Sizden zorbalığın çocuklar üzerindeki yıkıcı etkilerini açıklamak için konuyu destekleyen bir materyal istemiş olsaydım, aklınıza bir meyve tabağına uzanmak gelmezdi.
Fakat, Birmingham’da yaşayan bir öğretmen çocuklara zorbalığı böyle anlattı.
Rosie Dutton, farkındalık eğitimi veren bir öğretmen. Geçtiğimiz hafta, sosyal medya hesabında, zorbalık hakkında verdiği ders ile ilgili bir paylaşımda bulundu.
İsterseniz, Dutton’un öğrencilerine farklılıklardan bahsettiği o harika derse gidelim:
Bugün sınıfta çocuklara iki elma gösterdim. Çocukların dersten önce elmalardan birisini sürekli yere düşürdüğümden haberleri yoktu; iki elma da mükemmel bir görünüşe sahipti. Çocuklar da iki elmanın birbirinin aynısı olduğunu söylemişti; ikisi de kırmızıydı, boyları aynıydı ve çok lezzetli görünüyorlardı.
Dersten önce yere düşürdüğüm elmayı aldım ve çocuklara bu elmadan hoşlanmadığımı, elmanın iğrenç olduğunu, renginin çok kötü durduğunu ve sapının da çok kısa olduğunu söyledim. Elmadan hoşlanmadığımı söyleyerek onların da hoşlanmamasını istediğimi söyledim. Onlar da benim bu düşüncelerim karşısında tahmin ettiğiniz şeyi yaptılar: elma ile ilgili kötü şeyler söylediler.
Çocukların bir kısmı deli olduğumu düşündüler; elmayı sınıf içerisinde dolaştırdık.
“İğrenç kokuyorsun”, “Niye dünyaya gelmişsin ki?” ve “İçin de kurt doludur şimdi senin” gibi nefret dolu şeyler söyledik. Elmayı bu sözlerle resmen paramparça etmiştik. Zavallı elmaya üzülmeye başlamıştım. Daha sonra diğer elmayı dolaştırdık. Ona da, “Çok güzel bir elmasın”, “Kabuğun harika” ve “Rengin ne kadar güzel” diyerek diğer elmaya yaptığımızın tersini yaptık.
Dersin sonunda çocuklara iki elmayı yan yana gösterdim ve elmaların benzerlikleri ve farklılıkları hakkında konuştuk; her şey aynıydı: iki elma da birbirinin aynısıydı. Daha sonra elmaları kestim. İyi davrandığımız elmanın içi parıl parıl parlıyordu, taze ve suluydu. Kötü şeyler söyleyerek rencide ettiğimiz elma ise ezik ve çürüktü. O an çocukların kafasında bir şimşek çaktı. Anlamışlardı, elmadaki ezikler ve çürükler aslında başkalarının bizlere kötü kelimelerle veya davranışlarla yaklaştığında içimizde deneyimlediğimiz acı şeylerdi. İnsanlar ve özellikle çocuklar zorbalık ile yüz yüze geldiklerinde, kendilerini gerçekten mutsuz hissederler; kimseye yaşadıklarını ve hissettiklerini anlatmazlar. Belki de o elmayı kesmeseydik, bu acıyı hiç öğrenemeyecektik.
Geçtiğimiz hafta yine çocuklara bir başkasının kötü sözlerinden incindiğimi söyledim. Anlaşılmıyordu, gülümsüyordum ama ne kadar gülümsemeye çalışsam da içim öyle değildi.
Elma bunu gerçekleştiremeyecek belki ama biz bunu engelleyebiliriz. Çocuklarımıza, incitici şeyler söylemenin iyi bir şey olmadığını öğretebiliriz. Zorbalığı engellemeye çalışmadığımız takdirde biz daha çok zarar görürüz. Lütfen, duyarlı ve başkalarının duygularına saygılı çocuklar yetiştirelim.
Dilin kemiği yok ama dil denen şey kalbi paramparça edebilecek kadar güçlü. Lütfen, söylediğiniz her şeye dikkat edin.