İstanbul Üniversitesi (İÜ) Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, gıdaların aşırı basınç uygulanarak ya da bakterilerin üremesini engelleyecek nitrat gibi maddelerle raf ömrünün uzatılmasının ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını söyledi.
Hazır gıdaların normal şekilde bozulmamasının işlem gördüğünün açık göstergesi olduğuna dikkati çeken Dizdar, yoğurdun tüketim süresi dolmasına rağmen ekşimemesinin, sosisin 2 ay boyunca bozulmadan ve kokuşmadan durabilmesinin bunun kanıtı olduğunu anlattı.
“Gıdalara aşırı basınç uygulayarak ya da içine bakteri üremeyi engelleyecek nitrat gibi maddeler koyarak raf ömrülerinin uzatılması, ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor” diyen Dizdar, firmaların bozulmayı önleyici işlemlerle dağıtım maliyetlerinden kurtularak ciddi kar elde ettiklerini öne sürdü.
Dizdar, şunları söyledi:
“Bir ürün normalde 2 günde bozulacaksa bunun sirkülasyonunu sağlamak için çok sıkı bir lojistik takviyesi gerekiyor. Ancak ürünün raf ömrü uzatılırsa haftalık periyodik takviyelerle dağıtım maliyetlerini düşürüyorlar. Günü geçmiş ürünler bile zamanında toplatılmıyor. Günlük diye satılan sütler de işlemden geçirilerek kaymağı alınıp homojenize ediliyor, bu işlem sütün muhteviyatını bozuyor. Hazır gıdalar hastalıkları tetikliyor. Bütün dünyada satılan hazır gıdalar kanserin yanı sıra, romatizmadan tiroit hastalıklarına kadar bütün genel hastalıkların artmasına yol açar.”
“Köylü bile yoğurduğunu marketten alıyor”
Dizdar, marketlerin son yıllarda çok yaygınlaştığını belirterek, ineği olan köy sakinlerinin dahi yoğurdu marketten aldığını vurguladı.
Türkiye’de doğal gıdalardan hazır ürünlere geçişin 10-15 yıl gibi kısa sürede gerçekleştiğini kaydeden Dizdar, “Bunun için hastalıklarda son 15 yılda çok hızlı artış oldu. Standart söylem, ‘kaçınılmaz hastalıklar’ diyorlar. Böyle bir şey yok, bu hastalıklar kontrol altına alınabilir” dedi.
Uzun raf ömrü olan her gıdaya çok dikkat edilmesi gerektiğini dile getiren Dizdar, kekten yoğurda kadar bütün hazır gıdalardan uzak durulması gerektiğini bildirdi.
”Kaçınılmaz şekilde dikkat edilmesi gereken şey süt ve süt ürünleri, bunların uzun ömürlü olmaması gerekiyor” diyen Dizdar, açık sütün ve bakliyatın gerekliliğine de değindi:
“Açık süt alınmalı. Bu süt kaynatıldıktan sonra istenilen şekilde kullanılmalı. Et alışverişinin marketten yapılmaması gerekiyor çünkü marketler kemikli et satmıyor. Et alınacaksa kasaptan kemikli et alınmalı. Alınan et, içindeki kolojenlerin çıkarılması için uzun süre kaynatılıp tüketilmeli. Bunlara uyulması çok önemli. Piliçten uzak durulmalı. Piliçler normalin 2 katı hızlı büyüyor. Hayvanlar gezdirilmiyor, sürekli yem yediriliyor. Kırmızı et pahalı olduğu için et diye tüketilen gıda maddesi piliçtir. Bunun yerine bakliyata dönülmeli, yani mercimek, nohut, fasulye gibi gıdalar tüketilmeli.”
Kaynak: iyibilgi.com