Advertisement

Yazar: Konuk Yazar

Ümit Kıvanç: Kötülüğün minik masum halleri

Koton firması, daha doğrusu cinfikirli reklamcıları, kapitalizmin insan ruhuna yapabileceği kötülüklerin kısacık bir özetini çıkarıp bunu bir reklam filmiyle nasıl anlatırız, demişler; ve başarılı olmuşlar. Reklam, bencil yetişkinlerin birbirlerinin gözünü oyduğu, insanlar arası hiyerarşinin doğuştan ve mutlak sayıldığı, korkunç bir gelecek istiyorsak, yararlanabileceğimiz bir eğitim malzemesi sayılabilir. Film oğlanın doğumuyla başlıyor: “O, doğduğunda ağlamadı doktora çak yaptı.” Annesine değil, doktora. İşi kimin bitirdiğini biliyor, uyanık çocuk. Ve başka bir şey değil “çak” yapıyor. Cool ya. Meselâ annesini öpmüyor veya “iyi becerdik bu işi” anlamında ona çak yapmıyor. Çünkü o doğuştan birey. Bir tek konu dışında kimseye ihtiyacı olmadığını zaten...

Devamı…

Etiketlemeyle daha kapsamlı mücadele etmeliyiz!

Öncelikle bugünkü araştırmanın sonuçlarının, bizim çalışmalarımızla ve aldığımız geribildirimlerle çok paralel olduğunu belirtmek istiyorum. Sadece beni şaşırtan medyanın çok geri kalması oldu. Fakat şahsi tecrübelerim doğrultusunda da etiketleme, sosyal dışlanma konusunda medyanın rolünün çok üst seviyede olması gerektiğine inanıyorum. Onun ayrıca araştırılması gerekiyor. Sabancı Vakfı Toplumsal Gelişme Hibe Programı tarafından 2013-14 yılında desteklenen “Sosyal Duvarları Yıkalım” projesinde medyanın devlet korumasında yetişen çocuk ve gençlere ilişkin olumsuz söylemlerini analiz ediyoruz. Belki projemiz için araştırmayı yapan GFK şirketinden de destek isteyebiliriz. Önce kendimden bahsetmek istiyorum. Dokuz Eylül Üniversitesi uluslararası ilişkiler mezunuyum. Isparta’dan küçük kapitalist dönüşüme uyum sağlayamamış bir kasabasından 1990 yılında...

Devamı…

Aile, toplumun en küçük faşizan kurumudur

Farklı olanı ötekileştirmek, kimliğinden, değerlerinden onu ayırarak homojen bir toplum oluşturmak bir devlet politikası olarak karşımıza çıkmaktadır. Devlet kendi eliyle, birey olgusunu yok etmeyi amaç edinirken, birey için tek çarenin genel toplum ahlâkına ve toplum değerlerine sahip olmak olduğunu öne sürer. Devlet, tek-tip bireylerden oluşan bir toplum inşa etmek için farklı olanı yok saymakta ve prototipleşmiş bireyleri barındıran topluma nefret tohumları ekerek farklı olana karşı kini ve nefreti tetiklemektedir. Devlet tarihin hiçbir döneminde birleştirici bir olgu olmamış, bununla da kalmayıp insanı insana düşüren, halkları birbirine düşman eden bir kurum hâlinde karşımıza çıkmıştır. İnsan sahip olduğu kimliklerin kimisini doğduktan sonra,...

Devamı…

En iyi resimli LGBT kitapları

Herkes kendi aile yapısının okuduğu kitaplarda yansıtıldığını görebilmeli, birden fazla anneleri ya da babaları olsa bile! İşte karşınızda yazar ve aynı zamanda çizer olan Vanda Carter’ın Letterbox Library (Posta Kutusu Kütüphanesi) ile birlikte seçtiği 10 mükemmel LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) dostu resimli kitap: 1) Ben Vanda Carter ve çocukların tüm farklı aile tipleri hakkında okumasının gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de Letterbox Library’deki arkadaşlarımın da yardımıyla, bu galerideki gerçekten başarılı eserleri diğerlerinin arasından seçtim. Biz herkesin kendisini okuduğu kitaplarda bulabilmesi gerektiğini düşünüyoruz. If I Had a 100 Mummies (Keşke 100 Annem Olsaydı) isimli kitabımı, bir gün kızım...

Devamı…

Banu Tuna: Evli çocuklara soruldu: Çocuğunuz var mı?

Dün çocukların bayramıydı. Tıpkı işçilerin bayramında işçilerin, gençlerin bayramında gençlerin, Kadınlar Günü’nde kadınların başına geldiği gibi, olan bitene isyan eden iki çocuk gözaltına alındı, savcılığa gönderildi. Başbakan’dan alkış alabilmek için sosyal medyadan uzak durduğunu ilan etmek gerekiyor zira. Dün çocuklarla ilgili bir anketin sonuçları açıklandı bir de. Gezici Araştırma Şirketi, Türkiye genelinde 23 Nisan Çocuk Bayramı dolayısıyla Türkiye’deki çocuk profili ve yaşam biçimini ölçen kamuoyu araştırmasının sonuçlarını paylaştı. Araştırma; 1 – 6 Nisan arasında, TÜİK örneklem verileri dikkate alınarak Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinde yapılmıştı. 38 il ve 179 ilçede, 9-18 yaş arasında 3 bin 864 çocuk katılmıştı. 1.932 erkek,...

Devamı…

Selen Göbelez: Kısa kısa Kamerun izlenimleri

Yolculuktan bir enstantane: Önümdeki Kamerunlu hatun kişi uçak tam kalkmak üzereyken telefonda konuşmaya başlayınca, ben ana kartal misali “kimsenin hele de benim kızımın hayatını riske atmaya hakkınız yok” şeklinde dilimin döndüğünce Fransızca bağırırken Serena da olaya “ble bleh bleh bleh ” diye katıldı. Gülmem geldi bir yandan… Bir de her Fransızca ortamda “dö” ve “Dako”dan oluşan iki kelimelik Fransızcasıyla dahil olmaya çalışıp girdiğimiz her dükkandan çıkarken, yollarda falan benim konuştuğum herkese el sallamayı da ihmal etmiyor Serena. 19 Kasım Kamerun’dan ilk izlenim: Diş çıkarmakta olan ve durmayan bir bebekle 18 saat süren yolculuk sonrası Pazar sabahının beş buçuğunda yol...

Devamı…

Jody Day: Çocuksuzluk politik bir konudur

Çocuksuz bir kadın olarak, yakın bir zaman öncesine kadar, Noel benim için yoğun, şahsi bir acıydı. Sonuçta, bu apaçık bir mucize olan bebeğin kutlamasıydı. Kalp kırıklığımın şimdi diğer tarafındayım: yaşanmamış bir hayatın matemini tutmuşum. Ama birçok kadın ve erkek için Noel, yetişkinliğin en son işareti olarak görülen kendi ailesini kurmada başarısız olduğunun yıllık hatırlatması olarak yerini korumakta. Toplum olarak, içimizdeki çocuksuzları düşünmekte yeni yollar bulmalıyız. Geçen hafta, Ulusal İstatistik Ofisi (UİO), en son kohort (aynı yaştaki kişilerin içinde bulunduğu grup) doğurganlık rakamlarını açıkladı. Ofis, 1920’lere kadar geri giden verilere sahip ve yeni rakamlar, o yıllarda doğan kadınlara ait doğurganlık...

Devamı…

Bir tüp bebek annesinin hikayesi: “Hiç çocuğum olmayacak” derken iki çocuk annesi olmak

2003 yılının nisan ayıydı. Rutin kontrol sırasında “yumurtalığında kist var” dedi doktor. “Çok önemsiz bir kist, bunu basit bir ameliyatla alalım”. Muayenehaneden çıkınca Akif’e “hemen çocuk yapmamız gerekiyormuş” dedim, durum fenaymış, 6 ay içinde hamile kalamazsam bir daha çocuğumuz olmayabilirmiş”. Daha evli bile değildik. “Tamam o zaman” dedi Akif, “bence çocuğumuz olmasa da olur ama sen istiyorsan hemen yapalım”. “Şaka, şaka” dedim, “önemsiz bir kist varmış sadece, o alınacakmış”. Hayatımda yaptığım en kötü şakaymış meğer, farkında olmadan geleceği görmüşüm. 2007 yılında bilinçli bir anne adayı olarak “Ben hamile kalmaya karar verdim, tavsiyelerinizi almaya geldim” diyerek Birgül Hanım’a gitmiştim. Birgül...

Devamı…

Ayşegül Yalkın: Annelik bir başkaldırı olabilir mi?

Birçok insanın gıptayla baktığı süper uyumlu, çok neşeli bir çocuğum var ve genel olarak o birçok insan hep ya çocuğun burcundan, yükseleninden kaynaklanan muhteşemliğe dem vuruyor, yahut çocuğun genetik bir doğa harikası olduğundan. İlginç olan çok çok az insan –hani belki bir elin parmağı kadar- bir bebeği böyle olmaya yönlendirecek itici güçten söz ediyor: anneden! Süper bebek oğlum acayip iştahla yemek yiyor, her şeye gülüyor, 6 aylıkken “anne, gel” diyor, ben olmasam da aynı uyumu korurken çevresindeki herkesle çok keyifli sosyal ilişkiler kuruyor, üstelik –bu kısım bence çok önemli- önce anne ya da babasıyla göz kontağı kurup bizden baş...

Devamı…

Homofobinin yasalaştığı topraklarda büyüyen çocuklar: Children 404

2013 yazı Gezi Parkı olayları neticesinde Türkiye, tarihinde gördüğü en coşkulu ve kalabalık LGBT onur yürüyüşünü yaşarken komşu Rusya’dan gelen ve ulusal homofobiyi meşrulaştıran anti-gey propaganda yasası kalbimize kara gölgeler düşürmüştü. Aradan aylar geçti ve her nasıl Türkiye’de Gezi Parkı direnişinin meyvelerini görüyorsak, Rusya’da da bu anti-gey propaganda yasasına karşı başlatılan direniş de meyvelerini vermeye başladı. Rusya’da susmayı reddeden genç LGBT bireylerin hikâyesini anlatan Children 404 belgeselinin ekibi, varolan yasal baskı nedeniyle anonim kalmak durumunda, ancak belgesel için yardım toplamaya çalışan Kanadalı proje ortağı Ryan Conrad’a ulaşmayı becerdik ve kendisiyle Children 404 üzerine sohbet ettik. Söze Rusya’da bulunan LGBT...

Devamı…