Tam Noel Baba meselesi üzerine yazmaya başlamıştım ki, medyada Noel Baba figürünün bolca yer almasının müsebbibi olarak laikliğe işaret eden, yılbaşı kutlamalarının “kutsanmaya” başlamasından şikayet ederken, “Burası gâvur memleketi mi, Müslüman bir ülke mi?” diye soran bir yazı okudum.
Günümüz Türkiye’sinde meselenin tüketim kültürünün kutsal mekanları olan AVM’lere, küresel kapitalizme, tüketim kültürüne vs. değinilmeden tartışılmasını hiç şaşırtıcı bulmadım. İlginç olan, aynı tartışmanın yaklaşık 80 yıldır devam ediyor olması.
20 Aralık 1936 tarihli Son Posta gazetesinde de benzer bir tartışmaya yer verilmiş. Son Posta’da eleştirilen belli ki laiklik değil, yazıda “züppelik” olarak tanımlanan Batı’ya özenme hâli :
“Noel geliyor, fakat bundan bize ne? Noelin dini mahiyetinden haberi olmıyan bazı aileler o gece evlerinde ağaç dikip süslemeyi ve çocuklarına hediye almayı âdet edinmeye başladılar. Hıristiyan ilinin icap ettirdiği bu âdeti bize bilerek sokmak züppelik, bilmiyerek sokmak ta gaflettir. (…) Kimdir bu Noel Efendi? Yahut kimdir şu uzun ak sakallı ihtiyar? (Son Posta, 20 Aralık 1936)”
Anlaşılan o ki, Noel Baba figürü Cumhuriyet’in kurulduğu dönemden bugüne bu ülkede hep bir eleştiri konusu olagelmiş. Eleştirilerin farklı dönemlerde hangi bakış açısıyla yapıldığı ise bu toplumun temel sorunsallarını anlamak için ilginç tarihsel veriler sağlıyor bize.
Oysa Noel Baba figürünün pek de öyle Hıristiyan gelenekleriyle filan bağlantısı yok. İlk olarak, Amerikalı karikatürist Thomas Nast’ın 1863 yılında çizdiği ve seküler motifler taşıyan Noel Baba figürünün,1930’da Coca Cola firmasının reklam kampanyası için adapte edildiği ve popülerleştirildiği biliniyor. Detaylı bilgi Okan Nalçacı’nın yazısından edinilebilir. Bu adaptasyon sürecinde, Coca Cola’nın marka rengi olan kırmızı beyaz kullanılıyor ve tüketicilerde geleneksellik algısı yaratabilmek için figür dinselleştiriliyor. Yaratılan Noel Baba mitinin ardında yatan amaç, 1929’daki Büyük Buhran’dan kaynaklanan toplumsal ümitsizliğin tüketiciler nezdinde aşılmasını sağlamak.
Liverpool John Moores Universitesi’nden Ian Stronach’ın Anthropology Today dergisinde yayımlanan Towards a Theory of Santa (2011) başlıklı makalesinde değindiği gibi, aslında Noel Baba figürü, içinde pek çok ikili karşıtlığı bir arada barındıran bir tüketim kültürü hayaleti. Buna göre Noel Baba miti hem seküler, hem dinsel; taşıdıkları hem meta, hem armağan; temsil ettikleri hem kutsal, hem dindışı; hem maddi, hem manevi. İşte bütün bu karşıtlıkların bir aradalığından doğan Noel Baba figürü, kapitalizm ile tüketim kültürünün meşrulaştırılması ve sürdürülmesi için ideolojik bir değer üretim mekanizması olarak işlev görüyor.
Noel Baba mitini anlamak için, bu figür üzerinden ne tür anlamların, kimler tarafından, hangi amaçlarla ve kimlerin çıkarı doğrultusunda dolaşıma sokulduğunun sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Bu soruları Althusser’in izinden giderek sorduğumda, Noel Baba üzerinden günlük yaşam pratiklerine sirayet eden, bir takım ritüeller ve gelenekler yaratılması suretiyle bağlanmamız istenen toplumsal düzenin kapitalizm ve tüketim kültürü olduğu sonucuna varıyorum.
[1] Yusuf Kaplan, 29 Aralık, Yeni Şafak
[2] bianet.org