Bir yetişkinle konuşmak kolaydır. İki taraf da bu konuşmanın devam edebilmesi için çaba sarf eder. Diyelim ki, ortak bir arkadaşımızın düzenlediği bir partide tanıştırıldık. Merhabalaştık. Ben onun eteğine, o da benim pantolonuma bayıldı. Ona kendisi ile ilgili bir soru sorduğumda, cevapladı. Daha sonra o da bana soru sordu, ben de onun sorularını cevapladım. Bu konuşma eski bir arkadaşımı görene kadar devam etti. İçkisini tazeleyeceğini söyledi; ayrıldık. Partinin sonlarına doğru farkında olmadan göz teması kurduk ve birbirimizi tanıdığımızı hatırlatan bir gülümsemeyle geceye devam ettik. İletişim başarıyla tamamlandı.

Ancak, söz konusu yabancı 10 yaşın altında bir çocuk olduğunda, bütün sistem çöker. Arkadaşımın veya akrabamın çocuğu ile birlikte zaman geçirdiğimde üzerimde hep bir baskı hissederim; çocuklar, yetişkinler gibi konuşmayı sürdürme gibi bir zorunluluk duymazlar. Ellerine bakar, yaptığı başka bir şeye odaklanır ya da masanın altına girer. Ona bir soru sorarsınız; soru sorarsınız; soru sorarsınız, bu böyle devam eder; fakat cevap bir türlü gelmez.

Bir yetişkin bir çocuk ile nasıl konuşmalı? Google’da araştırdım, bulduğum hiçbir şey beni ikna etmedi. Bir çocukla para, terörizm gibi konularda konuşma üzerine rehber niteliğinde yazılar olmasına rağmen bir çocukla günlük hayatta serbest bir konuşmanın nasıl yapılacağına dair hiçbir şey yoktu. Bulabildiğim az şeyden birinde, ebeveynlik gurusu Dr. Sears çocuklarla sohbet için 25 kuraldan bahsediyor. Çocuklarla konuşurken gelişim düzeyleri temel alınmalı, konuşma sosyal ve psikolojik açıdan çocukla uyumlu olmalı gibi.

Hiç kimse tam olarak ne yapmam gerektiğini anlatamadığı için ben de ebeveynlerden yardım istedim. Çocukla konuşma sanatına dair ilginç şeyler öğrendim. Öncelikle çocukla konuşma sanatının iki düşünce ekolü var:

O halde her bir ekolü ve o ekolün kurallarını sırayla ele alalım.

Ekol 1: Doğal davranın.

Çocuklardan kaçın.

“Çocuklar kedi gibidir. Onları yok sayan ya da onlar için çırpınmayan insanların yanında hep rahattırlar.” diyor iki çocuk annesi Fan.

Çok heyecanlıymış gibi davranmayın.

“Bence ebeveyn olmayanların yaptığı en büyük hata, coşkulu ve heyecanlı görünmeye çalışarak çocuklarla anlaşabileceğini düşünmektir. Fakat, bu aşırılık ve duyguların yapay bir şekilde aşırı dışavurumu çocukları endişelendirir.” diyor iki çocuk babası Jeff.

Onlarla yaptığınız şeylerden zevk alıyormuş gibi davranmayın.

“Sadece gerçekten zevk aldığınız faaliyetleri yapın. Onlar size ne zaman gerçekten zevk aldığınızı veya ne zaman numara yaptığınızı söyleyebilirler.” diyor iki çocuk annesi Jule.

Umursamayın.

“En azından benim çocuklarım için numara yapmak iyi bir şey değil. Çocuklar onları önemsediğini göstermek için büyük bir performans sergileyenlere kıyasla onları umursamadığını açıkça söyleyen insanlara daha çok güvenirler, sorularına cevap verirler.” diyor iki çocuk annesi Rebecca.

Normal bir insan gibi konuşun.

“İnsanların sadece çocukları ile konuştuğunda kullandığı o rahatsız edici çocuksu ses tonunu kullanmayın. Dürüst olmak gerekirse, çocuklarımın bu konuda nasıl hissettiğini bilmiyorum, ama benim için bu, gerçekten sinir bozucu.” diyor Michelle.

Yani kısacası, sevgi dolu ve “cool” görünmek için numara yapmadan sevgi dolu ve “cool” görünün.

Ve lütfen çocuklarla tuhaf ses tonuyla konuşmayın.

Ya da…

Ekol 2: Doğal olma.

Bu ekolün kendine ait kuralları var.

Diz çökün.

“Bir çocuğun sizi nasıl gördüğünü görmek için, onlara telefonunuzu verin ve bir fotoğrafınızı çekmesini isteyin. Korkunç görünüyorsunuz! Onlarla iletişim kurmak için her zaman diz çöktüm ve gözlerinin içine baktım.” diyor iki çocuk babası Andrew.

Güçsüz taklidi yapın.

“Çak bir beşlik dediğinizde, acıyla bağırıp sanki çocuk sizden çok güçlüymüş gibi yere düşün. Bunu yaparken Muhammad Ali’nin sizi yumrukladığını düşünün.” diyor Ben.

Açık uçlu sorular sorun.

“Çocuklar sporcular gibidir. Onlara soru sorup doğru düzgün bir cevap almak çok zordur. Evet veya hayır cevaplı soruları sormak mümkün değildir. Oynamaktan hoşlandığı oyunlarla ilgili açık uçlu sorular sorabilirsiniz.” diyor Andrew.

Rüşvet verin.

“Çocuklara bir şeyler getirin. Çocuklar hediyeleri sever.” diyor Jule.

***

Sizce hangi yaklaşım daha üstün? Hepsini test etmeye karar verdim ve geçen hafta sonu iki çocuk annesi meslektaşım Michelle’i ziyaret ettim. 1 yaşındaki kızı Lucie elinde bir oyuncak taşımayı seviyordu; bu oyuncağı birine veriyor, daha sonra geri aldığında teşekkür ediyordu. 3 yaşındaki, Zev ise, iskeletleri, robotları, Bruce Springsteen’ı ve YouTube’daki hayvan videolarını -telefonumdan erişebildiği her şeyi- seviyordu.

Michelle’in dairesine ulaştığımda ve çocukların görüş alanına girdiğimde, Zev scooter’ı ile uğraşıyordu, Lucie ise bir elinde tahta bir oyuncak tutuyordu. Çocuklarla konuşmak için deneyeceğimi düşündüğüm her yöntem bir anda aklımdan uçtu gitti. Ağzımı her açışımda sürekli yükselen kendi sesimi duydum; “Wow, harika bir scooter? Süpürge mi bu?”

Zev, Star Wars’dan konuşmak istemedi ama bana sevdiği şeylerden bahsetti ve odasını gezdirdi. Uykusu geldiğinde kapısını kapattı. Kendine ait bir alanı vardı.

Anladığım kadarıyla, çocuklarla konuşmak, konuşma stratejileri ile olabilecek bir şey değil; daha çok onların kendilerine ait doğalarına uyum sağlamanız ve gerçekten doğal ve istekli olmanız ile gelişebilecek bir beceri.