Çocukların “ekran tutkusu” otizmin bir başka boyutu mu?
Cep telefonlarının kullanıma girmesi ve sosyal medya paylaşım alanının bizim çevremizde yaygınlaşması aslında batının çok gerisinden gelmez. Matbaayı kullanmakta hayli tereddütlü davranmış bir kültürün torunlarının cep telefonları, mesajlaşmak, facebook, twitter ya da adını bile bilmediğim uygulamalar açısından bu kadar istekli ve becerikli çıkması, “küreselleşme” gerçeğiyle açıklanamayacak karmaşık bir duruma karşılık geliyor. “İnsanların haberleşme halinde bulunmalarının ne sakıncası var ki, yine pimpirikleşiyorsun” demeyin, bu mecralara akma beceriksizliğinin huysuzluğu olarak da nitelendirmeyin; özellikle gençlerde bir bağımlılık biçimine dönüşen “iletişim dışı ekran kullanma” yöntemleri ciddi bir analizi hak eder görünüyor, işte bunu sizinle de paylaşıyorum. Değerlendirmeye hemen herkesin evinde bulunan, ama artık nesli giderek tükenen “düz” televizyondan başlayalım. Her anne babanın, çocuğu oyalamakta pes ettiklerinde ellerindeki en önemli koz, kuşkusuz uzaktan kumandanın düğmesidir. Alabildiğine çeşitlilik sunan çocuk kanalları bile gerekmez, küçük çocuk için ekranda herhangi bir hareketli görüntünün belirmesi, ekrana sabitlenmesi için yeterlidir. Kalabalık ev buluşmalarında ortaya çıkan “itişen çocuklar sendromu” televizyonun açılmasıyla tamamen bertaraf edilir. Çözümün alternatifleri yine ekranlardır, mesele bilgisayarda bir oyun açılır, ortalık yine süt liman. Tamam tombala oynayacak halleri yok, ama ekran ve çocuk arasındaki bu ilişki ciddi bir sorgulamayı hak eder. Tıp günümüzde neredeyse sadece kimyasal maddelerin bağımlılık yapacağını kabul etmektedir, bunun belki kabul görmüş tek istisnası kumar bağımlılığıdır. Yaşamımıza yakın zamanda giren teknolojilerin de bir şekilde bağımlılık yapabileceği düşüncesi henüz yenidir, çünkü teknolojinin, bilgisayarların ve bunlar için hazırlanmış oyunların yaygın kullanımı da yenidir. “Oyun bağımlılığı” (game...
Devamı…


