“Reclaiming the streets” (Sokakları geri almak) filozof Marshall Berman’ın 1981’de yayınlanan Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor kitabında formüle ettiği ve kabaca şehrin sokaklarının, o şehirde yaşayan insanlara ait olduğunu hatırlattığı cümlesinden esinlenerek başlayan bir hareket. İngiltere’de 1990’ların başlarından itibaren bir grup aktivist, sokakların otomobillere değil insanlara ait olduğunu hatırlattıkları bir dizi eylem gerçekleştirdiler. Asıl amaç ise şehre yüklenen ekonomik değerin, şehrin insan etkinliğinin alanı olarak değerini giderek ötelemesiydi. İngiltere’nin Bristol şehrinde yaşayan iki anne ise çocuklar için giderek daha tehlikeli hale gelen sokakları onlara iade etmek için yepyeni bir hareket başlattı. “Reclaiming the streets for kids”, Türkçesi “sokakları çocuklara iade etmek.”

Alice Ferguson ve Amy Rose, Bristol’lü iki anne. Sokakların yalnızca büyüklere ve onların otomobillerine ait olmadığını hatırlatmaya çalışıyorlar bütün şehre. 2010’da hayata geçirdikleri Playing Out (Dışarda Oyna) eylemiyle diyorlar ki “Trafiğin alanı genişledikçe, çocukların oyun oynayabilecekleri alanlar daralıyor. Ve çok az insan bunun büyük bir sorun olduğunu fark ediyor.” Elbette soruna kökten bir çözüm bulmaları çok zor. Ancak sokakların aslında çocuklara ait olduğunu “Reclaiming the streets” hareketinden ödünç aldıkları bir eylemle hatırlatıyorlar. Belli günlerde kendi inisiyatifleriyle bir sokağı trafiğe kapatıp oyun oynamaları için çocuklara veriyorlar. Skooterlarıyla, kaykaylarıyla ve bisikletleriyle sokağı işgal eden çocuklarsa asık yüzlü ve kirli nefesli trafiğe birkaç saatliğine meydan okuyorlar. Üstelik anneler ve çocukları bu eylem için hafta sonunu da beklemiyorlar. Hafta içi akıllarına estiği bir gün şehre müdahale ediyorlar. Çocukların da katılımıyla eylem tam bir sokak partisine dönüşüyor.

Alice Ferguson ve Amy Rose’un ikişer çocukları var. Mesleği çevre danışmanlığı olan 40 yaşındaki Alice, hikayenin nasıl başladığını anlatıyor: “Amy ve ben sık sık bahçe önünde karşılaşıp sohbet ediyorduk. Derken sohbet çocukların kendi mahallelerinde daha bağımsız olmalarını nasıl sağlayacağımız meselesine kaymaya başladı. Derdimiz çocukların belli bir vatandaşlık ve aidiyet kültürünü edinebilmeleriydi aslında. Ancak sokaklarında oynayamadıkları bir şehre ait olmayı nasıl başaracaklardı ki?”

Amy ise 45 yaşında ve teyatro yönetmeni. Fikir büyük ölçüde onun sokak performanslarıyla ilgili deneyiminden geldi. Akıllarına estiği bir vakit bir vatandaş inisiyatifi olarak sokağı trafiğe kapatırken çocuk oyunlarına açacaklardı. Eylem için harekete geçtiklerinde ilk olarak bir broşür yapıp mahallelerindeki herkese dağıttılar. Çocukları ve aileleri sokak partisine davet ettiler.

Amy ilk başta endişeli olduklarını da ekliyor: “Endişe ettiğimiz şey çocukların nasıl oyunlar oynayacaklarını bilememekti. Derken bu konuda çocuklara güvenmeye karar verdik, ne yapacaklarını, nasıl oynayacaklarını elbette bizden iyi bileceklerdi. Yaptığımız tek şey onlara alan açmak oldu. Derken biz sokağı trafiğe kapattıktan sonra çıkıp gelmeye başladılar ve ilk kez o zaman mahallemizde aslında ne kadar çok çocuk olduğunu gördük. Ve elbette ne yapacaklarını gayet iyi biliyorlardı.”Yedi yaşındaki Emmalin hikâyeyi kendi açısından anlatıyor: “Dışarda oynamaya bayılıyorum. Oynamak için daha çok yer var ve daha çok arkadaşım oluyor. Şu anda mahallede outran hemen bütün çocukları tanıyorum. Çünkü sokakta oynarken karşılaşıyoruz.”

Aynı mahalleden Neil Adams, arabası olmasına rağmen hareketi destekliyor. Hatta arabasının yıkanması işini bir yandan trafiği bloke ederken bir yandan çocuklarla oynayabileceği bir fırsata çevirmiş. Karısı Jessika henüz iki haftalık bebeğiyle sokaktaki çocukları izleyip komşularıyla konuşuyor: “Oğlum Dylan’ın olabildiğince özgür büyümesini istiyorum. Şimdi mahalledeki büyük çocuklarla futbol oynuyor ve bu ona kendisini iyi hissettiriyor. Çocukların bir arada ne kadar neşeli ve yaratıcı olduklarını görmek insanın içini rahatlatıyor.” Jessica, her çocuğun anne, baba ya da öğretmen gözetimi olmaksızın diğer çocuklarla iletişebileceği bir ortama ihtiyaç duyduğu düşüncesinde.

Sokak işgali mahallede pratik olarak şöyle gerçekleşiyor: Mahallenin dondurmacısı bir dondurma arabasıyla mahalleyi ikiye bölen ana caddede beliriyor. Ardından gene mahalleden birkaç minibüs ya da araba sokağı dondurmacının ardından kapatmaya başlıyorlar. Dondurmacı hem çocuklara hem de eylem dolayısıyla yolda durmak zorunda kalan sürücülere ücretsiz dondurma dağıtıyor. Derken çocuklar beliriyor ve akla gelen ve gelmeyen her yöntemle eğleniyorlar. Ebeveynler ise bir yandan arabalardaki şoförlerle sohbet edip dertlerini anlatırken bir yandan da kendi aralarında sohbet ediyorlar. Amy, eylemin sadece bir başlangıç olduğunu, çocukların yalnızca bu eylem sırasında oyun oynamalarının elbette yeterli sayılamayacağını söylüyor. Eylemin amacı şehrin çocuklara da ait olduğunu göstermek, bu konuda bir bilinç yaratmak ve elbette bu bilinci şehrin idaresinde de görünür kılmak. “Biz 30 yaşların üstünde olanlar sokakta arkadaşlarımızla oynadığımız oyunları hatırlıyoruz. Ama daha gençlerin böyle bir anısı yok. O anılar olmadan aslında neyi kaybetmekte olduğumuzu da anlamıyoruz. O yüzden bu meseleyi ya şimdi gündeme getiririz ya da sokakları tamamen kaybederiz.”

Çeviri: Uzunçorap (kaynak)