Hüsrev Gerede’nin Teşvikiye köşesinde bir eczane vardır. Önünde de iki köpek yatar hep. İlyas’la mutad mahalle gezilerimizin uğrağıdır bu yaşlı, tembel ve kilolu iki köpek. Hep oradadırlar. Eczane, diğer esnaf, taksiciler, seyyar satıcılar, yoldan geçenler; hepsi sever bu köpekleri. İlyas ve ben böyle gördük.
Biz şimdi bu iki köpek nerede bilmiyoruz. Çünkü Mustafa Sarıgül oradan geçerken görmüş, sevmemiş. Çirkin göründüğünü düşünmüş. Esnaf, yayalar, seyyar satıcılar, İlyas ve ben öyle bulmuyoruz benim gördüğüm. Ama Mustafa Sarıgül öyle düşünmüş. Yerine de çok yaratıcı ve “güzel” bir çözüm bulmuş. Yahut buldurmuş. Kasa üstü taş. Köpekler yatamasın diye.
Şimdi o eczanenin önündeki duvar bir güzelleşti şapkanız uçar. O plastik kasalar o sevimli köpeklerden daha güzel şeyler demek ki. İki köpek evinden edilmiş kime gam?
Fotoğraftan da görebilirsiniz güzelliği.
Ben mahalleliden böyle dinledim hikayeyi. Ve bildiğim o köpeklerin yerinde plastik kasaların uyuduğu. Köpeklerin de ortadan yok olduğu.
Sarıgül bir yandan sokak hayvanlarına su ve mama kapları, barınaklar yerleştirirken takdir ve sempati toplamıştı. Hepimizden. Köpekleri evinden atarak bütün puanlarını yerle bir ettiği kesin.
Aynen, bütün planları silinmiştir. Bence yalnızca köpekleri evlerinden etmekle kalmamış, o sokağı da iki köpeğinden mahrum etmiş. Yuh olsun diyoruz!
Anlayamadım, kimse kaldırıp atamıyor mu o tepesinde taş duran kasaları oradan? Yerine köpeklerin suyunu mamalarını koyamıyor mu?
Bugün ben de baktım, kasalar duruyordu. O kadar kolay değil söylediğiniz Oya hanım. İnsanlar çeşit çeşit. Köpeklerin başına başka şeyler de gelebilir. Böyle bir hareket gelecekse yine o esnaftan gelmeli. Ama esnaf da korkuyordur tabii ki belediye başkanından.
Sokak köpeklerine kötü davranan belediye geleneği artık bitsin. Nedir bu yav.
Mustafa Sarıgül buraya çiçek koydurarak problemi “kökten” halletti!