34. Uluslararası İstanbul Tüyap Kitap Fuarı’nda bu yıl üzücü bir durum yaşandı. Can Yayınları’nın standında bir çocuğun kitap çalmakla suçlanması ve ardından kaba şekilde muamele görmesi tepkilere sebep oldu. Can Yayınları’nın duyarlı tutumu ise, bu üzüntüyü bir nebze olsun azalttı.

Detaylarını aşağıda okuyabileceğiniz konu, özetle şöyle: Fuarda ağabeyi (G.Y.) ile gezen 13 yaşındaki Ç.Y., Can Yayınları’nın standında kitap çalmakla itham edildi. İnsanların ortasında üzeri kendisinin rızası olmadan aranmaya çalışan çocuk, olay yerinde ağlamaya başladı. Ağabeyinin verdiği tepki üzerineyse stant görevlileri, özür dilemek yerine tehditkar bir üslupla onları stanttan uzaklaştırmaya çalıştı. Durumun sosyal medyaya yansıması, durumla ilgili büyük tepki oluşturdu.

Can Yayınları yetkilileri önce sosyal medya aracılığıyla, sonrasında doğrudan iletişim kurarak özür diledi. Can Yayınları’nın sahibi Can Öz, “Hatalıyım, sorumluyum, hesap vermeliyim” ifadeleriyle üzüntüsünü dile getirdi.

Sosyal medya ve basında büyük yankı uyandıran olayla ilgili detayları röportajımızda okuyabilirsiniz.

– Can Yayınları standına saat kaç gibi gittiniz?

14 Kasım 2015 tarihinde, saat 13.00- 14.00 sularında Can Yayınları’nın önündeydik.

– Kitap mı bakıyordunuz/alıyordunuz?

Kitap bakıyorduk ve almayı planlıyorduk. Ağabeyim beğendiği kitaplardan bir tanesini ayırıp görevliye, (sonradan isminin Gökçehan Kale olduğunu öğrendiğimiz) verdi. Daha fazla kitap bakacaktık ki böyle bir durumla karşılaştık.

– Durumun olma anı nasıldı? (Üstünü başının neresini açtılar baktılar, tartaklama var mı? O anda sen ve ağabeyin ne yaptı?)

Ağabeyim Franz Kafka’nın Dava kitabını seçmişti. Görevli kadına elinde dolaştırmamak için verdi. “Siz kasaya koyabilir misiniz? Yoksa elimde olması bir sorun olur mu?” diye sordu. Kadın “Ben alayım” dedi ve kitabı verdik. Daha sonra stanttaki kitaplara bakmayı sürdürdük. Yanımıza stantta çalışan bir kişi geldi ve üzerimdeki montu yokladı. Kitabı tutan kadın o kişiye “Gömleğinin içine bak, içine” dedi. Gömleğimin etek kısmından yukarı kaldırdılar ve o arada araya ağabeyim girdi. Hırsızlık durumu olmadığını görünce, üstümü arayan kişi hızla uzaklaştı yanımdan.

– Olay anı sonrası sizi nasıl uzaklaştırmaya çalıştılar?

Ağabeyi (G.Y): Ne yapmaya çalıştıklarını sordum. Arkamı döndüğümde kardeşim ağlıyordu. Onu ağlarken görünce sinirlendim ve oradakilere bana yetkilileri çağırmalarını söyledim. Şu anda yetkili birinin olmadığını söylediler. Ben üsteleyince kasada duran birisi “Buyurun, şu anda yetkili benim. Ben ilgileneyim” dedi. Ben de 13 yaşındaki bir çocuğun böyle bir şey yapamayacağını söyledim. Yetkili olduğunu söyleyen kişi, yüzümüze dahi bakmayarak “İşte, ne yapmamızı istiyorsunuz?” dedi. Bu esnada, başka birilerine kitap fiyatları hakkında bilgi verip para almayı sürdürdü. “Daha fazla uzatacak mısınız? diye sordu. Ben de “Uzatabildiğim kadar uzatacağım” dedim. Bana “Ben sizinle ilgilenemem, işim var” dedi ve başından savmaya çalıştı. Daha sonra yetkili olduğunu söyleyen başka biri geldi. Durumu alttan almak yerine, bana her gün buradan bir sürü kişinin kitap çalmaya çalıştığını anlatmaya başladı. Ben, “Başkası beni ilgilendirmez, bu çocuk şu anda ağlıyor. Ne yapmam gerekiyor, bana bunu söyleyin” dedim. Bana, “Bağırma, eğer konuşmaya devam edeceksen de güvenliği çağırıp seni attıracağım” dedi. Ben de “Kimi istiyorsan çağır, ben buradayım” dedim. Sonra üzerime yürüdü ve burun buruna kaldık. Ben geri çekilmedim ama özellikle tartaklama sayılacak kadar ileri giden bir hareket olmadı.

– Çevrede insanlar neler yaptı ve nasıl tepkiler verdiler?

Çevremizde birçok insan vardı fakat çok azı dönüp baktı. Yanımızdaki bir kişi olayı dinliyordu. Daha sonra sorumlu olduğunu söyleyen kişiye “Gerçekten böyle bir ayıbı yaptınız mı, sizce bu normal mi? Bir de özür dilemiyor, hala konuşuyorsunuz. İlla Can Ağabeyi mi arayalım? Gerekirse alın kardeşimizi yanınıza, özrünüzü dileyin. Birkaç tane kitap hediye edin, nedir ki?” dedi. Daha sonra görevli kişi, “Özür dileyelim ama kitap verme işine bir şey diyemem” dedi. Daha sonra yanımızdaki kişi kardeşimi ve beni alarak başka bir standa götürdü. “İçindeyim”’ isimli bir kitabın yazarıymış kendisi. (Adı, Barış Çağrı Genç). Ben stantta çalışan kişilerin isimlerini almak için gittiğimde, kardeşime bir tane kendi kitabını imzalayıp vermiş. Yanlarına gittiğimde ise Fenerbahçe basketbol maçı hakkında yorum yapıyorlardı. Biz oradan ayrılırken “Ben yine konuşurum. Ben de buralardayım zaten, gerekirse Can Ağabey ile de konuşuruz” dedi.

Yetkili olduğunu iddia eden kişi konuyu fazla uzatmamam gerektiğini, uzatırsam güvenlik çağırıp beni attıracağını söyledi. Fakat bahsettiğim yazar, bizi oradan gayet iyi bir şekilde uzaklaştırdı.

– Kardeşin o anda ve şu anda neler hissediyor?

Kardeşim olayın yaşandığı anda ağlamaya başladı ve ben yetkiliyle tartışırken “Haydi gidelim, tamam ağabey, gidelim” gibi şeyler söyledi. Olay yerinden ayrıldıktan sonra “Ben orada konuşuyorum, sen niye ağlıyorsun?” diye sordum.  Kardeşim, “O kadar kişinin içinde iftira attılar” dedi ve ağlamaya devam etti.

Dün Can Öz’ün bizzat kardeşimle konuşup, özür dilemesi, özellikle sosyal medyaya yansıyan durum ve ünlü kişilerin bu konuyla ilgili yazdıkları kardeşimin ilgisini epey dağıtmış durumda. Kendisini daha iyi hissediyor. Kendisine sahip çıkılması onu ayrıca mutlu etmiş görünüyor. Kendisi zaten biraz içe dönüktür. Umarım başka bir fuar gezisi ya da alışveriş anında bunun psikolojisine bir yansımasını görmeyiz.