ABD’de her yıl yaklaşık 40 bebek, anne ya da babaları tarafından bebek koltuğunda unutuldukları için hayatlarını kaybediyor. Uzmanlar, bu vakaların ardında dikkatsizliğin değil, stresin bulunduğuna dikkat çekiyor…
Telaşlı olduğunuz günlerde pek çok şey aklınızdan çıkıp gidebilir, peki böyle bir zamanda kendi bebeğinizi bir yerde unutabileceğiniz aklınıza gelir mi?
Buckinghamshire’dan 36 yaşındaki Emma Taylor, kendi başına gelene kadar böyle bir şeyin imkânsı olduğunu düşünüyordu. Kendi şehrindeki iş bulma kurumunda çalışan Emma, 41 yaşındaki televizyon yapımcısı Tom’la evli ve çiftin üç yaşında Josh adlı bir oğulları var.
“İki yıl önce, Tom ve ben çok güzel bir kilisede evlendik” diye anlatıyor Emma, “Herşey çok güzeldi. Düğünün heyecanı içindeydik. Arabaya bindik. Evden 10 kilometre uzaklıktaki kiliseye vardığımızda, olabilecek en kötü durumla karşılaştık. Josh’u unutmuştum. Paniğe kapıldım. Gün boyunca kafamda bir sürü şey vardı, ama bunu bir türlü anlayamadım, nasıl olmuştu da Josh’u unutabilmiştim. Kardeşimi aradım, eşimin sağdıcıydı, ağlamaktan ölecek gibiydim, ne olduğunu anlattım, töreni durdurduk ve gerisin geri eve döndük. Eve dönüş yolunda olabilecek en kötü şeyler geldi aklıma, hatta Josh’un oyun için kullandığımız kalemlerden birini alıp kendisine zarar verebileceğini bile düşündüm… Merdivenlerden mi düşmüştü yoksa? Bir şekilde kendini yakmış bile olabilirdi. Korkunç ve sonsuz ihtimaller geçiyordu aklımdan. Kapıyı açtım ve eve girdik. Oturma odasında, yerde sakince oturmuş elindeki bir parça tostu yiyordu… Ağlayarak ona sarıldım. Bütün o kötü ihtimaller bir anda çıktı aklımdan. Çok şanslıydım.”
Ne var ki, Dr. Karen Murphy, Emma kadar şanslı değildi. Mutlu bir evliliği ve üç çocuğu vardı. Emily 11, Abigail 9 ve Ryan da 2 yaşındaydı. Karen ise tecrübeli bir veterinerdi. 17 Temmuz 2011 günü korkunç bir şey geldi başlarına… Karen evden çıkıp, çok da uzak olmayan iş yerine sürdü arabasını. Yol üzerinde Ryan’ı yuvaya bırakmayı planlıyordu. Saat 16.00 gibi eve döndü. Kocası Mark’tan gelen bir telefonla paniğe kapıldı. Mark, yuvaya Ryan’ı almak için gitmiş ancak bebeği orada bulamamıştı.
O anda Karen’in dünyası alt üst oldu. Korkunç bir şey yaptığının farkına varmıştı. Arabasına koştu. Ryan’ı, arabanın bebek koltuğunda buldu. Onu tanıyan herkes Karen’in ne kadar ilgili ve müşfik bir anne olduğunu biliyordu, bebeği yedi saat boyunca arka koltukta unutabileceği kimsenin aklına gelmezdi. Ryan arka koltukta aşırı sıcaktan dolayı hayatını kaybetti. ABD’nin Virginia eyaletinde yaşayan Karen hakkında, 40 yıl hapis istemiyle açılan ihmal davası devam ediyor.
Eşi Karen’in en büyük destekçisi mahkeme sürecinde, diğer aile üyeleri ve arkadaşları da Karen’in bilerek böyle bir şey yapmayacağını söylüyor. Mark’a göre vaka trajik bir kaza, ama suç değil. Dahası, Karen o günden bu yana bir cehennem hayatı yaşıyor. Kaza eseri de olsa kendi çocuğunun ölümüne sebep olmak, herhangi bir mahkemenin verebileceğinden çok daha ağır ve hayat boyu sürecek bir ceza…
Karen ve Emma’nın yaşadıkları durum Bebek Unutma Sendromu (Forgotten Baby Syndrome, FBS) olarak biliniyor ve düşündüğümüzden çok daha fazla insanın başına geliyor. Sebebi ise kuşkusuz gündelik hayatın giderek daha fazla hızlanması ve karmaşıklaşması…
FBS vakalarının çok büyük bir bölümü ABD’de gerçekleşiyor. 1990’dan bu yana 600 FBS vakasının ölümle sonuçlandığı biliniyor. Geçen yıl ise İtalya’da iki FBS vakası bebek ölümleriyle sonuçlandı.
Vakalardan birinde, üniversitede öğretim üyesi olarak çalışan Lucio Petrizzi, 22 aylık kızı Elena’yı yuvaya bırakmak üzere evinden çıktı. Ancak yuvaya bırakmak yerine 5 saat boyunca arabanın içinde kalan Elena, yine aşırı sıcaktan dolayı hayatını kaybetti. Lucio polise verdiği ifadede şunları söylüyordu sürekli: “Nasıl olduğunu bilmiyorum. Sanki biri beynimin fişini çekmiş gibiydi.”
Bebek unutma vakaları daha çok annelerin başına geliyor ve araştırmalar gebelikle birlikte beynin hatırlama-unutma kapasitesinin değiştiğini ortaya koyuyor. Ancak aşırı stresli, iş yoğunluğu altında sıkışmış gündelik yaşam unutkanlığı arttırabiliyor.
FBS konusunda araştırma yapan, South Florida Üniversitesi moleküler fizyoloji profesörü David Diamond, bu sendromun kolaylıkla suç olarak nitelendirilemeyeceğini söylüyor ve durumu şöyle açıklıyor: “Bellek bir makinedir ve hiç de kusursuz değildir. Cep telefonunuzu bir yerde unutabiliyorsanız, muhtemelen çocuğunuzu da unutursunuz.”
Diamond, bazı vakalarda beynin en sofistike bilgi-işlem merkezinin kimi durumlarda, beynin en ilkel bölümünü oluşturan bellek sistemine karşı adeta bir savaş açtığını söylüyor. Beynin kendine özgü bir yargılama süreçlerine sahip olduğunu da kaydeden Diamond, bu mekanizmanın daha gelişkin parçalarının daha ilkel parçaları domine etmeye çalıştıklarını ifade ediyor. Beynin kendi iç hiyerarşisinde düşünen, analiz eden prefrontal korteksin bulunduğunu, ondan hemen sonra yakın belleği yöneten hippocampus’ün geldiğini anlatan Diamond, en altta ise “basal ganglia” adı verilen ve bilinçli olmayan etkinlikleri idare eden merkezin yer aldığını ifade ediyor.
Diamond’a göre, basal ganglia bir tür otomatik pilota benziyor. Çünkü tekrarlanan, rutin etkinlikleri düzenliyor. Öte yandan prefrontal korteks ve hippocampus gün içerisinde yapacaklarımızı planlıyor. Normal koşullar altında uyumlu bir orkestra gibi çalışan bu bölgeler, kronik stres ataklarında ise beynin daha gelişkin ve hiyerarşide daha yukarıda olan bölgelerinin diğerlerini baskılayarak işlevsiz hale getirmelerine neden oluyor. Diamond böylesi bir durumda normal koşullar altında annelik ya da babalık sorumluluğunun ne kadar gelişkin olduğunun durumu kurtarmaya yetmeyebileceğini söylüyor: “Bu noktada önemli olan stres, duygu durumu, uykusuzluk, rutinlerdeki değişiklikler vs. ile oluşan kombinasyon. Basal ganglia rutinini yerine getirmeye çalışıyor ama bir yandan da bilişsel bölgeler de zayıflamış durumda. Beynin en yaralanabilir bölgesi olan hippocampus adeta aşırı yükleniyor. Tıpkı bir bilgisayar gibi düşünebilirsiniz. Hafıza resetlenmeden bu durumdan çıkmanız mümkün değil. Çocuğun ağlaması, birinin araması vs. işlevleri düzenlemeyi sağlayabilir.”
Ne yapmalı?
Yılda yaklaşık 40 bebeğin ölümüne neden olan FBS tuzağına düşmemek için neler yapılabileceği konusunda şu öneriler dile getiriliyor:
– Varsa çocuğun bakıcısı ya da size bakımda yardımcı olan başka birinin çocukla yola çıktığınızda sizi aramasını sağlayın. Ya da yuva yetkililerini, çocuğun bırakılmadığı, geciktiği günlerde sizi mutlaka aramaları konusunda uyarın.
– Eğer çocukla yola çıkan eşinizse, onu mutlaka arayın ve nasıl olduklarını sorun.
– Arka koltukta çocuk olduğunu hatırlatan görsel bir nesneyi gözünüzün önünde ya da yan koltukta bulundurun.
– Çantanızı bebek koltuğunun yanına koyun.
– Gideceğiniz yere vardıktan sonra eşinizi ya da bebeğin bakımını birlikte üstlendiğiniz kişiyi arayın.