ABD Ankara Büyükelçiliği Tarım Müsteşarı Clay Hamilton, Radikal gazetesine yaptığı açıklamada, kendisinin evde çocuklarına GDO’lu ürünler yedirdiğini söyledi. Meğer GDO’lu ürünlerin bilmediğimiz birçok faydası varmış!
Hamilton açıklamasının devamında, “Türkiye’de biyoteknoloji duygusal bir konu diyebiliriz. Tabii Türkiye’deki insanların tutumlarını ve duruşunu da anlayışla karşılıyoruz ve saygı gösteriyoruz” dedi. Özellikle son birkaç haftada Türkiye’de olan biteni dikkatle takip ettiklerini vurgulayan Hamilton, “Ailem Teksaslı. Biz ABD tarafından onaylanmış GDO’lu ürünlerin güvenli olduğuna inanıyoruz. Çocuklarıma da GDO’lu ürünleri yediriyorum. Çünkü diğer birçok ülke gibi, ABD’nin oldukça katı kurallara sahip bir mevzuatı var” diye konuştu.
Türkiye’de GDO’lu ürünleri düzenleyen yasayla ilgili görüşlerini de açıklayan Hamilton, Biyogüvenlik Kanunu yürürlüğe girmeden GDO’lu ürünlerin Türkiye’ye girdiğini ve bu dönemde bir problem duymadıklarını kaydetti. Hamilton, “Şöyle bir tereddüt var. Kanunla ilgili yanlış bir yorumlama yapılırsa, o zaman belki de suçlu olmayan kişilerin üzerine çok ciddi cezai hükümlerle gidilebilir. Her ülke bu tür ürünlerin yanlış kullanımını önlemek için bir şeyler yapıyor, çok doğal ve tabii ki hakkı. Ama mesela bir TIR şoförünün yaptığı hatadan dolayı ithalatçı veya tohumu üreten firma bu hatadan sorumlu tutulmamalı. GDO üretimi ülkelerin kendi vereceği bir karar. Ama üretim yapmayan ülkelerin GDO’nun tüm faydalarından yararlanamadıklarını söyleyebiliriz.” diye konuştu.
Meğer çok faydalıymış!
GDO’lu ürünlerin olumlu etkileri konusunun çok fazla gündeme getirilmediğini belirten Hamilton, “Yüzde 25-35 gibi daha az pestisit kullanımını sağlıyor. Daha az su ve enerji kullanılmasını sağlıyor. Bunlar da biyoçeşitliliği ve doğal hayata olumlu etki yapıyor” dedi. Hamilton, GDO’ların zararlarını gösteren araştırmaların ABD ve AB tarafından bilimsel bulunmadığını söylerken, tüketicilerin de bu kritere bakması gerektiğini ifade etti.
29 ülkede “GDO’lu ürün üretimi yapıldığını kaydeden Hamilton, “Bunun dışında 31 ülke de ithalat ve ticarete izin veriyor” diye konuştu. Hamilton, “GDO’larla ilgili olarak birçok bilinmezlikten bahsederken, siz çok netsiniz. Sizce GDO’ların yararları ve zararları konusundaki çalışmalar tamamlandı mı” sorusunu da yanıtladı. “Bu ilk kez yaşanan bir durum değil” diyen Hamilton, “1960-70’lerde hibritler ortaya çıkmıştı. O zaman da benzer olumsuz etkileri olacağı düşünülüyordu” diye konuştu. GDO konusunda milyon dolarlık araştırmalar yapıldığını ve güvenilir bulunduğunu kaydeden Hamilton, “Araştırmada bir soru işareti görülürse, bu ürünler ticarileştirilmiyor” dedi. Birleşmiş Milletler’in raporlarına göre, 2050’de yüzde 75 daha fazla gıdaya ihtiyaç duyulacağını belirten Hamilton, “Şu anki teknolojilerle buna ulaşmamız mümkün değil” diye konuştu.
Kansere de neden olmuyormuş!
Röportaja katılan ABD Ulusal Kanser Enstitüsü Yöneticisi Ben Prickril ise GDO ve kanser bağlantısını gösteren bilimsel araştırma bulunmadığını söyleyerek “Kanserle GDO’yu birbirine bağlayan çalışmalar; kayda değer, bilimsel araştırmalar değil. Ailemin de tüketmesine izin veriyorum” diye konuştu.