“Neyi, ne zaman yapmak uygundur?”
“En önemli kişi kimdir?”
“Yapılacak doğru şey hangisidir?”

Bu soruların cevabı bende hep “yarın” odaklıydı. Hep güzel günler göreceğiz şiarıyla doluydum. Yalnız bir şeyi atlıyordum. Güzel günlere ulaşmak için “şimdi”yi çok iyi değerlendirmem gerekiyordu. İçine sine sine, yanındakini göre göre ulaşmalıydık yarınlara.

Jon J.Muth’un, Tolstoy’un bir hikayesinden esinlenerek yazdığı çocuk kitabı “Üç Soru” “an”ın önemini çok güzel anlatıyordu.

“Nikolay bir gün arkadaşlarına işte bu üç soruyu sordu, cevaplardan bazıları ise şöyleydi:

“Neyi, ne zaman yapmak uygundur?”
Arkadaşı Balıkçıl Sonya, “Kişi neyi ne zaman yapacağını bilebilmek için önceden planlamalıdır.” dedi.

“En önemli kişi kimdir?”
Arkadaşı Köpek Puşkin, “Yasaları yapanlar” dedi.

“Yapılacak doğru şey hangisidir?”
Arkadaşı Maymun Gogol, “Sürekli eğlenmek” dedi.

Nikolay uzun uzun düşündü. Arkadaşlarını seviyordu ama yanıtları pek de doğru gelmiyordu kulağına. Bu soruları uzun süredir hayatta olan Kaplumbağa Leo’ya sormaya karar verdi.

Niko, üç soruyu yineledi. Kaplumbağa ise o sırada bahçesini temizlemekle meşguldü. Nikolay yardıma ihtiyacı olan yaşlı kaplumbağaya yardım ederek sessizliğini korudu. Yapılacak işin bitişinin ardından çıkan fırtına, fırtınada yaralanan panda ve bebeği, o an kurtarılması gereken bu iki can.

Genç Nikolay bilge ve yaşlı kaplumbağa Leo’nun kendisine öğüt vermesini istediğinde, üç sorusunun da yanıtını bildiğinden emindi. Ama Nikolay’ı dosdoğru aradığı yanıtlara götüren bir yabancının yardım çığlığına verdiği kendi yanıtı olmuştu.
Nikolay’ın gözlerini açan Leo’nun açıklayıcı cevabıydı:

“Dün burada kalıp da bahçemi kazmama yardım etmeseydin pandanın fırtınada yardım isteyen çığlıklarını duymayacaktın. Demek, en önemli zaman bahçeyi kazarken harcadığın zamandı, o sırada en önemli kişi bendim ve en önemli şey de bahçemi kazmama yardım etmekti”

“Daha sonra yaralı pandayı buldun, en önemli zaman onun bacağını sararak ve yavrusunu kurtararak geçirdiğin zamandı. En önemli kişiler panda ve bebeğiydi. En önemli şey de onlara bakmak ve güvende olmalarını sağlamaktı.”

“Şimdi” önemliydi.

En önemli kişi de sana o an ihtiyacı olan kişiydi. Aile temelli sevgi anlayışımıza da iyi bir eleştiriydi.

Küreselleşme kavramı malumumuz, acılara karşı hissiyatımız evrensel. Ekrandan izlediğimiz, kaç kilometre uzağımızda yaşanan tüm sıkıntılara yardım etmek isteğiyle dolu yüreğimiz.

Peki, bir ruha, bir cana dokunmak için -var olduğumuz zaman ve coğrafya ile başlasak- diyorum kendi kendime. Hepimizin yapabildikleri farklı, sadece büyük kutsal laflarla değil de sıradan, hemen, şimdi yapacaklarımız daha mı makbul diye düşünüyorum.

***

Üç Soru”, Jon M.Muth, Butik Yayıncılık

10 yaş ve üstü