Burhan Şeşen, 1959 Eskişehir doğumlu. Anadolu Üniversitesi İktisat mezunu olan Şeşen, uzun süre gazetecilik ve muhabirlik yaptı. 1983 yılında kurulan Grup Gündoğarken ile profesyonel müzik hayatına başlayan Burhan Şeşen, Grup Gündoğarken ile 7 albümde grubun en genç üyesi olarak yer aldı. Şeşen, 1996’da “Bir Düş Gördüm” ve 2004’te “1-2-3 Tıp” adlı iki solo albüme imza attı.
Kaç yaşında baba oldunuz? Planlı mıydı?
İlk kez 23 yaşında baba oldum. Evliliğimizin de zaten ilk senesi olduğundan planlı olduğu söylenemez. Sonrasında, ilk çocuğumun üzerinden tam 16 sene sonra 2. eşimden 2. kez baba olmanın tadına vardım. İlkine göre tabii ki daha planlıydı. Zira biyolojik olarak yavaş yavaş sınıra yaklaşıyorum gibi hissetmiştim 🙂
Öğrendiğinizde ne hissettiniz, yakınlarınıza ne zaman, nasıl söylediniz?
Serhan’ı ilk kez öğrendiğimde inanılmaz bir şekilde ve bir anda büyüdüğümü hissettim. Çok gururlandım. Arkadaşlarım arasında “en genç baba” ben olacaktım, düşünsenize… Daha üniversitede okurken “baba” olmak çok ayrıcalıklı gelmişti bana… Ve de o yıllarda daha ultrason falan yok, bebeğin cinsiyeti de ayrı bir merak konusu doğal olarak. Dilhan’ı öğrendiğimde ise “en geç baba” olacaktım arkadaşlarımın arasında. 🙂 Bunda da çocuğum olması kadar, çocuk yapabilecek olmamın da gururu vardı açıkçası. Bir de ilk çocuğumun erkek, ikincisinin de kız olması -ultrason icat edilmişti :)- kendimi çok şanslı hissettirmişti.
Hamilelik süreci nasıldı?
Hamilelik süreci benim için çok kolaydı. 🙂 Her iki eşimde de ekstra sorunlar yaşamadım. Mide bulantıları, zaman zaman aşırı duygusallaşmalar dışında. Öyle “aş erme” durumu falan hiç olmadı.
Onu ilk gördüğünüzde ne hissettiniz?
Her iki çocuğumda da şaşkınlık… “Aaaa bu çocuk benim mi?” durumu ve de her geçen saniye onu daha çok görme isteği…
Evde altları kim değiştirirdi?
Tabii ki annesi. 🙂 Dilhan’da da annesi ve yardımcı kadın. Ben hiç girmedim o işlere. Zira altını temizleyeceğim diye çocuğun kafasını gözünü yarabilirdim. 🙂
İsme nasıl karar verdiniz?
Bir defa tüm Şeşen sülalesinde olduğu gibi sonu “Han” ile bitecekti burası kesin. Serhan ismi önceden belli değildi, zira cinsiyeti belli değildi. Ama “Lider-Önder” anlamına geldiğini öğrendiğimizde bu isme karar verdik. Dilhan’ın kız olacağı belli olunca da Dilara’nın ilk hecesini, Burhan’ın son hecesini alınca Dilhan ismi çıktı ortaya.
İş ve sosyal hayatınız nasıl etkilendi?
Biraz uykusuz kalmanın dışında onların verdiği enerji sayesinde hep olumlu etkilendi.
Eş-dosttan giysi/oyuncak aldınız mı?
Serhan için giysi-oyuncak aldığımızı hatırlamıyorum ama Dilhan için güzel kıyafetler geldi eş dosttan.
Bebeğinizin bakımına kimler yardım etti?
Serhan’ın bakımına başta teyzesi olmak üzere -zira yedi sene aynı evde oturduk ve biz ağabeyimle iki kız kardeşle evliydik. Yani bacanaktık ağabeyimle :)- anneanne ve babaannesi çok yardım etti. Dilhan’a ise annem ve de bakıcısı Cemile çok iyi baktılar…
Kendi tarifiniz bebek/çocuk yemekleri varsa anlatsanıza.
Tek bildiğim Eti Cici Bebe ve de süt. 🙂 Bir de ballı yoğurt. Ama laf aramızda bunları ben daha çok seviyorum sanki. 🙂
Çocukla beraber hayatınızda ve sizde neler değişti?
Dünyaya bakışım değişti. İçgüdüleriyle hareket eden anne-babalar gibi davranmadım. Sadece çocuğumu değil, her canlıyı koruyucu bir refleks geliştirdim. Çok daha hoşgörülü oldum. Dünyaya onlar gibi saf bakmayı öğrendim. Onlar gibi dürüst ve içten pazarlıksız, doğal olmaya çabaladım. Kısacası onların davranışlarından çok şey öğrendim.
Çocuğunuzla beraber neleri yapmaktan zevk alıyorsunuz?
Her iki çocuğumla da konuşmaktan zevk aldım. Birlikte gülmekten, denize girmekten, seyahat etmekten, abur cubur bir şeyler yemekten, konser ve film izlemekten… Kısacası hayatımı onlarla paylaşmaktan büyük zevk aldım.
Çocuğunuzun sevmediğiniz huyu?
Çocukların sevilmedik huyları olmaz ama ebeveynlerin “onların dünyaları”na giremedikleri durumlar olabilir. Başta da kişiliklerini var etmek için verdikleri mücadeleye karşı inatlaşmamak lazım. Onların fikirlerine insafsızca sadece çocuk oldukları için karşı çıkmak “orantısız güç” kullanmak demektir.
Deneyimlerinize dayanarak babalara ve adaylarına önerileriniz var mı?
Sadece hesapsız kitapsız bir karşılık beklemeden sevsinler…
Babalık neymiş?
Bir “mucize” ymiş…