Advertisement

Yazar: Çeviri

Bebeğini kaybeden birine söylememeniz gerekenler

Kadınların çocuklarını kaybettiği zaman onlara söylemenizi istemediği şeylerin listesi dikkat çekici bir şekilde benzerdir. Kayıp konusunda anneyi sakinleştirmeye çalıştığınızda bu girişiminiz kötü niyetli olmasa bile anne tarafından yanlış anlaşılabilir. Bu liste diğer insanların gebelik kaybını biraz olsun anlamalarına yardımcı olmak için derlenmiştir. Liste, anneler tarafından anneler için oluşturulmuş olmasına karşın bu kaybı yaşayan babalara da aynı şekilde uygulanabilir. * Bebeğini kaybeden bir kadına yardımcı olmaya çalışırken en önemli kural davranış tarzınızla ilgilidir: Karşınızdaki kadına onun hayatıyla, seçimleriyle, çocuğuna dair beklentileriyle ilgili kendi kişisel düşüncenizi söylemeyin. * Sakın “takdir-i ilahi, olacağı varmış, olmuş” gibi laflar etmeyin. Tanrının onun için ne istediğini siz bilemezsiniz. * Sakın “Hayırlısı buymuş, bu çocuğun dünyaya gelmesi belki de senin için hayırlı olmayacaktı.” gibi bir şey söylemeyin. Bebeğin hayırlı olmaması konusu beni çok üzen bir şey. Zavallı bebeğimin bunu kanıtlayabileceği hiçbir şansı olmadı ki. Lütfen bunu vurgulayarak beni sakinleştirmeye çalışmayın. * “Eee, bir tane daha yaparsın.” gibi şeyler söylemeyin. Bu bebek hiçbir zaman kullanılıp atılan bir şey olmadı. Eğer bebeğimi kaybetmem ile gözüme bir çatal saplayıp çıkarmam arasında bir seçim yapmam istenseydi, “Çatal nerede?” diye sorardım. Bu bebek için ölebilirdim, tıpkı sizin de kendi çocuğunuz için ölebileceğiniz gibi. * “Yaşayan çocukların için şükretmelisin.” demeyin. Anneniz korkunç bir enkaz altında kalıp ölseydi ve annenizin yasını tutuyor olsaydınız, babanız yaşıyor diye daha az mı şükredecektiniz? * “Tanrıya şükürler olsun ki bebeği daha sevmeden kaybettin.” demeyin. Oğlumu veya kızımı...

Devamı…

Bulaşık makinesinde yemek yapmak…

Annem hem yaratıcı hem de iyi bir aşçıdır. 1995 yılında bir gün annem bana ve ablama bulaşık makinesinde somon pişirmeye başladığını söylediğinde ikimiz de sadece başımızı sallayabildik. Ah işte bir felaket geliyordu. Ama bir saat sonra, annem kızlarına yanıldıklarını kanıtladı. Somon lezzetli, gevrek ve müthiş lezzetli olmuştu. Hatta fırında pişirdiği balıktan daha iyiydi. 18 yaşıma geldiğimde bulaşık makinesinde yemek yapma fikri yeniden zihnimde canlandı. Bu yöntemi gösteren bir avuç dolusu YouTube videoları ve gıda blogları mevcuttu. Bulaşık makinesinde hazırlanmış erişte, kuşkonmaz ve somondan oluşan bir yemeğin tarifini televizyon programında Oprah Winfrey bile vermişti. Peki bunu nasıl yapabilirsiniz? Somonu alüminyum...

Devamı…

Ebeveyn eleştirisi

Biri bana kendini tek kelimeyle anlat dese, bir an düşünmeden “anneyim” diye cevap veririm. Elbette daha bir sürü özelliğim var. Bir kadın olarak pek çok başka rolüm var hayatta. Her biri beni ayrı ayrı meşgul ediyor ve hayatımı zorlaştırıyor. Daha geniş bir zamanda kendimi elbette önce ve sadece anne olarak tanımlamam. Ama annelik rolümün diğer rollerimden önemli olduğunu düşünüyorum, burası da açık. Kızım şu anda 17 aylık. Herşeyiyle bana bağımlı. Acıktığı zaman ben besliyorum. Yorulduğu zaman ben uyutuyorum. Üzgün olduğu zaman neşelendiriyorum. Aslına bakarsanız büyük bir ayrıcalığım var, kocam çok çalışıyor ve bu sayede ev annesi olabiliyorum. Kızımın her...

Devamı…

Küçük oğlanlara şehir yok

New York’ta yaşamak kendi tercihimiz. Çocuklarımız için iyi bir tecrübe olacağını düşündük. Şehirli çocuklar isteseler de istemeseler de kültürel açıdan daha ayrıcalıklı ve dünyaya açık oluyorlar. Yani bugüne kadar genellikle böyle düşünüyorduk. Fakat artık şehrin oğullarım için iyi bir yer olduğundan o kadar da emin değilim.  İngilizce öğretmeni olarak pek çok şehirde çalıştım. Özellikle ortaokul sınıflarında kız-erkek eşitsizliğinin çeşitli örneklerini gördüm. Kızlar hep daha iyi ve daha düzgün davranan öğrencilerdi. Yıllar sonra, şimdi bir ebeveyn olarak, üniversite snıflarında gördüklerim ise beni çok şaşırtıyor. Anlamaya çalışarak altı yaşımdaki oğluma bakıyorum. Onunla yeterince zaman geçirebildiğim için şanslıyım. Arada bir onu sınıfında...

Devamı…

Bir çocuk kaybetmek

Annemle babamın tuttukları yastan çok şey öğrendim. Profesyonel destek almasalar da, kayıplarıyla başa çıkmanın bir yolunu buldular. Diğer kızları, henüz iki yaşındayken, bir uçak kazasında ciddi bir şekilde yaralandı. Onu hayatta tutmak için çok uğraş verdiler. Büyük kızlarının acısına katlanmak için o kadar çaba sarfetmeseler, birbirlerine tahammül etmeleri de mümkün olmayabilirdi. Bir süre sonra yeniden çocuk yapmaya karar verdiler. Bu kararın sonucunda doğdum ben de. Tartışmadılar ya da düşünmediler bile. Annem 38 yaşındaydı ve eminim doğanın bu kararına engel olmasına izin vermek istemiyordu. Annemle babamın hayat hikayelerinden öğrendiğim şey şu: Başımıza bir trajedi geldiğinde beklenmedik bir güçle karşı koyabiliyoruz...

Devamı…

Şehir hayatı çocukların düşmanı mı?

Üreme hakkının ne kadar mühim olduğunu henüz öğrenmedik. Ama öğreneceğiz. Singapur, Hong Kong ve New York gibi dünyanın en büyük şehirleri birçok kadına ve erkeğe çocuk yapmamaları için gereken tüm nedenleri peşinen veriyor. Anuradha Shrow, Singapur Sosyal Hizmetler bürosunda çalışan bir araştırmacı. Ona göre bu şehirdeki sosyal çevre insanlara kimseyle birlikte olma, çocuk da yapma, demekten öte bir öneride bulunmuyor. Birçok genç sosyal medya aracılığıyla arkadaş ediniyor, aileleriyle ise bir bağları kalmıyor. Meslekleri, kariyerleri ve başarıyla o kadar meşguller ki, çocuk fikrini hayatlarından çıkarmak zorunda kalıyorlar. Shroff’a göre, hayat pahalılığı, eğitim bütçesinin yüksekliği, ekonomideki belirsizlikler kadınları evlilik ve çocuk...

Devamı…

Narsisist ebeveynler tehlike saçıyor

Narsisist ebeveynlerin en iyi resmedildikleri filmlerden biri “The Joy Luck Club”, Amy Tan’ın aynı adlı romanından uyarlanmıştı. Filmde, bir kadın flash back’le ve kendi sesiyle satranç şampiyonu bir çocuk olarak yaşadıklarını anlatıyordu. Bu erken zaferi anlatırken kadın, “O yaşta bile, muhteşem bir yeteneğe sahip olduğumu biliyordum: bu güç, bu kendine iman… Hayatımın bugüne kadar ki en önemli parçası oldu… Kendime bütünüyle güvendim.” Sonraki sahnede genç bir kız annesiyle mahallede dolaşırken gösterilir. Annenin elindeki Life Magazine’in kapağında kızın fotoğrafı görülür. Sokaktaki herkese selam verir, derginin kapağındaki satranç şampiyonu kızının fotoğrafını gösterir. Böylece kızının yeteneğini kutlamaktadır adeta. Annesinin narsisist davranışıyla aşağılanan...

Devamı…

Kimsenin annesi değilim ve böyle de iyiyim

Hiçbir zaman çocuk sahibi olmak istemedim. Annem ve babam bir gün şu sahiden beslemeniz gereken ve sahiden altını pisleten oyuncak bebeklerden aldılar. Şaka etmiyorum, hastalandım ona bakacağım derken. Sonra da ne zaman çocuk ister miyim diye sorsalar, hayır teşekkür ederim, diye cevap verdim. Lakin kimseyi buna ikna edemedim. Yıllar boyunca, çocuk istememe yolundaki kararım daha da sağlamlaştı. Bir kez bile çocuk istediğimi hatırlamıyorum mesela. Çocuksuz olma tercihim, diğer bütün tercihlerimi de belirledi. Hayatımın bütün dönüm noktalarında en yakınlarım tarafından tekrar tekrar çocuk sahibi olmak isteyip istemediğim soruldu. Her seferinde hayır dedim. Bazen bunun bencilliğim yüzünden olduğu söylendi. Büyüdükçe bu...

Devamı…

Doğmamış bebeğime mektup

Merhaba, Ben senin annenim. Şu anda karnımdasın. Doğumuna daha 26 hafta var. Henüz çok küçüksün, ama tekmelerini hissedebiliyorum. Kimi günler, diğer günlerden daha çok tekmeliyorsun. Sessiz olduğun zamanlarda endişeleniyorum, acaba bir şey mi oldu diye, sonra sadece uyuduğunu düşünüp rahatlatmaya çalışıyorum içimi. Baharatlı denilen türden bir kız oldum hep. Cipsler suçlulukla tadını çıkardığım lezzetler oldular. Ama bugünlerde ne cips yiyorum ne de tatlı. Eski kadınların anlattıkları masallara göre bu senin bir kız olduğunun işaretiymiş. Yani sen şimdi benim küçük kızımsın. Ben de öyle hissediyorum. Çünkü 21’inci haftaya kadar korkunç sabah bulantıları yaşadım. Büyükannenin de üç kızı var, oradan biliyorum,...

Devamı…

Bir babanın itirafları: Hepimiz klişeyiz

Birkaç yıldır, dünyayı yeni bir trend sardı. Karın ağrısından yakınan bir takım babalar, ebeveynliğin ne kadar zor olduğundan bahsedip duruyor. Bu yakınmaların hiçbir orijinalliği yok. Aslında, her zaman olduğu gibi, bugün de ebeveynlik yükü kadınların üzerinde. Ama iş ağlamaya gelince, babaların sesi daha çok çıkıyor. Bunları düşünerek en çok ağlanılan mevzuları şöyle bir sıralayayım dedim. Ebeveynliğin birinci sırrı: Hasta çocuklar eğlenceli değildir. Benim ebeveynlik öyküm yaklaşık bir buçuk yıl önce başladı. Çocuklarımın ikisi de hasta oldular. Ağır bir grip geçiriyorlardı. Acil servisi arayacak bir durum yoktu, ama evde kalıp onlara bakmak gerekiyordu. İşte o zaman hasta çocukların hiç de...

Devamı…