İlk başta fotoğraflarda ne olduğunu tam olarak anlayamıyorsunuz.
Korku dolu bir yüz ifadesiyle kameraya bakan küçük bir çocuğun örtülü ve esrarengiz bir figür tarafından sıkıca kenetlenmiş olduğunu görüyorsunuz. Daha dikkatli baktığınızda fotoğraftaki görsel ve duygusal bütün dinamikler teker teker çözülmeye başlıyor.
Fotoğraftaki sarıp sarmalanmış hayalete benzeyen figürün aslında çocuğun annesi olduğu ortaya çıkıyor. Anne, çocuğunu ürkütmemek için bir örtüyle gizlenmiş kucağında onu nazikçe fakat sıkıca tutuyor.
“An fotoğrafçılığı” 1850’li yılların sonlarına doğru sıradan orta sınıf ve işçi sınıfından binlerce ailenin çocuklarının fotoğraflarını çektirmeleri için en ucuz ve kolay yöntem olarak bilinirdi. Fakat uzun pozlama sırasında meydana gelen herhangi bir kıpırdamanın veya hareketin fotoğrafta bir bulanıklığa neden olması sebebiyle pozlama boyunca anneler bir örtü altına saklanarak çocuklarının hareketlerini kontrol ederdi.
Fotoğraf karesinde görünmemek için bazı anneler kendini çiçek desenli basma bir kumaş altına gizleyerek koltuk gibi göstermeye çalışmış, bazıları ise ellerini bebeklerinin kafasına koyup onları adeta bir kukla gibi göstermiş ve ortaya hem esrarengiz ve korkutucu hem de komik fotoğraflar çıkmış.