Jackie Ourman, 37 yaşında. New York’ta yaşıyor. İkisi tehlikeli derecede gıda alerjisi olan üç oğlu var. Kendisi de, ortanca oğlu gibi çölyak hastası. Çocuklarıyla birlikte eve kapanmak yerine, bu sorunla birlikte yaşamanın yollarını aramış? Bulduğu çözüm yollarını anlatıyor.
İlk çocuğum Jake 2004 yılında doğduğunda sadece 1.5 kiloydu. Yaşaması bile bir mucizeydi. Doktorlar ilk iki yıl işimizin zor olacağı konusunda bizi uyardılar. Sıradan bir soğuk algınlığı bile ölümcül olabilirdi, çünkü bağışıklık sistemi çok kötü durumdaydı. İşimi bırakıp Jake’e kendim bakmaya karar verdim.
Küçük adamım büyüdü ve güçlendi. Ama ikinci doğum gününden evvel, arkadaşlarımızın evinde verilen bir partide yediği bir şeylere alerjik reaksiyon verdiğini farkettik. Yüzü renkten renge giriyor bütün bedeni titriyordu. Jake’in hür türden fıstık ve susama karşı ölümcül derecede alerjisi olduğunu öğrendik.
2006’da ikinci oğlum Jeremy dünyaya geldi. Bir yıl boyunca astım belirtileri gösterdi. Testler Jeremy’nin de Jake gibi alerjik bir bünyeye sahipti. Fıstık türlerine ve susama ek olarak yumurtaya ve havada ve suda olabilecek bir çok şeye alerjisi vardı. 2010 yılında üçüncü oğlumuz Jarrett doğdu, hiçbir yiyeceğe alerjisi yok, istediği her şeyi yiyebilir.
Yemek mi düşman mı?
Oğullarım bugün, 3, 6 ve 8 yaşlarında. Alerjiye ek olarak şimdi 6 yaşında olan Jeremy’nin çölyak hastası olduğunu da öğrendik. Glutenden (buğday, arpa, çavdar ve yulaf) uzak durmak zorundayız. Jeremy için üzgünüm. Pizza yok, sandöviç yok, makarna ve doğum günü pastası yok…. Fakat ben de çölyak hastası olduğum için onun işi daha kolay. Birlikte hareket ediyoruz. Birbirimizle kolayca empati kuruyoruz ve bu sayede kendini yalnız hissetmiyor.
Yemek yapmayı ve yemek hakkında okumayı severim. Ama bütün bu olanlardan sonra yemek fikrinden korkmaya da başladım. Yaptığım bir yemekle çocuklarımı öldürebileceğim fikrinden kurtulamıyordum.
Korku ve izolasyon hayatımın büyük bir parçası haline geldi, çünkü her türden toplumsal etkinliğin içinde mutlaka yemek var. Fakat fark ettim ki çocuklarımı 7 gün 24 saat izole edemem. Ancak elimden gelenin en iyisini yapar ve onları ne yiyip ne yemeyecekleri ve tabii sonuçlar konusunda eğitebilirim. Bu nedenle çeşitli topluluklara üye oldum, başka çocuklara da aynı eğitimi vermeye uğraşıyoruz birlikte.
Yemek eğitimi
Önceleri kendime ve çocuklarıma acıyordum, ama zamanla bundan vazgeçip içinde bulunduğum durumla mücadele etmenin değilse bile birlikte yaşamanın yollarını aramaya başladım. Elimdeki imkanlarla yaratıcı yemek tarifleri bulmaya çalıştım, allerji konusunda kendimle birlikte tanıdığım herkesi uyarmaya başladım. Bu kadar çok yiyeceğin listeden çıkması mutfakta yaratıcılığı zorluyordu her şeyden önce.
Eşim Jason’ın da desteğiyle New York’ta bir yemek enstitüsüne gittim. Sonra bu meseleyle ilgili bir işletme sertifikası aldım. Ardından da mutfak sanatları konusunda eğitim gördüm. Şu anda lokantalara alerji-dostu yiyecekler ve tarifler konusunda danışmanlık ediyorum. Gönüllü olarak ailelerle çalışıyorum.
Başlangıçta problem olarak ortaya çıkan şey şimdi benim için bir tür dava oldu. Daha önce herhangi bir konuda bu kadar tutku ve sabırla çalıştığımı hatırlamıyorum.
Çocuklarımı çok seviyorum, onların sağlıklı olmaları kadar büyük bir arzum yok. Hayatlarını alerji ve çölyak hastalığının belirlemesini istemiyorum.
Gıda alerjileri üstesinden kolayca gelinecek sorunlar değiller. Çünkü beraberinde psikolojik bir takım sorunlar da getirebiliyorlar. Bunlar arasında en önemlisi de endişe bozukluğu. Şu anda başka insanlarla birlikte çalışırken yapmak istediğim şey de bütün bunların üstesinden birlikte gelmek…