Almanya hükümetinin çocuklarını devlet kreşlerine göndermeyen anne-babalara sosyal yardım planı, ülkede hararetli bir “Ev kadınına geri mi dönülüyor” tartışması yarattı.
Almanya’nın Angela Merkel Başbakanlığındaki merkez sağ koalisyon hükümeti, 13 ila 36 aylık çocukları olan ve devlet kreşi kullanmayan anne-babalara ayda 150 euro tutarında sosyal yardım verilmesi konusunda görüş birliği sağlamıştı.
Muhafazakâr Bavyera Hristiyan Sosyal Birlik Partisi tarafından gündeme getirilen öneri, koalisyon saflarında bile itirazlara yol açtı.
Muhalefetteki Sosyal Demokratlar (SPD) ise uygulamayı engellemek için yüksek mahkemeye başvuracaklarını söylüyor.
‘Çocuk, mutfak, kilise’
Dün varılan koalisyon içi anlaşmaya rağmen hükümet kampından aykırı sesler geliyor.
Liberal çizgideki Hür Demokratik Parti’nin (FDP) önde gelen isimlerinden Cornelia Pieper, bu yardıma ayrılacak paranın eğitim bütçesine aktarılmasının daha faydalı olacağını savunuyor.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Peiper, çocuk bakımı yardımının, eski günlerin “çocuk, mutfak ve kiliseye dayalı” aile anlayışına geri dönüş olduğunu söyledi.
Bu görüşe karşı çıkanlar ise, yardımı alanların, çocuk bakımı için akrabalardan yardım istemek ya da özel kreşe göndermek gibi başka düzenlemeler yaparak işe gitmeyi sürdürebileceğini söylüyorlar.
Sağ eğilimli Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesine yazan Georg Meck, çocuk bakım yardımını savunarak, bunun “evde kalma primi” diye yaftalamasının yanlış olduğunu kaydediyor.
Uygulamaya en sert eleştirileri getirenlerden biri de Brigitte adlı popüler kadın dergisi.
Dergi yazarlarından Julia Karnick, “anne-babaları, kendilerine sunulan bir kamu hizmetinden yararlanmadıkları için ödüllendirmenin” hiçbir anlamı olmadığını söylüyor ve politikacıları, yapmaları gerekenin tam tersini yapmakla suçluyor.
‘Hausfrau’ tartışması
Haftalık Die Zeit da çağdaş Almanya’da “ev kadını” kavramının kabul edilip edilemeyeceği sorusunu tartışan bir dizi makale yayınlamış.
Bunlardan biri “ev kadını” olmayı bilerek tercih etmenin “piyasa ekonomisinin çizdiği sınırlara bir isyan” anlamına geldiğini savunuyor.
Makalede, ev kadını olmayı tercih eden kadını şöyle tarif ediliyor: “Çılgınca yarışa katılmıyor. Her zaman hareketli ve ulaşılabilir olmayı reddediyor. Kum havuzunun kenarına oturup çocuğunun kovasına kum dolduruşunu izliyor. Çocuğun büyürken ihtiyaç duyduğu şeyi, zamanı veriyor ona.”
Die Zeit’daki bir başka makale ise, bir annenin süresiz olarak evde oturmasının, babaya haksızlık olacağını, böyle babaların hem omuzlarına eve tek ekmek getiren kişi olma yükünü alacaklarını hem de çocuklarıyla geçirecekleri kıymetli zamandan olacaklarını savunmuş.
Diğer bir makalede, çocuk bakmak için evde oturmaya karar vermenin, tek başına çocuk büyüten anneler için yoksulluk anlamına geleceğine dikkat dikkat çekiliyor.
Bu görüş, şu örneklerle savunuluyor: “Devletin çocuk bakımının masraflarını üstlendiği İskandinavya ve Fransa’dan ya da İngiltere’den farklı olarak Almanya hâlâ muhafazakar bir ülke. Burada devlet, çocuk bakım olanaklarını geliştirmek yerine, evde kalacak anneyi destekliyor.”
Kaynak: BBCTurkce