Ay herkese yeter mi?
Bu köşeyi hazırlamaya başladığımda nasıl da mutluydum, sevgili Rıfat Ilgaz‘ın unutulmaz eseri Bacaksız serisinden esinlenerek Bacaksız’ın Kitaplığı’nı kurmaya başlıyordum. Ama dönüp bakıyorum, önceki her yazıda bir sitem, bir öfke, bir keder gizli. Nasıl olmasın? Memleket geçmek bilmeyen bir tedirginliğin gölgesinde nicedir… Oysa öylesine güzeldir ki hele ki baharsa, erguvanlar açmışsa! Umutsuzluk değil bunun adı. Sadece korku. Daha fazla ne olabileceğini kestirememe korkusu… Oysa biz küçücükken kafamıza soktukları şey o korkuların üzerine gitmekti değil mi? Bazı günler daha da zor geçiyor. “Tıp bu kadar gelişti yüz nakli yapılıyor. Emniyette suçluların kanını alıp gen haritası çıkarsınlar. Çocuk doğduktan sonra analizi yapılsın....
Devamı…