Bir annenin hikâyesi – Anormal cinsel organla doğmuş bir kız ve ailesinin hikâyesi
Daha önce ultrasonda kız olacağını öğrendiğimiz için bebeğimiz doğduktan sonra kız mı, oğlan mı olduğunu sormadık bile. Yani, kız olduğunu varsayarak doktora sormadım. Babam elinde cep telefonuyla geldi ve kız kardeşime küçük kız yeğeninin doğduğunu haber verdik!
Hemşire pediatrinin bebeğimizi odanın dışında incelemek istediğini söyledi. Bu bana garip geldi, çünkü hamilelik/doğum kursunda eğer bir sorun yoksa bebeğin hiçbir zaman odanın dışına çıkarılmadığı söylenmişti, fakat nedense bir şeyin ters gittiğini düşünmedim. Kocamdan bebeğimizle birlikte gitmesini istedim. Uzun bir süre gözükmediler. Kocam erken döndü ve bebeğimin nerede olduğunu merak etmeye devam ettim.
Hemşire onu geri getirdi. Sonrasında bebeğime nasıl bağlanacağımı gösterdi. Beş dakika kadar sonra altı doktor ve hemşireler içeri girdi. Bir kadın elinde bir kutu kâğıt mendil taşıyordu. (Bunu görünce nabzım yükseldi, nefesim sıkıştı.) pediatri kendini tanıttı ve “yanlış bir şey var” diyerek söze başladı. Yan odadaki kadın doğum yapacağı için doğum odasından ayrılmamız gerektiğini düşündüm. Kız mı oğlan mı olduğundan emin olmadığını söyledikten sonra, buna CAH (Congenital Adrenal Hyperplasia) ve tuz eksikliğinin neden olduğunu, eksik hormonlardan, ekstra erkek organlarından vs. bahsetmeye başladı. Ne kocam ne de ben böyle bir şey duymuştuk! Sıcak bastı, yapış yapış hissettim ve kulaklarımda yüksek bir zil sesi duymaya başladım.
Pediatri ne demek istediklerini anlamak için bebeği görmek isteyip istemediğimizi sordu, biz de neden bahsettiklerini görmek için battaniyeler içindeki bebeğimizi soyduk. Vajina dudaklarının hemen üzerinde küçük bir çıkıntısı olan ve deliği olmayan bir kız diye düşündüğümü hatırlıyorum. Bütün bu zaman süresince, ağlamadığım halde hemşire kağıt mendil kutusunu yüzüme tutup duruyordu. Buna çok sinirlendim. Odadan çıktıklarında kocama “tuz hakkında ne diyorlardı” diye sorduğumu hatırlıyorum. Hormonların belirsiz cinsiyet organlarına sebebiyet vermesi hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ağladık, onun kız olduğunu bilmediğimi ve bir vajinası, rahmi ve yumurtalıkları olduğunu bilmeden ne kadar zor bir hayat yaşayacağını söyledim!
O akşam babam, üvey annem ve arkadaşlarımız (bir çift) aynı zamanda geldiler. Ahlayıp ohladılar. Onun ne kadar mükemmel olduğunu ve bir kıza çok benzediğini söylediklerinde dayanamayıp anlattım. “Bir sorunu var”. Doktorların onun kız mı oğlan mı olduğunu bilemediklerini söyleyemedim. Bununla yüzleşemedim ama onun bir kız olduğunu biliyordum. Eskiden de böyle güçlü hislerim olurdu ve bunlara inanırdım.
Ona hamileyken, onun benim gibi açık alanda spor yapmaya düşkün bir kız olduğunu biliyordum: benim gibi erkeksi bir kızdı! Bu beni mutlu ediyordu. Bize çifte uğursuzluk getirecek diye yüksek sesle söyleyemesem de, doğru gitmeyen bir şey olduğunu BİLİYORDUM. Lakin bir gün yaşlıca bir çift ve onların yetişkin sakat çocuklarını gördüğümde böyle bir problem olmadığından emindim.
Her neyse, onlara bebeğin vajinasının olmadığını ve test yapılması için ertesi gün 400 mil ötedeki çocuk hastanesine gitmemiz gerektiğini söyledim. Şaşırdılar, bir şey diyemediler ve uzun süre kalmadılar. Ailemin geri kalanına yakın oturmadığım için uğrayamadılar. Kız kardeşlerimden bir tanesi aradı ve ona gerçeğin bir bölümü olan vajina girişinin olmadığını anlattım. Ondan, şehirlerarası arayamadığım için diğer kız kardeşime beni aramasını söylemesini istedim. Diğer kardeşim hem aradı. Hemşireydi ve onunla çok yakındık. Ona tüm gerçeği anlattım ve yarın oraya geleceğimizi söyledim. Beni rahatlattı.
Personelin büyük bir bölümü kendimi rahatsız hissetmeme sebep oldu ve bize acıyor gibiydiler. Bir hemşire vardı, MUHTEŞEMDİ! Onu her düşündüğümde gözümden yaşlar akıyor! Çok doğal, rahat bir şekilde “bebeğinizin çoook özel bir yanı var!” dedi. Keşke ona böyle bir şeyi duymaya ne kadar ihtiyacım olduğunu söyleyebilseydim, hemen gitti. Kocam kardeşimde kalan babasına bebeğin doğumunu haber vermek için aradı. Kocam lafı dolandırmadan, “bazı şeyler çok belirsiz ve San Diego’ya götürüp kontrol ettirmemiz gerekiyor” dedi. 10 saatlik ve yorucu bir araba yolculuğuydu. Söylediğim gibi, pediatrinin söylediklerini anlamadık ve bütün bu zaman boyunca, hormonların böyle bir şeyin sebebi olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Hastaneye gitmede neden bu kadar acele ettiğimizi merak ediyordum. Geceyi kardeşimde geçirip ertesi sabah gidemez miydik? Hayır!
Doğrudan oraya gitmek zorundaydık. 11.00 de giriş yaptık ve kan alındı, bebek bezleri tartıldı. Asistanlar, ürologlar, genetikçiler, endokrinolog geldi ve gitti. Endokrinoloğun şöyle bir şey dediğini hatırlıyorum; “umarım bebeğiniz kızdır, yoksa ondaki şeyi penise çeviremeyiz.” Genetik olarak farklıydı ve toplumsal olarak farklı yetiştirilecekti, beni de korkutan buydu. Doğa anneyi aptal yerine koyabileceğimizi düşünememiştim. Tüm bunlar, John Money’in araştırmalarını vs.’yi araştırmadan ve öğrenmeden önceydi.
Ultrason sonuçları geldi, bir vajina, rahim ve yumurtalıklar! Heyyooo! CAH’lı bir kız olduğunu gösteren genetik sonuçların çıkması üç günü aldı. Endokrinolog bizi oturttu ve çok fazla erkeklik hormonuna neden olan yolların ve tıkanıklıkların oluşturduğu belirsiz cinsiyet organını çizdi. Neyi varsa, kontrol edilebildiği ve (utanarak söylüyorum) bilinen, duyulan ve adı olan bir şey olduğu için kendimizden geçtik. Kendimi o kadar da yalnız hissetmedim. Yani, bunu araştırabilir miyim? Telefon ağı kız kardeşimin diğer herkese (büyük aileye) iletmesiyle başlar. Haberler geldikçe herkesin iyi haberi öğrenmesini sağladık. Bu arada kız kardeşim doktor arkadaşlarına ne yapmamız, kime gitmemiz, ne hedeflememiz gerektiğini soruyordu. Görünüşe göre doğru insanlara gitmiş, hedefimiz olumluydu ve teoride ameliyat cinsiyet organlarını düzeltecek ve kızımız herkesin sahip olduğu şansa sahip olacaktı.
“En iyisi” olduğu söylenen bir ürolog tavsiye edildi. Duymak istediğimiz her şeyi söyledi. Onarılabilir, arkasından az acıyacak, geceyi hastanede geçirmek zorunda değil. Sonrasında, ağzından, daha az haz alabileceğini kaçırdı.
Vay. Bunu böylece geçtik mi? Hiç önemli değil! Fakat birkaç ay içinde ameliyatın yapılmasını istemek durumunda bırakıldık. Ne kadar çabuk o kadar iyi, değil mi?
Araştırmaya başladım. Ürolog intersesks aktivistlerinden bahsetti; anormal olduklarını dolayısıyla onları dinlememem gerektiğini söyledi. Tabii ki doğruca onlara gittim. Daha fazla soruyla dolu listemi üroloğa faksladım. Çoğunu cevaplamış olarak hemen geri döndü. Herkesin farklı olduğunu, ameliyat etmeden anlayamayacağını ve telefonda üç boyutlu bir şeyi anlatmanın zor olduğunu söyleyerek sürecin tamamını anlatamadı. Ah. Bunu beğenmedim. Ayrıca, bu büyük kararı bir başkasının bedeni hakkında karar vermeyi 16 yaşına gelmiş birine araba almamakla karşılaştırdı. Çocuğun için alacağın o önemsiz kararlardan biriydi. Ameliyatı sorguladığım için beni ağlama raddesine getirdi.
Ameliyat için randevu aldım. Sonra, günün her saatinde ağlamaya başladım. Bunu ona nasıl yapardım? Ya yetişkin olduğunda hiçbir şey hissetmezse? Bu bana yapılsa nasıl hissederdim? Klitorisini nasıl kestirirdim? Daha fazla zamana ihtiyacım olduğun söyleyerek randevuyu iptal ettirdim. Bunun sürmesine izin veremezdim. Hiçbir şekilde.
Kızım ilaçlarını almaya başladığında klitorisi küçüldü ve vajina dudaklarının arasına yerleşti. Ayağa kalktığında zar zor görülüyordu. Ergenliğe girmeden önce, regl kanaması için vajina dudaklarının arası açılacak. Bugüne kadar vajinaya ihtiyacı yoktu. Klitorisi hakkında kendi karar verebilir. Olası sonuçları değerlendirebilecek kadar büyüyünce alacağı kararların arkasında olacağız. Ne de olsa, bu onun vücudu, benim değil.
Sadece 20 aylık olduğu için bedeniyle nasıl başa çıktığını bilemiyorum ama kesinlikle hissediyor! Ha ha! Bedeninin güçlü ve zayıf yönlerini bildiğine ve biraz öğrenme ve büyümeyle (hepimizin yaptığı gibi) seçebileceğine kesinkes inanıyoruz. Bu beni rahatlatıyor. Olağanüstü bir çocuk: zeki, mutlu, şaşkın ve derli toplu. Onu çok seviyoruz!
Julia.