Merhaba,

Ben, şuursuz hamile. Kaçıncı haftada olduğumu bildirebilmek için az evvel takvime bakıp baştan sayan kadın. 18 dolmak üzereymiş. Doktor randevum ya bugün ya haftaya pazartesi, onu da not almayı unutmuşum, muayenehane açılsın arayıp öğreneceğim. Anladık, ikinci bebek daha rahat büyütülüyor da ben bu gidişle doğunca bu çocuğu bir yerlerde unutacağım!

Takip ediyorsanız Uzunçorap’ta bir yandan da hamilelik haftalarını yayımlamaktayız. 18. haftaya daha var, o yüzden ben biraz genel bilgi vereyim.

18. ve 19. haftalarda ikinci trimesterde yer alıyor ve bu dönem tansiyonun düşük olduğu dönem. Tansiyonunuz sık sık düşüyorsa, kendinizi kötü hissettiğinizde sırtüstü yatıp ayaklarınızı vücudunuzdan daha yükseğe kaldırmanız gerekiyor.

Genellikle 22. haftadan itibaren hareketler hissedilse de eğer daha önce doğum yapıldıysa şimdiden bebeğin hareketlerini hissetmek mümkün. Hormonal sebeplerle bu haftalarda yüzde lekelenme (kloazma) olabilir. Güneşe çok maruz kalmamaya dikkat etmeli. Karın artık büyümeye başladığı ve gerildiği için hamilelik çatlaklarını engellemek amacıyla kaşınan, kuruyan ve büyüyen bölgeleri yağlı kremler ya da bitkisel yağlarla nemli tutmalı ve bol sıvı almalı.

Peki, sana neler oluyor, nasıl geçiyor derseniz, valla şükür dert tasa yok. Öğlene kadar süren nefessizlik ve halsizlik olmasa hamile olduğumdan şüphe edeceğim. Leğen kemiğim de adına yakışır ebatlarda olduğundan karnım da hamile karnı gibi değil henüz. Bu sebeplerle fıldır fıldır gezmeye devam. Misal, dün maaile arkadaşlarımızla Rock’n Coke festivalindeydik. Çok eğlendik, bol bol dans ettik. Ama ska tarzı danslar, çok zıplamak gebelerde biraz kramp yapıyormuş haber vereyim, dikkat edin.

Festivalde İlyas’ın birkaç yaşıtı daha vardı omuzda zıplayan ve hepsi çok eğleniyordu. Benden tavsiye ne işimiz var demeyin, çocuğunuzla her yere gidin. İlyas seyircilik hayatına karnımda 8 haftalıkken Sofya’da ACDC konseriyle başlamıştı. o hızla devam ediyor. İçeride ve dışarıda dinlediklerinin haddi hesabı yok. Ayrımcılık yapmadık, Dünya’ya da aynı şekilde davranıyoruz.

Metin boşuna rock grubu kuracağım deyip durmuyor!

Ayrımcılık demişken aklımda olan ciddi konuya geçeyim. Şimdi biz İlyas’ı doğumunun ikinci günü sünnet ettirdik ve çok pişmanız. Sebebi hem mis gibi dertsiz bir yenidoğanın canına okuduğumuz ve onun yeni başladığı hayatını alt üst ettiğimiz için hem de sormadan vücuduna müdahale ettiğimiz için. Bizce, 18’ini geçtikten sonra bizi mahkemeye vermeye hakkı var.

Üstelik kabul edelim ki gerekli olan bir şey de değil. Tüm dünya bu konuda ikiye ayrılıyor ve iki taraf da kesin doğru değil. Dini sebep bizi bağlayan sebep de değil. Eee, niye yaptırdınız derseniz. Doktora inanmanın büyük hatası derim. Bir önceki kadın doğumcumuz o kadar inandırıcı konuştu ki (kendi gerekli görmediği halde oğluna yaptırdığını anlatarak) biz de o kadar ortadaydık ki kabul ettik.

Salaklık ettik. Hiçbir doktora bu kadar teslim olmamak gerek, doktor değiştirme sebeplerimizden biri budur. Şimdi daha da kötü olanı ikinci de erkek olacağı için ne halt edeceğimiz. Ayrımcılık yapmamak için bile bile aynı hatayı tekrarlamak mı yoksa farklı davranıp Dünya’ya seçim şansı verirken İlyas’a daha da haksızlık etmiş olmak mı? (şu anda topluma ve manevi değerlere sövüyor, kendime küfrediyorum. burayı siz doldurun!)

Neyse… Ben gidip doktoru arayayım da randevum ne zamanmış onu öğreneyim.

Kalın sağlıcakla.