Bostancı-Büyükada arası 25-30 dakika, Kabataş-Büyükada arası biraz daha uzun ama vapur sefası yaparken, martılar peşinizden gelirken zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Bebeler ise vapur yolculuğu uzun sürünce genelde huysuzlanıp anne-baba kucağında vapur turu atarak yolculuklarını tamamlar. Vapurda neyse de Bostancı-Büyükada arası çalışan motorlardan küçük bir tanesine denk gelirseniz o zaman işiniz biraz daha zor. Gezecek alan dar olunca ne yapsın yavrucaklar. En iyisi, kısa da sürse, onları oyalamak için yanınızda mutlaka oyuncak veya atıştırmalık bir şeyler olsun. Belki martılar ile yeterince eğlenmeyebilirler. Bizim küçük beyimiz genelde Ada’ya giderken -özellikle dönerken- uyur. Uyumazsa motorda deli dana gibi dolanır. Ben yorulsam babası devralır. Babası bizimle değilse, gezdirecek bir Adalı mutlaka bulunur. Adalı olmanın avantajları var tabi, mutlaka bir eş-dost olur motorda ve inmeye-binmeye veya huysuzluk yapan adama bir el atar.
Ada’ya vardığınızda eğer yavru kuşunuz yürüyebiliyorsa hemen salın onu özgürlüğüne. Tabi salıp çocuğu unutmayın ha.
Evet yeri gelmişken hemen bir Ada’da gezme tüyosu size: “Dört yanı sularla çevrili kara parçasına geldik. Ada işte burası. Araba yok. Tehlike yok. Yolun ortasından da olsa yürürüm koşarım uçarım ben. Yaşasın özgürlük!” demeyin. Özellikle tıngır mıngır salına salına yolun ortasından yürümeyin. Karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakın ve hızlı geçin. Ada’da faytonlar özellikle yaz aylarında tehlike olabilir. Atlar aniden duramayabilir. Bir şeye kızıp dörtnala durdurulamayarak koşabilir. Aman ha! Ada’da da motorlu araçlar var. Tek tük ama var. Ambulans, çöp arabası, itfaiye vs, onları da unutmayın.
Bisikletlere de dikkat! Adalılar genelde çok iyi bisiklet kullanır, ama atlamayın siz önlerine. Freni var diye güvenmeyin. Yine özellikle yaz aylarında gezmeye gelip bisiklet kiralayan acemileri ciddiye alın. Siz farkında değilsiniz ama Ada’da yazın bolca kaza yaşanır. Çoğu da bisiklet ve fayton kazasıdır. Bebelere dikkat efendiler. Ada’da da trafik kuralları var, hattâ trafik polisi bile mevcut.
Malum kedi ve köpek cennetidir ada. Kışın ise cehennemi… Yaz aylarında karınları rahat doyan hayvancıklar kışları aç kalır çoğunlukla. Adalılar besler beslemesine de yetmez işte. Gelirken yanınızda onlar için mama getirin isterseniz. Hem bebeniz hayvancıklarla oynasın hem de pisicikler kuçucuklar nasiplensin. Yavru kedilerin bolca olduğu dönemlerde “Ay canım benim ne tatlı şeysin sen” diyip alıp kucağınızı gezip tozup bir köşede bırakmayın bebeleri. Annelerinden, evlerinden uzaklaştırmayın emi. Ha alıp İstanbul’a götürecekseniz de lütfen geri getirip atmayın onları.
Ada’ya giderken yavrunuzun gerekli malzemelerini zaten almış olacaksınız (biberon, bez, mendil vs), ama olur da unutursanız dert etmeyin. Ada’da hepsini bulabileceğiniz marketler, eczane vs var.
Neyse… Ada’da yeme-içme alternatifiniz çok. Sabah fırından aldığınız yeni çıkmış börekleriniz ile iskelede oturup kahvaltınızı edebilirsiniz. Masanın altında dolanan pisiler neyse de martılara şaşmayın. Onlara da mama verin. Sonra isterseniz sahil boyunca dizili restoranlardan birinde oturup hem rakınızı için hem taze balıklardan yiyin. Yavrunuz için mevsim balığı sorun. Mümkünse yeni çıkmış olta balığı var mı diye bakın. Ya da çarşı içinde mevcut esnaf lokantalarına girip sebze, sulu yemek veya çorba şeklinde yiyin. Üşenmez de kilisenin de olduğu Aya-Yorgi tepesine çıkarsanız, börek, salata, sarma ya da dolma mutlaka ısmarlayın. Bebeniz de yesin siz de yiyin. Siz bir de mutlaka kırmızı şarap için. Aman az için de çarpmasın. Malum açık ve temiz hava artı şarap… Bebenizin uyku saatini denk getirebilirseniz Aya-Yorgi’nin muhteşem çam kokusu ve İstanbul manzarası eşliğinde, bırakın huzurlu ve tertemiz bir uyku çeksin yumurcak. Rüyâsında Martı Jonathan ile tanışır belki, neden olmasın!
Çarşıdan geçerken renkli kovalarında balık satan Adalı balıkçılarla konuşup, kuzunuz için balık alın. Eğer o gün balık yediyseniz de alın. Tazecik balık. bir gün sonra da yersiniz. Mis. Mis.
Çok yorulduysanız, ortalık kalabalıksa ve kalabalıktan yorulup biraz sakinlik isterseniz, evet şimdi size bir yer tarif edeceğim. Gidip orada bir çay için. Büyük Ada’da iskeleden çıkın, sol tarafa doğru sahil boyunca ilerleyin. Askerlik şubesinin hemen yanındaki Horoz Çay bahçesi genelde sakindir. Maalesef kışın açık değil. Bizim aile çay bahçemizdir orası. Yazın akşamları beni ve ailemi orada bulabilirsiniz.
Ada’da konaklamak da mümkün elbette. Birçok otel-pansiyon var. Kesenize, tercihinize göre seçenekler için bkz. internet ya da eş-dost tanıdık.
Marmara’nın tam ortasında 4 ada, İstanbul’un harbiden incisi Adalar, bebesi olan aileleri için temiz hava ve günübirlik tatil için ulaşımı son derece kolay bir fırsat. Değerlendirin. Yapabilirseniz hafta içi gidin. Daha sakin olur ada, siz de daha çok keyif alırsınız.
Ada’dan döndükten sonra belki eve bile varmadan uyuyup kalacaktır bebeniz. Ada havası çarptı derler. Çarpacaksa ada havası çarpsın. Benim kuzum her ada dönüşü bütün gece gülümseyerek ve huzur içinde uyur.