Sünnet nedir?
Sünnet, konumuzdaki anlamıyla erkeklerde penis uç kısmını (başını) örten ve koruyan üst derinin (prepusyum) kesilip alınmasıdır.

Sadece erkeklerde mi uygulanmaktadır?
Sünnet, Afrika kıtasının bazı bölgelerinde kadınlara da uygulanmaktadır.

Kadın sünneti hala uygulanmakta olan bir işlem midir?
Halen Mısır, Sudan gibi ülkelerde, özellikle Doğu Afrika’da bu işlem uygulanmaktadır. Şu an yılda yaklaşık üç milyon kız çocuğu, dini ve geleneksel sebeplerle sünnet edilmektedir. Ancak bu sayının her yıl azaldığı bilinmektedir, çünkü kadın sünneti erkek sünneti kadar savunucu bulamamakta ve ciddi bir yanlış olarak düşünülmektedir. Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü gibi dernekler kadınlara ciddi sağlık problemi oluşturduğu düşüncesiyle bu işlemi tamamen durdurmaya çalışmaktadır.

Erkek sünneti nerelerde yapılmaktadır?
Din, ırk gözetmeksizin Avustralya’dan Amerika’ya kadar hemen bütün ülkelerde yapılmaktadır. Musevi ve Müslüman halkın daha fazla bulunduğu ülkelerde daha sık olmakla beraber, Amerika Birleşik devletleri, Güney Kore gibi ülkelerde de yüksek oranlarda yenidoğan sünneti yapılmaktadır.

Kadın sünnetinde belirgin azalma var, peki erkek sünnetinde istatiksel veriler nasıl?
Erkek sünnetinin dini gerekçelerle yapıldığı Müslüman ve Musevi ülkelerde herhangi bir gerileme mevcut olmadığı gibi, artan nüfusla orantılı olarak sayı artmaktadır. Güney Kore’de 1950’den sonra yenidoğan sünneti başlamakta, halen yüzde 100 gibi bir oranda devam etmektedir. Amerika, Kanada gibi ülkelerde ise yenidoğan sünneti oranı yüzde 80 gibi oranlardan yüzde 60’lara inmiştir. Bu inişte Amerikan Çocuk Akademisi’nin sünnetin potansiyel yararları olan bir işlem olduğunu bildirerek her yenidoğan erkek çocuğuna uygulanmasına gerek olmadığını belirtmesi etkin rol oynamıştır. Benzer sebeplerle Kuzey Avrupa’daki bazı ülkelerde rutin yenidoğan sünneti yasaklanmıştır. Ancak son yıllarda açıklanan sünnetin, özellikle yenidoğan sünnetinin, HIV virüsünü de içeren cinsel yolla bulaşan hastalıklarda çok etkin koruyucu etkisinin olduğunun ispatlanması bu oranları tekrar yükseltmeye başlamıştır. Halen yılda on üç milyondan fazla erkek sünnet edilmektedir.

Dünyanın her yerinde sünnet aynı şekilde mi yapılmaktadır?
Yapıldığı yere göre ve dolayısıyla yapılma nedenine göre farklı şekillerde yapılmaktadır. Hepsinde ortak nokta sünnet derisinin, yani penis ucundaki prepusyumun kesilmesidir. Ülkemizde ve en çok uygulandığı haliyle sünnet derisi glans ortaya çıkacak kadar alınarak yapılmaktadır. Nijerya gibi bazı Afrika ülkelerinde mukoza da tamamen alınmakta, Arabistan Yarımadasının güney bölgelerinde ise penis derisi tamamen yüzülmektedir. Avustralya yerlilerinde ise sünnet iki aşamalı yapılmakta, birinci aşamada sünnet derisi kesilmekte, ikinci aşamda ise idrar borusu (üretra) penisin dibine kadar alttan yarılarak açılmaktadır.

O zaman genel olarak sünnet neden yapılmaktadır?
Dünyanın değişik bölgelerinde, gerek sosyal sebeblerden, gerek dini nedenlerden gerekse tıbbi açıdan daha sağlıklı olduğu düşünüldüğü için değişik nedenlerle bu cerrahi işlem uygulanmaktadır. Tarihte köleleri belirlemek, yeniden doğuş ve uzun yaşam için adak, sembolik kastrasyon amaçlı sebeblerden yapılmış olmakla beraber günümüzde bazı kabile ve toplumlarda karşı cinse çekici olmak, hijyen, ana kuzusu olmaktan kurtulmak, cesaret gösterisi, erişkinliğe geçiş ve menstruasyonu taklit amaçlarıyla yapılmaktadır.

Sünnet nereden çıkmıştır?
Toplumda genel olarak kabul edilen görüş dinlerle ilgili olduğu şeklindedir. Ortak inanış ilk sünnetin İbrahim Peygamber ile Tanrı arasındaki anlaşmadan dolayı olduğudur. Oysa bütün dünyaya yayılmış olan, Güney Deniz Adalıları, Sumatralılar, Mayalar, Aztekler, İnkaları içeren, Avustralya Aborjinlerinden bazı Amerika Yerli kabilelerine kadar uzanan bu geniş yelpaze dinlerin yayılımına pek de uymaz . Kayıtlı tarihe baktığımızda ilk sünnetin milattan yaklaşık 2500 yıl önce Mısır’da olduğunu görürüz. Halbuki dünyamız ve insanlık çok daha eskidir, üstelik bu en eski sünnet kayıtları ilk ne zaman ve nasıl olduğunu açıklamaz. Uygulamanın kaynağı, tarihin derinliklerinde kaybolmuştur. Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgilere, Amerikan Hastanesi yayınlarından basılan, “Erkek Sünneti, İnsanlık Tarihindeki Hikayesi” isimli kitaptan ulaşılabilinir.

Bahsettiğiniz kitap hekimlere yönelik bir kitap mıdır?
Hayır, tamamen anlaşılır bir dille, bir dede ile torununun diyalogları şeklinde yazılmış, herkesin okuyabileceği bir kitap. Sünnetin nereden çıktığını, dinlerdeki yerini, mitolojide geçen hikayeleri, sünnetin cinsellik ve sağlık üzerine etkileri gibi güncel birçok konuyu içeriyor.

Ülkemizde sünnetin yapılma sebebi nedir?
Çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu ülkemizde genel olarak baktığımızda ilk neden dini gereklilik ve geleneksel olarak toplumda sosyal bir yükümlülük olarak görülmesidir. İki yıllık bir sürede hastanemizde yenidoğan sünneti yaptırmış çocukların ailelerine doldurttuğumuz anket formlarında din, hijyen ve daha sağlıklı olduğunun düşünülmesinin ön plana çıktığını gözlemledik.

Sünnetin sağlık amaçlı uygulanmaya başlanması hangi sebeblerle olmuştur? Günümüzde düşünülen nedir?
Penis ucundaki siğillerin sünnet yapılarak tedavi edilmesi 1267‘de tıp kitaplarında geçmekle beraber, sünnetin tıbbi gereklilik olduğu belirtilerek doktorlarca yapılması 19. yy ikinci yarısında görülmeye başlanır. Tarihte birçok problemin çözümü sünnette aranmıştır. 1860’lar ve 70’lerde epilepsi (sara), fimozis, penis kanseri, mastürbasyon, felç, kalça çıkığı, sindirim problemleri; 1880’ler – 1900’lerde omurga eğriliği, demans, yatak ıslatma, astım, frengi, inkontinans, kabızlık, uykusuzluk, gece kabusları sünnet ile tedavi edilmeye çalışılmıştır. 1940’larda cinsel yolla bulaşan hastalıkların Kanada ordusunda sünnetlilerde yüzde 52, sünnetsizlerde yüzde 75 oranında bulunması sünnetin koruyucu etkisi olduğunu düşündürmüştür. 1980’ler ve sonrasında HIV, HPV ve idrar yolu enfeksiyonlarına karşı sünnetin koruyucu etkisi olduğu görüşü ön plana çıkmıştır..

Sünnet hangi yaşlarda ve nasıl yapılmalıdır? Sizin uygulamanız nedir?
Hekim olarak en sık karşılaştığımız soru sünnetin gerekli olup olmadığından ziyade, eninde sonunda sebebi ne olursa olsun sünnet yaptırılacağı durumda karar verilemeyen noktanın zamanlama meselesi olmasıdır. Hastane deneyimlerimiz ve literatürler ışığında yaptığımız değerlendirmede, yenidoğan döneminde (doğumdan ilk bir aya kadar geçen süre), çok yüksek oranda yenidoğan sünneti yönünden memnuniyet belirtilmiş ve bu deneyimi yaşayanlar işlem sonrasını çok rahat geçirdikleri için tüm ailelere önermişlerdir. Yenidoğan döneminde sünnet işlemden 45 dakika kadar önce sürülen anestezik bir kremden (EMLA) sonra, halk arasında “çan” adı verilen (Gomco Clamp) bir alet yardımıyla yapılmaktadır. Sünnet derisinin iki metal parça arasında sıkıştırılması sonucunda bu işlem yapıldığı için sıklıkla ek dikiş konulmasına gerek kalmamaktadır.

Pedagoglar üç ile altı yaşları arasında, erkek çocuğunun psikolojik gelişim süreci içerisinde kendi cinsel kimliğini tanımaya başladığı yaş olması ve babayla yarış içerisinde olduğu dönem olmasından dolayı sünneti önermemektedir. Ancak bu görüş daha çok lokal sünnet olan çocuklar için geçerlidir. Genel anestezi altında yapıldığında herhangi bir psikolojik travmaya maruz kalınmadan medeni bir şekilde bu cerrahi işlem atlatılabilinir. Nitekim hastanemizde çocukluk yaş gruplarındaki sünnetler genel anestezi altında yapılmaktadır. Biz ön muayene esnasında hem çocuğun sünnet olmasını engelleyecek bir problem olup olmadığını kontrol ediyoruz, hem de çocuğa sünnet günü ve sonrasında neler yaşayacağını aşama aşama anlatıyoruz.

Son söz olarak verebileceğiniz mesaj nedir?
Dünyanın en eski ve en çok yapılan cerrahi işlemi olan sünnet, bütün gereklilik, yararlılık tartışmalarına rağmen yapılmaya devam edilecektir. Ancak sık yapılması, basit bir girişim olduğunu düşündürmemeli, sünnetin bu işin eğitimini almış doktorlarca uygun şartlarda yapılması gerekmektedir. Özellikle yenidoğan sünnetinin kolay görülmesi sonucu uzman olmayan kişilerce yapılması ciddi sorunlara yol açabilir. Büyük çocuklar mümkünse genel anestezi altında yapılmalı ve böylece komplikasyon oranlarının en aza indirgenmesi sağlanmalıdır.