Bebeğin ağırlığı yaklaşık 650-700 gram olmuştur. Başından poposuna olan mesafesi yaklaşık 21 cm’ye ve boyu 34-35 cm’ye ulaşmıştır.
Bebeğin burun delikleri açılır. Dişleri büyümektedir.
Ağız ve dudak çevresindeki sinirler hassasiyet gösterir, emme ve yutma refleksi gelişir.
Artık tat alma duyusu gelişmiştir. Duyduğu bazı seslere karşı hareketlerini hızlandırarak, göz kırparak cevap vermeye başlamıştır.
İlk solunum egzersizlerine de başlamıştır. İçinde yüzdüğü sıvıyı (amniyos sıvısı) akciğerlerine alıp vermeye başlamıştır.
Akciğerlerdeki kan damarları gelişir.
Omurganın şekli oluşmaktadır, eklemler, kirişler ve omurga parçaları ortaya çıkar. Bunlar bebeğinizin sinirlerine bilgi transferini sağlayan omuriliği koruyacaktır.
Becerileri artar: Bebek yumruk atabilir ve avucunu sıkabilir.
Annenin büyüyen rahminin sinirlere bası yapması, rahmi tutan bağların içindeki sinirlerin gerilmesi, vücudun ağırlık merkezinin öne kayarak değişmesi ile bel ve kasık ağrısından rahatsız olabilir. Ancak, erken doğum belirtileri bazen bu şekilde ortaya çıkabileceğinden hekimin bu riski düşünerek gebeyi muayene etmesi ve tetkikleri yapması gereklidir.
Erken doğum tehdidinde sıklıkla anne adayı belli aralıklarla karınlarında toplanma, sertleşme ve kramp tarzı ağrılar hissederler. Bu toplanma olayını anlamak için anne adayı avucunun içi ile karnına dokunarak bekleyebilir. Bu sancılar sırasında karınlarının avuçlarının altında toplandığını hissedeceklerdir. Bu sancıların geldiği dönemler dışında karınları yumuşaktır ve ağrıları hafiflemiştir (yani erken doğum sancıları düzenli aralıklarla gelir). Bu nedenle ultrasonla rahim ağzı boyunu ölçmek, anne adayını rahim kasılmalarını kaydeden kardiyotokograf denilen makineye bağlamak (NST- non stres test, ileriki haftalarda bebeğin kalp atışlarını ve rahim kasılmalarını birlikte kaydetmek için kullanılacaktır) gibi ek yöntemler erken doğum tehdidini atlamamak için kullanılmalıdır.
Eğer erken doğum tehdidini düşündürecek sancılar saptanır ise gerekli tedavi ayaktan veya hastaneye yatırılarak uygulanacaktır. Şu bilinmektedir ki, bebek iyice olgunlaşana kadar anne karnında kaldığı fazladan birkaç saat bile onun için çok değerlidir. Yaşama ve sağlıklı olma şansını arttırır. Yoğun bakım şartlarının ve personelin çok iyi olduğu koşullarda bu haftalarda doğan bazı bebeklerin yaşatılabildikleri bilinmektedir. Ancak bu haftalarda doğan bebeklerde ileri yaşantılarında zihinsel ve sinirsel ( görme, duyma.. gibi) problemler çıma riski fazladır . Bu çocuklar gelişimleri sırasında yakın takipte olmalıdırlar.
Erken doğum tehdidi saptanmaz ise anne adayı bilgilendirilir ve bu ağrıları azaltacak uygulamalar önerilir: Fırsat buldukça dinlenmek, uzun süre ayakta kalmamak, ılık duş almak, bacak ağrılarını azaltmak için kan göllenmesini azaltacak varis çorapları kullanmak önerilerin başında gelir.
Annenin burun kanamaları olabilir. Burundaki dolgunluk ve kanamalar gebelik süresince artan hormonlarımın etkisine bağlıdır ancak bu belirti tansiyon yükselmesinin de işareti olabilir bu yüzden mutlaka kulak boğaz burun hekimine muayene olunmalıdır. Ayrıca lens kullanılmasına karşı gebelikte reaksiyon olabilir. Bu yüzden gebelik boyunca gözlük kullanılması daha uygundur.
26. gebelik haftası
Bebeğin büyümesi devam etmektedir. 760-800 gr. ağırlığında ve 35-36 cm uzunluğuna ulaşmıştır.
Fetüsün gelişen bedenini korumak için omurga daha güçlü ve esnek hale gelir, omurganın oluşumunda ortalama 150 eklem, 33 parça ve 1,000 kiriş yer alır.
Akciğerlerde hava yastıkları oluşmaktadır. Akciğerlerde yağlı bir madde olan “sürfaktan” oluşmaya başlamıştır. Sürfaktan olmadan fetüsün akciğerleri birbirine yapışır, büzüşür ve ayrılamaz.
Beyin dalgaları duyma ve görme duyuları için harekete geçer. Görme merkezi olan retina gelişimine devam eder. Bebeğin gözleri açıktır ve bu hafta göz kırpabilir. Genlere bağlı olarak bebeklerin göz rengi ortaya çıkar. (Doğumdam 6 ay sonraya kadar göz rengi değişebilir).
Fetüs dokunmalara cevap verebilir. Anne karnına ışık tutulursa bebek kafasını o yöne çevirir ve araştırmalara göre bu optik sinirlerinin çalıştığını gösterir.
Bu haftalarda rahmin antrenman kasılmaları kabul edilen “Braxton-Hicks kasılmaları” daha belirgin hissedilebilir, normalde 30. haftadan sonra daha güçlü olarak anne fark edebilir bu kasılmaları. Ancak bu kasılmalar düzenli değildirler. Erken doğumda kasılmalar günlük yaşamı etkileyecek sıklıkta ve düzenli aralıklarla gelir. Sıklığı ve şiddeti gittikçe artarak güçlenir.
Bebeğin büyümesi hızla devam ettiği için anne yeterli ve dengeli beslenmeye özen göstermelidir. Büyüyen rahmin karın boşluğundaki ana toplardamara baskı yapması sonucu ayaklarda şişme görülebilir. Ayaklarda şişmeyle birlikte tansiyon da yükseliyorsa doktora başvurulmalıdır.
24. haftadan sonra yapılmadıysa gebeliğe bağlı şeker (gestasyonel diyabet) hastalığı taraması mutlaka yapılmalıdır.
Gebeliğe bağlı şeker hastalığının tanınması anne adayı ve bebek için çok önemlidir. Bu hastalık fark edilmezse bebekte ciddi kalp ve sinir sistemi sakatlıkları oluşabilir, bebek ani kalp durması nedeni ile anne karnında kaybedilebilir, akciğer gelişimi gecikebilir, bebek aşırı kilolu olabilir, bebeğin suyunun ciddi şekilde artmasına neden olabilir (polihidramnios). Bu nedenle önceden de belirttiğimiz gibi önemli olan gebelik boyunca anne kan şekerinin normal sınırlar içinde tutulmasıdır. Bu diyetle gerekirse de ilaçlarla sağlanmalıdır. Bu hastalık sıklıkla doğum sonrasında hızla düzelir. Ancak hamileliğinde şeker hastalığı çıkan anne adayları ileriki yaşlarda şeker hastalığına yakalanma risklerinin arttığını unutmamalıdırlar. Özellikle lohusalıktan sonra olmak üzere belli aralıklarla tahlil yaptırmalıdırlar.