Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Outdoor giysiler zehir saçıyor

Çevre örgütü Greenpeace outdoor giysiler konusunda uyardı. Dağcılık ve doğa sporlarında kullanılan ve son dönemde gündelik hayatın vazgeçilmezleri arasına giren bu giysiler sağlığa zararlı kimyasallar içeriyor. Greenpeace’ten yapılan açıklamaya göre 14 farklı giysi türü için birbirinden bağımsız laboratuvarlarda yapılan testler, söz konusu giysilerin sağlığa zararlı kimyasallar içerdiğini ortaya koyuyor. İncelenen montlarda perflorlu ve poliflorlu bileşikler tespit ettiklerini kaydeden örgüt, yapılan incelemelerin bu bileşiklerin kadınların hamile kalmasını zorlaştırdığı, bağışıklık sistemi ve tiroid bezi bozukluğuna yol açtığını gösterdiğine dikkat çekti. Ne yapmalı? Bu giysileri giyenlerin akut bir risk altında olmadıklarını kaydeden Greenpeace sözcüsü Manfred Santen, asıl tehdidin üretim ve eski giysilerin...

Devamı…

Nepal’de çocuk olmak

Bir ülke düşünün, her yeri nerdeyse dağlık, öyle sıradan dağlar değil, her biri dünyanın zirvesi. Ama her yerinde çocuklar var. Ortalıkta bir Allah’ın kulu yokken, nerden su bulurum, karnımı doyururum derken bile karşınıza çıkacak sevimli mi sevimli, efsane güzellikte çocuklar. O dağın başında ne arıyorlar diye düşünürsünüz. Oysa bütün Nepal dağ köyleri, sayısız küçük patika ile birbirine bağlıdır. Bizim haritalarla yürüdüğümüz yollarda onlar gözleri kapalı, sırtlarında yükle gezerler. Çocuklar bu yolları, delikleri, köşe bucak her yeri en iyi bilen yaratıklar. Siz korkarak adım atarken, daha 3 yaşında bebelerin o dik yamaçlarda nasıl koşturduklarına şahit olursunuz. Bu kadar güler yüzlü,...

Devamı…

Bir küçücük parçacık varmış

Dünyayı anlamak bizim için bile bu kadar zorken çocukların bununla nasıl başedeceğini düşünsenize. Yoo, tamam hepimiz o yollardan geçtik, amenna. Ama zaman ve mekân insanı nasıl başkalaştırabiliyor biliyoruz artık. Bizim, yani büyüklerin dünyası (hani daha dün o büyükler başkalarıydı) soğuk bir yer. İçinde oyunlar da var elbet, ama kaybetmeye tahammülü olmayan, kendinden küçüğü ezen, yok eden oyunlar… Gökkuşağı bir puzzle ise, eksiklerimiz var bizimde. Hayalini kurduğumuz renklerin bazıları kayboldu büyürken. Yerine yeni renkler koyduk ve işte o vakit kendimiz olduk. Çocuklar ise bir büyü ormanındalar sanki. Aramızda masumiyet adında şeffaf bir tül var. O yüzden hayal kurarken, kıskanırken, inatlaşırken,...

Devamı…

Hani Meral

Yapımcılığını Filmmor Kadın Kooperatifi’nin, yönetmenliğini Melek Özman’ın yaptığı Hani Meral kadın cinayetlerinden birini, 22 Haziran 2011 tarihinde eski kocasının 9 bıçak darbesiyle öldürülen Meral’in hikayesini anlatıyor. Meral’in yakınlarının tanıklıkları ve Aynur Doğan, Feryal Öney, Fulya Özlem, Neslihan Engin, Rojin, Sezen Aksu’nun Meral için, kadın cinayetlerine karşı söyledikleri şarkılarıyla belgesel, kadın cinayetlerine karşı sözler ve sesleri birleştiriyor. Her gün yaşanan kadın cinayetlerinden birini konu alan belgesel film, boşandığı eşi tarafından bıçaklanarak öldürülen Meral’i konu alıyor. 22 yaşındaki Meral, şiddet gördüğü evliliğini bitirdikten sonra kızı ile yeni bir hayata başlamıştır. Yarım bıraktığı okula geri döner. Kalfalık belgesini almayı, kızıyla beraber oturacağı bir...

Devamı…

Uygarlığın üretim hatası

Gezici Festival’in Üretim Hatası bölümünde bu yıl özelde iş hayatını, polisi, otoriteyi, genelde de Batı uygarlığının geldiği noktayı sorgulayan filmler yer alıyor. Bu yıl 18’inci kez gerçekleşecek olan Gezici Festival’in Üretim Hatası bölümü kurumsal iş hayatını, üretim sistemlerini, polisi, otoriteyi, genelde de Batı uygarlığının 21. yüzyılda geldiği noktayı sorguluyor. Yönetmenliğini Carmen Losmann’ın yaptığı “Öğün, Çalış, Güven” (Work Hard, Play Hard) adlı belgeselde, Batı hizmet toplumunun George Orwell’in hayal ettiği karanlık bir geleceğe nasıl ilerlediği gösteriliyor. Lossman ilk uzun metrajlı belgeselinde, Almanya’nın büyük şirketlerindeki değişim ve insan yönetimi stratejilerini doğrudan yöneticilerin çalışma alanlarında izliyor. “Yetenek yönetimi”, “kültürel dönüşüm”, “güven temelli”...

Devamı…

Eşen ve Kınık çocuk parkları, çocuk çöplükleri olmuş!

Bayramın çocuklar için anlamı muhakkak ki daha çok oyun ve eğlence demektir. Bizim de bayramda şahane Akdeniz kasabaları Kınık ve Eşen’e düştü yolumuz. Çocuk parkına da gittik tabii. Çöplüktü. Aşağıdaki kısa videoları seyredin lütfen. Çöplük olması bir kenara cam kırıkları, paslı çiviler ve sair tehlikeli malzeme ile doluydu. Küçük yerlerdeki belediyelerin zor durumda olduğunu tahmin ediyoruz. Ama bir parkı temiz tutmak ne kadar zor olabilir? Belediye başkanı yönettiği yerdeki çocuk parkını nasıl bu kadar pis tutabilir? Hiç bir şey yapamıyorsa gider kendisi temizler. Belli ki temizlenmeyeli yıllar olmuş. Oysa şimdi birkaç saat, sonra da haftada bir, birisinin onbeş dakikasını...

Devamı…

Ebeveyn karnesi değerlendirme rehberi

Karneler yalnızca çocuklar için değildir. Yalnızca ebeveynler yargılamazlar çocuklarını. Çocuklar da ebeveynlerini yargılar ve onlara kendilerince puanlar verirler. Her zaman, her derste başarılı olunacak diye bir şey söz konusu değil. Hem başarı o kadar tuhaf bir kelime olarak anılmaya başlandı ki, zamanla hayatımızdaki etkinliğini kaybedeceğe benziyor. Gene de bir çocuğun annesini yargılarken genelde nelere baktığını anlatmış Leon F. Seltzer. Psychologytoday.com’daki yazısını özetliyoruz… Zaman ve özen: Ebeveynlerin öncelikleri çocuklarıdır diye biliriz. Çocuklar da bunu böylece bilmek isterler. Empati ve anlayış: Çocuğun duygularını ne kadar anlıyor? Yoksa çocuk ebeveynlerine kendisini ifade etmekte zorlanıyor mu? Onay mekanizmaları: Her çocuk anne-babasının onayına ihtiyaç...

Devamı…

Yerim seni! Kadınlar neden böyle der ki?

Yeni mi fark etmeye başladım, yoksa hep böyle miydi? Muhtemelen böyleydi, ben görmemiştim. Bugünlerde birçok arkadaşım anne ya da baba oldu, o yüzden dikkatimi çekti. Ne zaman etrafta bebekli bir anne görsem, tanıdık kadınlar neredeyse çığlık çığlığa bağırmaya başlıyor bebeğe karşı: “Yerim seni! Yerim seni!” Hadi ordan, kimse bir bebeği yemek istemez. Delilik olmaz mıydı bu?  Bir kere, bebeğin etrafını çevreleyen kadınlar onu bir yandan sever, bir yandan incelerken parmaklarını görürler. Bebekse aslında hiç kimseyi görmemektedir. Yatağında bir dışkı makinesi olarak yaşayıp durur. O annesini emerken, ebeveynler şimdiden üniversite harçlarını hesap etmeye başlamıştır. Bütün bunlar erişkin çılgınlıklarıdır. Aslında “yerim...

Devamı…

Kipitap’ta yeni bir başlangıç

Birkaç ay önce Özgür Poyrazoğlu’ndan yaptığımız bir alıntıyla Kipitap.com’da işlerin yolunda gitmediğini duyurmuştuk. Özgür Bey, yaptığı çağrının işe yaradığını, gelen yardım teklifleri ve karşılaştıkları ilgiyle Kipitap’ın adeta yeniden doğduğunu yazmış… İyi haberi de iletelim istedik. Nerdeyse bir ay önce yazmıştım Kipitap.com’la ilgili oldukça tatsız bir önceki yazıyı. Üstüne çok fazla yazı yazmak gelmedi içimden Babaolmak.com’a. Daha doğrusu hayal ettiğim ikinci yazıyı yazana kadar araya başka yazı yazmak istemedim belki de. İşte ikinci yazı burada… Kipitap.com’un blogundan dün gece, sabaha karşı yayımlandı… Yazının kendisi buradayken benim ekleyecek nerdeyse başka hiçbir şeyim yok… ;): “Merhaba Dünya” diye başlar yeni kurulan blogların...

Devamı…

Diyabeti fark eden öğretmen ödüllendiriliyor

Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıklarıyla, Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Derneği ve Sanofi Türkiye tarafından iki yıldır yürütülen Okulda Diyabet Programı, öğrencileri arasında diyabet hastası olduğunu fark edip harekete geçen öğretmenleri ödüllendiriyor. Program, çocuklarda diyabetin erken teşhis edilmesi ve çocukluk çağı diyabeti konusunda farkındalılık yaratmak için başlatıldı. Diyabetli çocukların okuldaki yaşam kalitesinin yükseltilmesi amacıyla 2010 yılından bu yana 600 bine yakın öğretmene ulaşılarak eğitimler verildi. 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla başlatılan program çerçevesinde, diyabet belirtisi olan çocukları fark edip erken tanı konmasını sağlayan öğretmenlere “Fark Yaratan Öğretmen Ödülü”...

Devamı…