“Lale devri çocuklarıyız zamanımız geçmişşşş” deyip geçmiyoruz. Çiçek minvalinde yazacağımız yazıların ilkini laleye ayıralım. Hindistan’dan çıkıp Uzak Asya’yı geçip burnunu Hollanda’ya uzatan; bir devir açıp bir devir kapatan; bir zamanlar borsası bulunan ve bir soğanı bir servet eden bu müstesna çiçeği ekmek için son günler…
Çiçekler içinde ille bir şöhretten bahsedeceksek, bu ünvanı açık ara “lale” alır. Adına bir devri, borsası, Lalezar diye anılan bahçeleri, yarışmaları var.
Şubat sonundan başlayıp çok çok Nisan ortasına kadar dayanan laleyi ekmek için son günler. Soğanı bugünlerde alıp ektiniz ektiniz. Şimdiden soğanların ucundan ufak ufak çıkmaya başlayan filizler mart ortasında iyice büyümüş ve tatsızlaşmış oluyor.
Aslında lale/ sümbül/ çiğdem/ nergis soğanlarını Aralık ortasından itibaren ekmeye başlamakta, biraz soğukla yüzlemekte fayda var ama yine de çok bir şey kaçmış sayılmaz. Soğan almak için bir çok adres var; yapı marketler ve tabii ki Ankara’da Hal civarı, İstanbul’da Mısır Çarşısı. Üstelik artık internet siteleri üzerinden de sipariş verilebiliyor. Oradan alınan soğanların yanılma şansı da çok az. Siyah diyorsa, siyah. Öyle bir denk gelmek.
Şimdi laleyi aldınız, ektiniz, çıktı, baktınız, sevdiniz. Soldu gitti. Hoyratlık edip de soğanı bir kenara, toprağı bir kenara fırlatmayın. Bütün soğanlı bitkilerin ömrünün bir seneyle sınırlı olmadığını bilip, balkonun ya da evin fazla sıcak olmayan bir köşesinde dinlenmeye alın. Böylece gelecek sene zamanında ekme ve yeni lalelere kavuşma şansınız olur.
Kendi bir devir yaratacak kadar iddialı ama bakımı için bir şey yapmaya gerek yok. Su bile istemiyor desem yeri. Yine de siz laleye kaktüs muamelesi yapmayın, arada (mesela haftada bir) su verin.
Lale çıktı, çok beğendiniz, hemen koştura koştura içeri aldınız, ertesi sabah baktınız ki çiçeğin boynu bükük. Endişeye mahal yok. Balkona çıkarıp soğuğu gösterin yeterli. Soğukta lalenin ömrü 4 haftaya kadar uzuyor.
Soğanlı bitkilerden devam edeceğiz, haftaya.