Fotoğrafçı Uğurhan Betin’in, Fatih Ormanları’ndan koca bir parça yağmalanırken tesadüfen çektiği fotoğrafları daha önce yayınlamış, Betin’le yaptığımız söyleşiye de İstanbul’un travması demiştik. Aradan çok zaman geçmedi Ali Ağaoğlu kendisini insanlara mutluluk dağıtan bir peygamber gibi konumladığı yepyeni projesinin reklamlarında beliriverdi. Koca bir parçasını yok ettiği Fatih Ormanlarında Ağaoğlu 1453 adlı bir beton yığını inşa edeceğini haber veriyordu muzaffer bir komutan edasıyla. Ve elbette müstakbel müşterilerini bu yağmaya ortak olmaya çağırıyordu.
Yeşilist ise bütün bu olup bitenlere karşı İstanbul’u uyanmaya davet ediyor. Çok geç olmadan, henüz nefes alırken uyanıp çocuklarımızın nefes alabileceği bir şehir için artık harekete geçmek gerekiyor. Yeşilist’in çağrısını aşağıda bulabilir, eğer yaşadığınız şehri umursuyorsanız siz de başkalarını uyandırmak için uğraş verebilirsiniz. Yok eğer “bizim gücümüz bunlara yetmez”, “insanlar ev sahibi olacak daha ne?” diyenlerdenseniz, kendinize başka bir şehirde, ülkede, ayda ya da Mars’ta yer aramaya başlamak için uyanın hiç değilse… Çünkü Ağaoğlu gibi binlercesinin bu şehri yaşanabilir kılan her metrekare boşluğa, ormana, parklara, okul bahçesine, dahası şehirde yaşayanların hayatlarına göz diktiği İstanbul’da soluyacak havamız, içimize çekecek temiz bir nefesimiz kalmıyor artık…
Yüzyılların kenti, yuvamız, gürültüsüne, karmaşasına rağmen sevdiğimiz şehrimiz bugün koskoca bir metropol olan İstanbul’un kendine has doğası, kültürü, değerleri, Boğaz’ı, yüzyılların izlerini taşıyan mahalleleridir, bu şehrin albenisi.
Ama büyümek, gelişmek adına yok ediyoruz değerlerimizi. Mimar Sinan’ın su kemerleri diktiği, İstanbul’un akciğeri, çeşit çeşit kurda kuşa yuva Fatih Ormanı’nın tam ortasına 320.000 metrekarelik bir beton kütle konuyor. Ağaçlar kesiliyor, beton temeller atılıyor, orada yaşayan doğal hayat yok oluyor ve bütün bu yıkım, yapay kentlerde önceden belirlenmiş suni ‘sosyal’ ve ‘kültürel’ eğlenceler yaratmak için. Oysa İstanbul’un güzelliği, eskiliği, kendi kültürü, şehrin dört bir yanına yayılmış, kimi zaman gizli kalmış hazineleri ve gizemidir.
Biz, İstanbullular, bakmazken bir sabah kalktık ve Fatih Ormanı’mızın yok edildiğini öğrendik. Kızgınız, üzgünüz, ve biz farkında değilken ormanımızın sözde çevreyle dost binalar için yok ediliyor olmasını kınıyoruz. Asıl sürdürülebilir olan kültürel değerleri korumak iken 320.000 metrekarede yapay bir dünya yaratmak isteyen projeye onay verilmesini de 1453’ten beri bizim olan şehrimizin ve kültürünün yok edilmesi olarak addediyoruz.
Sen de bizim gibi düşünüyorsan lütfen buraya tıkla, imza ver, ses ver!
Yeşilist Ekibi
info@yesilist.com