerle görünür hale geldiği bir dönemde, bu film de bir çocuğun çevresinde onu etiketlemeyen sevgi dolu yetişkinler olduğunda nasıl kendine güveni olan bir bireye dönüşebileceğini gösteriyor. İyi seyirler!  ...

Devamı…

Masalı aldım karşıma, başladım tersten okumaya

Empatik ya da sosyolojik ne derseniz deyin, masalları bir de tersten dinletin! Başlıyorum: Külprensi Babette Cole, Kuraldışı Yayınları, 2014 Külprens pek de prense benzemiyordu; ufak tefek, sivilceli, pasaklı ve sıskaydı. Külprensin abileri ise iri, kaslı yapılarıyla kendilerini çok beğeniyorlardı. Prenses sevgilileri ile Saray DisKosu’na gider, zavallı Külprensi ise evde kalıp ortalığı toplardı. Bir gün yine böyle ev işleri ile uğraşırken Külprensi, bacadan pek de alışkın olmadığımız bir peri düşer. Acemi biraz da beceriksiz bu cadı Külprensi’nin dileğini yerine getirmeye çalışır. *** Vejetaryen Külkedisi: Büyüklere Gerçekçi Bir Masal Nunila Lopez Salamero, Notabene Yayınları, 2015 Nunila, yani kitabın hikâyecisi, mealen diyor...

Devamı…

Sadegh Souri’nin kamerasından İran’da ölmeye yatan kız çocukları

İran’da, kız çocukları dokuz yaşından itibaren yasalarla cezai sorumluluk altına giriyor ve cinayet, uyuşturucu kaçakçılığı ve silahlı soygun gibi suçlar nedeniyle asılarak idama mahkum edilebiliyorlar. Sadegh Souri, 18 yaşına gelmeden infaz edilen kız çocuklarının içerisinde bulundukları zorlukları fotoğraflayarak 2015 Lens Culture Görsel Anlatım Yarışması’nda belgesel kategorisinin kazananı olmayı başardı. İran’daki kızların hikayelerini isterseniz Sadegh Souri’den dinlemeye başlayalım. Mahsa 17 yaşında. Bir erkeğe aşık oldu ve onunla evlenmek istedi, ancak babası bu evliliğe karşıydı. Bir gün babası ile tartıştı, sinirlendi ve bir bıçak ile onu öldürdü. Ağabeyleri Masha’nın idam cezası almasını istiyor. Shaqayeq, 15 yaşında. Tahran’da bir mağazada silahlı soygun...

Devamı…

Gezginbiraile: Berrak, Sefa ve Nefes

Instagram’daki coco_tribe ve gezginbiraile hesaplarının sahibesi, hthayat.com’daki Tarçınlı zencefil köşesinin yazarı Berrak Çiftçi ile normalde aramızda üç kilometre var iken taaa Goa’ya gidince söyleştik. Neden? Çünkü, yavaş hayat kurbanıyız. Pek güzel ve tedirgin ebeveynler için zihin açıcı bir muhabbet oldu. Hep diyoruz, gene deriz. Kendinizi ve çocuklarınızı eve kapatmayın. Ev öldürür. Çok gezen bilir. Sıkıcılık suçtur. Naber Berrak? Nasıl gidiyor Goa’da hayat? Selamlar! Buradakilerin deyimi ile namaste! Goa’da hayat benim için şahane. Burada günlük hayatımız şöyle, şu sıralar yeni öğrendiğim motor kullanmanın keyfini çıkartmaya çalışıyorum. Sabah erken motor turu atıyorum. Misal, bu sabah kocaman inek ve keçi sürülerinin arasından geçmek zorunda kaldım. Burada...

Devamı…

Park annesi terörü

Çocuk sahibi olduğumdan beri hayatımızın temel sosyalleşme ortamı “park” oldu. Beş yıllık annelik serüvenimdeki en sevdiğim kısım bu olabilir. Temiz hava, enerjisini atan çocuklar, evden çıkabilmiş olmak gibi neşe getirileri oldu hep. İlk yıllar yanımızda tonla şey taşırdım. Yedek kıyafet, bez, atıştırmalık meyveler, kuruyemişler. Mevsime göre oyuncaklar, sokak hayvanları için mamalar, bazen su tabancası, kum kapları, bazen sadece tebeşir. Tebeşir hep en sevilen sıkıntı dağıtma aracı oldu, yerlere dakikalarca resimler yaptılar. Çizgiler çizerdim üzerinden zıplama, bisikletle geçme falan gibi oyunlar uydururduk. Hâlâ da çok eğlenceli oluyor. Bütün bu eğlence treninin sonunda, peki ya ben? Ya ben! Evdeki sonu gelmez...

Devamı…

Guy Winch, “hüzün” ve “depresyon” arasındaki farkı anlatıyor

Serbest hekimliğim süresince, son derece üzgün olduklarını düşünen ve depresyonla mücadele eden birçok insanla tanıştım. Depresyonda oldukları için üzgün ve kaygılı olan insanlarla da tanıştım. Şunu unutmamalıyız; biz yoğun bir şekilde ruhumuza nüfuz etmiş üzüntünün birincil belirtileri ile depresyon kavramını ilişkilendiririz, çoğumuz için bu iki benzer psikolojik hâl arasındaki farkı anlamak ise oldukça zordur. Yanılgılarımız, depresyon gibi tedavi gerektiren ciddi bir durumun ihmaline veya hüzün gibi normatif duygusal bir duruma aşırı tepkiler vermemize yol açabilir. İşte, tam da burada ayrım yapabilmek önemlidir: Hüzün ve depresyon arasındaki fark nedir? Hüzün normal, insani bir duygudur. Hepimiz bunu yaşadık ve hepimiz bunu yeniden...

Devamı…

Oğluna “Otomatik Portakal” izleten bir baba: David Bowie

Film yönetmeni Duncan Jones’a göre, David Bowie’nin oğlu olmak kariyeri için büyük bir sıçrama tahtası olabilirdi, ama Jones mümkün olduğunca babası Bowie’nin adını kullanmaktan kaçındı. İlk bilimkurgu filmi “Moon”u çektiğinde çok az insan onun önceki yaşamında ‘Zowie Bowie’ olduğunu biliyordu. İkinci filmi “Source Code” ile beraber, dünya Duncan hakkında yeni şeyler öğrendi. Filmin başarısının getirdiği haz ile Jones da nihayet ünlü bir baba ile büyümenin nasıl bir şey olduğu hakkında konuşmaya karar verdi. Bafta ödüllü yönetmen Duncan Jones henüz küçük bir çocukken, babası onun da kendisi gibi müziğe ilgi duymasını istemişti; bunun için çabaladı, çabaladı ve çabaladı. ‘Benim gerçekten...

Devamı…

Güvende hissetmeye ihtiyacımız var

Uzun bir süredir etrafımızda o kadar çok olumsuzluk var ki artık hepimiz “bugün ne olacak, ne duyacağız acaba” hissiyle kalkıyoruz. Günlük hayata giriyoruz ama içimizde hep bir sıkıntı ve çaresizlik hissi, olaylara sadece seyirci kalmak zorunda olduğumuz için kendimize, anlayamadığımız hırsları için bunlara neden olan insanlara kızgınlıklarımız var ve bunlar hep bizimle beraber. Çocuklarımız da sürekli olarak ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Annesi babası, öğretmeni, komşular, eve gelen misafirler, dolmuş şoförü, esnaf, herkes bir şeylerden bahsediyor; belli ki kötü şeyler ama ne oluyor, niye herkes bir tuhaf ve mutsuz? Televizyonda gördükleri, duydukları. Neler oluyor ve tabii ki tipik çocuk düşüncesi...

Devamı…

Nesin Matematik Köyü’nde iki hafta

  Fotoğraf: Kübra Sakman Nesin Matematik Köyü birçoğumuzun bildiği gibi 2007 yılında, gençlere matematiği sevdirmek ve araştırma ruhunu geliştirmek için Ali Nesin’in öncülüğünde kurulmuş bir köy. Başlangıcı matematik ile olsa da daha sonra, felsefe ve sanat da dahil edilerek sacayağın üç ayağı tamamlanmış oldu. Ve halen, gönüllülerin maddi ve manevi desteğiyle büyümeye devam ediyor. Nesin Matematik Köyü, basından haberlerini okuyup merak ettiğim, görmek, deneyimlemek istediğim bir yerdi. Doğrusu gönüllü çalışma şansı olduğunu da bilmiyordum. Tesadüf eseri böyle bir şansımız olduğunu öğrenince bir arkadaşımla birlikte hızlı bir karar verip Şirince’ye doğru yola çıktık. 18 Kasım sabahı önce İzmir’e, oradan Selçuk’a...

Devamı…