Bu yaz deli gibi çalışmaktan, evden merkeze ve plajlara az inebilmeme rağmen turistik gözlemlerim oldu. Daha güzel, daha mutlu, daha adil, sevgi dolu yeni sezonlar için gelsin.

Sevgili turist,

– Bozcaada sokakları Arnavut kaldırımlı olup iğne topuk için son derece elverişsizdir. Yürüme stilin senin bileceğin iş, ama bilesin ki senin her bir dakikalık gayretin, ada trafiğine on dakikaya tekabül, 34 plakalı araçlar genelde feci kızgın bilesin.

– Burası da güzel memleketimin güzel bir beldesi. “Dharma Institute/ Others/ Survivor ehehe” gibi espriler sinir bozucu. Kışın bir lodosta gel de tanıştırayım Hugo’yu.

– Her şeyin fotoğrafını çekmeye özgürsün tabii. Ama kızımınkini çekerken bana bir danış lütfen. Ben senin yakışıklı kocana “ay ay ay bak tam feysbukluk adam” diye haykırıyor muyum?

– Kirpileri ezme, endemik cinayettir, yavaş.

– Sakızlı, bademli kurabiyenin adalı çocuklar için hiç enteresan bir tarafı yok. Çocuğumuzun ağzına illa ki bir şey tıkıştıracaksan badem al, boğazına güzel bir şey girsin çocuğun.

– Akıl almaz yerlerde zort diye durup üzümlere dalmamanı tavsiye ederim. Üzümlere kükürt diye bir şey atıyorlar. Yıkamadan yediğin zaman senin için iyi olmaz.

– Biz burada kornaya basmıyoruz, sen de basma. Bozcaada merkez yerleşkesi daracık sokaklarıyla güzeldir. O sokaklarda fotoğraf çekmeyi sevdiğine göre dikenine de katlanabilirsin herhalde, değil mi? TEM’de güzel fotoğraf çektin mi hiç, düşün.

– Restoranda tabakta bıraktığın ahtapotları/ kalamarları ne emeklerle çıkarttıklarına bizzat şahidim. Ziyan edeceksen yan masaya uzat, mideye indiririz. Bir de çok kalabalıktaki siparişlerinde az biraz sabredeceksin. İstanbul’da hiç mi taksi beklemedin? En azından sonunda güzel yemek var, egzoz ve Gülben Ergen değil.

– Otelci arkadaşlarıma çok yükleniyorsun. O horozu özelikle senin pencerenin dibine koymuyorlar, odan kuzeye de baksa, güneye de baksa rüyan muhtemelen aynısı. Sevgili arabandan ayrılacağın süre 8-10 dakika (henüz arabayı otelde yatırma teknolojisi yok maalesef)

– Şişelerin dibini görmene karşı değiliz, ancak ertesi gün boşları ormandan ve plajdan toplamaktan son derece yorgunuz. Ben senin oraya gelip, içip içip balkonuna atıyor muyum?

– Plastik poşete aşıksın, kese kağıdı üvey evlat. Burası 37 km2’lik bir toprak parçası. Gözünü seveyim. Azıcık bir google’la. Bir zahmet.

– Evet, rüzgar var, deniz soğuk. M.Ö. 3000’den beri böyle. Topluca nefes üflemiyoruz. Denize buz da atmıyoruz. Ne yapalım?

– Yollarda kuduz gibi araba sürmenin alemi yok. Arkadaşlarımızın canı yandı bu yaz. Çok üzgünüz. Hepsi endemik ötesi, dünyada bir benzeri daha yok.

– Ola ki Ela ve benimle tanıştın. Evet, benzemiyoruz ama valla bakıcısı değilim, biyolojik annesiyim. Kesin bilgi.

– Baldırlara özgürlük. (Sen anladın abla)

– Şarap Tadım Festivali’ni kendi kendimize iptal etmedik. Tayyip’e soracaksın hesabı.

– Zaman dediğin şey her toprak parçasında akıyor. Orada belki hızlı, burada belki biraz yavaş. Orada belki vahşi, burada belki sakin. Orada karmaşık, burada kolay. Zaman değirmeni adada değil, şikayetler Greenwich’e lütfen.

Sadeliğe ve samimiyete inanan, kışın tatlı insanlarının kalbini yazın da aynı serinlikte muhafaza edebilecek, onları bize saklayacak güzel turiste hürmetle.